ABD polisi, yılda çoğu zenci 1000 ile 1500 arasında insanını sokak ortasında eften püften gerekçelerle öldürüyor. Yine polisin zenci George Floyd’i kameralar karşısında boğarak öldürmesi üzerine biriken ve taşan mazlum öfkesi protestolara dönüşürken de demiştik ki; ABD mazlumlarının isyanı başsızdır, liderliğe ihtiyacı vardır. Nitekim direniş talana dönüştürüldü. İslam dünyası da bu mazlumiyete bütün gücü ve içtenliğiyle sahip çıkmalıydı. Ancak genelde dünya, özelde Müslümanlar direnişi doğru okumadı ve okuma daha ziyade “ABD’ye oh olsun!” şeklindeydi.
ABD halkı, Siyonist lobinin elinde oyuncak olmuş başkanlara mahkûm bir halk. Filistin Topraklarını işgal etmiş bir avuç Yahudi’nin çıkarı için hem halkını hem de dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen Evanjelist aptal baba-oğul Bush’tan, cinsel sapık Clinton’a; makyajlı hain Obama’dan, haris Trump’a ve şimdi de bunak Biden’e kadar … hepsinin elinden hem dünya hem de ABD halkı çok çekti.
1955 yılına kadar anayasasında beyaz ırkı üstün kabul eden, altmışlı yıllara kadar zencilerin oy kullanmadığı, beyazlarla aynı otobüse binemediği ilkel bir geçmişin adıdır ABD. Ve halen günlük hayatta ırkçılığın önemli oranda pratize edildiği sistemin adıdır ABD.
Halkının vergilerini ve enerjisini Siyonizm’in emrine amade edip, orada burada çarçur eden bir ABD’den; bir o oranda da koyunlaştırılmış, dünyayı okumada cahil bırakılmış bir halktan bahsediyoruz.
Daha 1945’te Hiroşima’yı bir tek bomba ile imha edecek kadar bilimsel ilerlemişliğini sağlamanın adıdır da aynı zaman da ABD. Bilimsel gelişmişlik tek başına irfâni/insani gelişmişliği sağlamaz elbet ve ABD sağlamamıştır. ABD’yi, bilimsel gelişmişliği üzerinden bizlere “medeniyet ve demokrasi” diye pazarlayanlar, hain değillerse bile gafil ve cahildirler. Üniversiteleri bilim üretmiştir ama bir haklı isyan ateşine destek olacak bir düşünce üretememiştir. Bir “aklı başında” toplumsal bilinç üretememişler. Suya sabuna dokunmamışlardır. Bilimin her türlüsünü savaş ve emperyalizmin hizmetine sunmaktan imtina etmemişlerdir. Örneğin; kültürünü, tarihini ve inancını yerli halkından daha iyi öğrenen üniversiteleri, bu bilgileri bile istihbarat örgütleri ortaklığıyla o halkları sömürme aracı yapmaktan geri durmamışlar. Siz üniversitelerinden ABD’nin emperyal emellerine kurumsal bir reddiye gördünüz mü? Yani üniversiteleri de halkının mazlumiyetine aracılık etmiştir.
Söylemde ve eylemde iki benzer ve Siyonist lobiye oyuncak iki parti üretmekten başka demokrasiye hangi katkıyı yapmış ABD demokrasisi. ABD demokrasisi! halkını bu iki “çıkmazdan” birine mahkum etmiştir. Koca profesörlerimiz! bile sabah akşam konuştukları halde Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasındaki farkı anlamada/anlatmada zorlanıyorlar. Ve ne hazindir ki seçim ikisinin arsında %1-2 fark ile Siyonist lobiye mahkum şekilde sonuçlanır hep. Sermaye ve medyayı elinde tutan “Siyonist akıl” böylelikle % 1-2’lik canı olan iki tarafın da ipini elinde tutmayı beceriyor ve olan koyunlaştırılmış ABD halkının seçim iradesine oluyor. Bu o kadar ayyuka çıkmış ki her iki parti de seçim kampanyasında israil tezlerini savunma yarışına girerler. Seçim asla halkının hür iradesiyle sonuçlanmaz ve tek belirleyeni medya ve sermayedir. Ve hile iddiasında bulunulmayan bir tek ABD seçimi de yoktur.
Dünyada 1000 civarındaki darbelerin tamamı direk veya dolaylı olarak ABD eliyle yapılmıştır. Yurt dışında 800 üssü, 200 bin aktif askeri vardır. Öldürdüğü Afganlı cesede bevl edecek kadar ilkel erkek asker; işkence edip kafasına çuval geçirdiği anadan üryan Iraklı esir ile fotoğraf çekip paylaşmaktan haz alacak kadar barbar kadın asker yetiştirmiştir ABD demokrasisi. Tarihinde savaşsız geçirdiği bir tek yılı yok. Yani halkının parasını ve emeğini kötü emellerine alet etmiştir.
Sokakta yoksul evsizlerin en çok yaşadığı ülkedir ABD. En çok cinayetin işlendiği, en çok silahlanmanın olduğu, en çok uyuşturucunun kullanıldığı, suçun en çok işlendiği ülkedir ABD. Kızıl ırkın % 90’nının yok edildiği, onlarla 40 iç savaşın yapıldığı, halen kızıl insanın öldürülmesini meşru gösteren barbar Kızılderili filmlerin gösterimde olduğu bir trajedidir ABD.
Son Beyaz Saray senato baskınıyla hakkını, yine kendisine öğretilen barbar yöntem ve kıyafetlerle almaya çalışan, sisteminin ürünü zavallı bir halktır ABD halkı. Yine ilk hak arama talebinde çuvallayan ve yeni başkanları Biden tarafından “barbar teröristler” olarak ilan edilen bir halktır ABD halkı. CIA’nın önceden haberdar olmamasının mümkün olmadığı bu protestoda kim bilir belki de halkını ve dünyayı başkaca zulümlere duçar bırakacak başkaca planların peşindeydiler de bir öncü irade, bir liderlik ve bir derin siyasi bilinçten uzak bırakılmış bu hak arayan halk buna malzeme yapıldı.
Kısaca ABD halkının, zalim yöneticilerine karşı birikmiş amaçsız, düzensiz ve başsız öfkesinin bir düzene ve bir kadroya ihtiyacı var ve bu hususta desteklenmelidir.