Algılar pekiştikten sonra o algıları değiştirmek, o algının oluşumunu engellemede göstereceğiniz çabadan çok daha zordur.
Türkiye'nin en büyük problemi Kürt sorunudur. FETÖ'den ABD'ye herkesin kaşıyıp kanattığı yaradır. Her kirli elin maşası, her kirli emelin kasasıdır.
Ne zaman içerde veya dışarıda önemli ve doğru bir iş yapmaya kalkışılsa önüne Kürt meselesi üzerinden PKK kartı sahaya sürülüyor.
Suriye'de doğru bir hamle yapıldı mı önüne bu mesele çıkıyor. Filistin'e bir merhem olmaya kalkışılsa bu mesele üzerinden hizaya çekiliyor.
Batıya karşı omurgalı bir duruş sergilendi mi PKK üzerinden sigaya çekiliyor.
Halkına hak dağıtma adımlarında, verilmemiş bu büyük hak ayaklara pranga oluveriyor.
Müslüman halka özgürlük alanları açmaya çalıştınız mı; bölgede verilmemiş bu İslami haklar üzerinden algılar alt üst ediliyor.
Batı bu sorun üzerinden kırk yıl kapıda tutup, kırk dakikada kapıdan kovabiliyor.
Pısırıklığı tarihe gömen ve halkı coşturan, dik durma ve esip gürleme politikaları halkı memnun etse de yine bu mesele üzerinden sevinçler kursaklarda kalıyor.
Hem içerde hem dışarıda güvenlikçi yöntemler ile görece olarak sular durulmuş gibi görünüyor olabilir. Ancak çözüm getirmez.
Kürt meselesi kardeşlik temelinde çözülmedikçe bir ileri iki geri yaptırırlar.
Bir dönem Abdullah Öcalan “PKK Ortadoğu'nun en önemli aktörüdür” derken bu “elverişli kullanılma” pozisyonuna dikkat çekiyordu aslında.
Sorunu haklar mesabesinde çözüp gerçek bir iç barışı kardeşlik temelinde sağlamaktan başka bir yol görünmüyor. Dünya kadar para ve emekle oluşturulan güvenli alanları kumdan tepecikler misali bir üfleme ile bozabiliyorlar hain batı merkezleri.
Sabah akşam dostumuz, müttefikimiz dediklerinizin yine terör dediklerinize alenen ağır silahlar vermesinden daha düşmanca bir tavır olabilir mi? Bu bir savaş ilanıdır ve bir adım ötesi alenen savaşmaktır.
Bir başka paradoks ise herkesin amentüsü gibi bildiği başta Suud olmak üzere Körfez Ülkeleri'nin ABD'nin yeminli kuklaları oldukları ve israil'in “gizli” dostları olduklarıdır. Alenen düşmanlık yapan ABD'nin bu dostlarına bile bile güvenmek saflık değilse başka bir şeydir ve önceki “yanılgılardan” beter bedel ödetir.
ABD ziyaretinde, verilecek bazı tavizler üzerinden Trump'a bir adım geri attırmak kuvvetle muhtemeldir. Ancak bu asla bir başarı olmayacaktır ve kalıcı bir güven tesis etmeyecektir.
Hiç bir kural tanımayan batıyı zararsız kılmanın en kestirme yolu iç barışı sağlamaktan geçer.
Sonra, bizim “evden kaçan” maşa olmaya elverişli çocukların, “ABD ile ittifak herkese mubah ta bir bize mi haram” demelerine verecek cevap bulamayız.