AK Parti iktidarı 16 yıldır tüm olumsuzluklara rağmen halktan her seferinde teveccüh görmüş ve “karanlık bir dönemin izlerini silme vaadiyle” kitlelere umut vermiştir. ‘Adalet, ahlak, aile, eğitim ve insanlara yaklaşım' noktasında bazı olumsuzluklar var ki bunlarla ilgili atılan adımlar hayra alamet olmadığı gibi son zamanlarda topuğuna sıkan adam misali hatalar işlemektedir.
‘Çocuk istismarı ve taciz olayları' Türkiye'de son günlerde en çok konuşulan konuydu. Bu hassas ve bam teli niteliğindeki bu konuyla ilgili herkes bir şeyler konuştu. Kızanlar, lanet okuyanlar, darağacını gösterenler, sistemi eleştirenler, kelli felli laflar edenler oldu. Bazı duyarlı ve işi bilenler de 2012'de çıkarılan “Kadına şiddet olaylarının önlenmesi amaçlı 6284 Sayılı Kanun”un içeriği ve uygulamasındaki sıkıntılardan hareketle mağdur olanları, yıkılan yuvaları dile getirip yetkilileri daha adil ve aile yapımıza uygun kanunlar oluşturmaya davet ettiler.
Bu ve benzeri kanunlar ‘hak eksenli değil; Batı merkezli' bir yaklaşımla düzenlendiği için halkın değerlerine ve huzuruna düşman derin yapılar, sadece kendi beklentilerini gözetip icraatlar sergilerken asıl mağdur ve mağduriyetlere dönük düzenlemelere kulak tıkamaktalar.
Bu tür insanlar, maalesef hüküm ve yaşam pratikleri yönüyle asıl kaynağın Allah kelamı olduğunu unuttu veya ihmal ettiler. Sorunlara çözüm adına benzer statükocu zihniyetler gibi Avrupa'nın yasal uygulamalarını topluma uyarladılar. Batılı kanunları bu halk için daha doğru, özgürlükçü ve yapıcı kabul eden bu iktidar, başkanlığın kabulünden itibaren sistem değişikliği üzerine çalışmaların hız kazandığı bu yeni süreçte aklen, naklen ve kalben hiç de aşı tutmayan; aşı tutmadığı gibi toplumsal değerlere çürütücü etkisi olacak yasa tasarıları üzerinde harıl harıl çalışıyorlar.
2012'de uygulamaya girin “Aileyi Koruma Yasası' o günlerde çok tartışıldı ve bugün bu yasa üzerinden mağdur olanların sayısı on binleri aştı. İsmiyle kulağa hoş gelen ve dün “ Bu yasada da ne var ki, hemen etrafında tırtıklamak için dolanıyorsunuz?” itiraz edenler, bu yasanın bumerang misali ters tepen etkilerini şu an sıfırlamak için çalışıyorlar; ama konuşulan yeni şeylerin de kalıcı, yararlı ve toplum genetiğimize uygun olduğu da söylenemez.
AK Parti iktidarı ve muhafazakâr geçinen diğer iktidarlar şunu anlamaktan hep imtina ettiler ve uzak durdular:
Bu toplumun mayası İslam'dır.
Halkın sıkıntılarına ancak Kur'an ve sünnet çözüm olur.
Özü özümüze, bakışı bakışımıza, değerleri değerlerimize uymayan Avrupa'dan aşırma yasalarla bu olmaz. Yeni tasarılar da 6284 sayılı kanun gibi Avrupa'da yürürlükte olan başka uygulamalardan aşırmadır.
Yaşamsal değerleri, geleneksel de olsa İslam'la şekillenen toplumumuzda mahremiyet çok önemlidir ve bu mahremiyet acı tatlı, üzüntülü sevinçli de olsa başkasının müdahalesini kaldırmayacak kadar naziktir.
Aile içi sorunlar, ciddi boyutlara ulaşmamışsa bu sorunları ikincil, üçüncül gözlerin önüne taşımak çözümden öte birbirine karşı fırsat kollayan, intikam arzusunda olan, ailenin korunmasının bilincine erişmemiş olanlar için tamamen bir yapboz tahtasına dönüşecektir.
Aile içi sorunların olması insanlığın doğasıdır. Peygamberimiz aleyhisselam dahi bazen eşlerinin birbirlerine karşı kıskançlıkları sebebiyle daralmış; hakeza eşini Hazret-i Ömer'e şikâyete gelen kişi benzer sorunlarla Hazret-i Ömer'in de karşılaştığını fark edince bunu doğal karşılayarak geri dönmüştür.
Kadına şiddet uygulayan erkeği bir tarafa bırakın, eşine sesini yükselten bir kadına dahi polis ve savcı yolunu açan bir yasa aileyi ayakta tutan sevgi, sadakat ve anlayış gibi değerleri yok etmedi mi?
Birçok evde “Sen bana bağırdın, sesini yükseltin, bana şiddet uyguladın!” türünden birbiriyle davalı eşler çoğalmadı mı ve aynı çatı altındaki insanlar birbirlerine karşı temkinli, tedbirli, fırsat kollayan ve iftiraya hazır hasımlara dönüşmedi mi?
Aile, sosyal hayatın en tatlı bir meyvesidir. Bu meyve, ayet ve hadislerin diliyle “sevgi ve ülfet” temellidir, “Eşler paylaşım noktasında biri diğerinin açığını örten örtü”dür.
İslam, “günün bir parçasında eşini döven diğer parçasında yanına alan erkek tipleri”ni şiddetle azarlar, “salih erkeğin kadınının saliha olması, saliha kadının erkeğinin salih olması için gayret etmesi” gerektiğini söyler ve sorunların çözümü için takvalı bir vicdan önerir.