Hala eski akıl, eski fikir, eski ideolojik sapmalar ve eski hezeyanlar. Ailenin temel taşı kadına yönelik saldırılar var gücüyle devam ediyor. Bu saldırıların özellikle bir aile sahibi olamayacak kapasitede olanlar tarafından yapılması manidar da manidar.
Kadını özgürleştireceklermiş(!) Kadını kendi kocası “esaretinden” kurtaracak onu “derinden” “kişilikleştireceklermiş” Kadını şu “namus esareti”nden kurtarıp benliğine kavuşturacaklarmış. Kadın hep baskı ve zulüm altındaymış da geliyorlarmış kurtarmaya… Bunu söyleyenlerin kendileri, bari özgür ve kendi kişiliklerine hükmedecek güç ve kudrette olsa…
Daha önce de çeşitli vesilelerle “Biz kimsenin namusu değiliz, namusumuz özgürlüğümüzdür” hezeyanlarıyla ortaya çıkan ve bir kısmının ne söylediklerinin farkında olmayan şu yanlış yönelişlere bir çare bulunmalı artık. Bölgede buna benzer sinsi planlara geçit verilse vay halimize. Namusa bu kadar düşmanlığı kim yapar? diye sorarsam yanlış sormuş olmam sanırım.
Bütün bunlar şehidler, şeyhler ve sahabeler diyarı Amed’te hem de koskoca meydanda binlerce başı örtülü ve fistanlı Kürd kadını karşısında dillendiriliyor olması gelinen vahim noktayı bir kere daha ifade ediyor.
Her 8 Mart gününün gelişinde olduğu gibi yine yeni saçmalıklar ve yeni kölelikten kurtarma palavralarının atıldığı bir 8 Mart günü daha gerçekleşti. Mesaj verenler kim? ve kimi kimden kurtaracaklar?
Halka bu mesajı verenlerin bir kere bu halkın kılık kıyafet ve aile mefhumu anlayışından bin fersah uzakta olup başka milletlerin veya başka toplulukların yaşayış biçimlerinin nişanelerini taşımaları bir hayli ilginç oluyor. Temsil edenler ile temsil edilenlerin yaşam, giyim-kuşam ve anlayış-inanç farkı ne kadar da tezat arz ediyor. Kişi ancak zihniyetini taşıdığı, hayat tarzlarını benimsediği toplulukların temsilcisi olabilir, onlara önderlik edebilir, Müslüman Kürd halkına değil.
Müslüman Kürd halkı namusludur. Müslüman Kürd halkı hayâlıdır. Müslüman Kürd halkı aile yapısı güçlü, anne-baba değerini bilen ve bu değerler için ölen bir halktır. Müslüman Kürd kadını, genel manada eşine-kocasına ölümüne bağlı, bir dediğini iki etmeyen hanımlardır. Siz kılık kıyafette bile bu halkı temsilden uzaksınız.
Kaç tane temsilciniz, milletvekiliniz, il-ilçe başkanlarınız temsil ettiğini iddia ettiğiniz Kürd halkının nişanelerini taşıyor, onun saygı duyduğu değerlere saygı duyuyor, onun yas tuttuğu günü yas, bayram ettiği günü bayram biliyor.
Bunları niye yazdım biliyor musunuz? Geçenlerde yine 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla Diyarbakır’da bir miting düzenlenmiş ve bu mitingde DHA haberine göre A.Öcalan’ın gönderdiği belirtilen bir mesaj okunmuş. Öcalan adına okunan mesaj eğer doğruysa şunlar söylenmiş: “Geleneksel namus yerine, güzelliğin ve soylu kişiliğin çekiciliğini geçerli kılmak gerekiyor.
Büyük bir ihtimalle rızalarınız dışında evlilikleriniz oldu. Sonra sizler annesiniz. Acılarınız var. Fakat anaç olanla aşk yaşanmaz. Aşk yaşamı öldürür. Kadını özgür olmayan bir halkın özgür olma şansı yoktur. Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir. Sakine’nin hesabını soracağım, açığa çıkaracağım.”
Yine “geleneksel namus” yine “rızanız dışında evlilikleriniz oldu.” yine “güzelliğin ve soylu kişiliğin çekiciliği…” hezeyanları.
Şu bilinmelidir ki edep ve hayâ timsali hanımlar, örnek alınır. Sağlıklı bir aile, sağlıklı bir toplum; birbirinden koparılmaya çalışılan karı-kocalardan değil, birbirine sıkı sıkıya bağlanan ve anne-çocuk mefhumu içerisinde de anne-çocuğun birbirlerine bir civciv yavru, tavuk ana gözüyle değil “cennet anaların ayakları altındadır” anlayışıyla bakıp hareket eden ve o anlayışla yaklaşım ve saygı gösteren bireylerden teşkil olunur. Bu böyle bilinsin.
Selam ve dua ile