Rex Tillerson'un Ankara temasları sırasında kararlaştırılan üç ayrı komite ile Türk-Amerikan ilişkilerinin düzeltilmesi startı verilmişti.
Geçen hafta Suriye ile ilgili komitenin iki gün süren toplantısı sonucunda herhangi bir resmi açıklama yapılmadığı için bir uzlaşının sağlanıp sağlanmadığı konusunda net bir bilgi yok.
Bu durumda ilişkilerin seyrini etkileyecek görüşmelerin içeriğini tam olarak öğrenmek için 19 Mart'ta Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun ABD'ye yapacağı ziyareti beklemek gerekecek. Ancak Çavuşoğlu'nun Münbiç konusunda ABD ile anlaşma sağlandığı yönündeki açıklamaları, herhalde komite toplantılarının bir sonucu olarak belirmiş durumda.
Görüşme trafiğinin Dışişleri Bakanlığı ile yürütüldüğü, sahadaki hareket serbestiyetinin ise Pentagon'un tekelinde bulunduğu bir ortamda, varıldığı söylenen anlaşmanın geçerliliğini ne oranda etkileyeceğini de zaman gösterecek.
Çavuşoğlu'nun açıklamalarına göre YPG Münbiç'ten çekilecek, ABD ve Türk askeri ortak güvenlik şemsiyesi oluşturacak.
ABD ile Türkiye arasında cereyan eden Suriye konusundaki ihtilaflar elbette sadece Münbiç'ten ibaret değil. Pentagon'un Afrin hassasiyeti sıklıkla vurgulanmaya devam ediliyor. Yanı sıra Deyrezzor cephesindeki YPG militanlarından binlercesinin Amerika açısından çokça önem verilen bu cepheden ayrılarak Afrin'e gittikleri ortaya çıkmış durumda. Münbiç konusunda olası bir anlaşmanın uygulama sahasına konmasının yolunun Türkiye'nin Afrin operasyonundan alacağı sonuca endeksleneceğini tahmin etmek güç değil.
Binlerce YPG militanının ABD'nin onayı olmadan Deyrezzor cephesini terk ederek Afrin'e geçmesi imkansız. Bu durumda Afrin'e endeksli gibi görünen Münbiç anlaşmasına sıranın gelmemesi adına ABD'nin ne tür taktiklere yöneleceğinin ipuçları kendini ele vermektedir.
Pentagon menşeli Suriye planlarının omurgası YPG/SDG üzerine kurulu ve 2018 bütçesinden bunlara hatırı sayılır bir bütçe dahi ayrıldığı gerçeğini göz önünde bulundurursak, YPG'yi en azından yakın ve orta vadede kolayca Türkiye'ye feda edecekleri ihtimali pek olası görünmüyor. O halde Dışişleri Bakanlığı'nın “Anlaşma” jestine karşılık Pentagon'un sahada tam aksi yönde hareket ederek anlaşma zemininin oluşmamasına yoğunlaşacağı ihtimali her zamankinden fazla bulunuyor.
Burada gözler yine Afrin'e dönüyor ister istemez. Afrin operasyonunda Türkiye'nin hedeflediği sonucu alamaması ya da en azından bu operasyonun Türkiye için uzayarak bir yıpratma savaşına dönüştürülmesi, Pentagon'un en önemli arzuları belki de planları arasında yer alabilir.
Son bir not;
Münbiç sadece Amerika ile görüşülüp konuşulacak bir yer gibi durmuyor. Çünkü Fırat Kalkanı sırasında Türkiye'nin olası Münbiç yönelimi karşısında ABD kadar Rus kuvvetlerinin de YPG için bir güvenlik şemsiyesi oluşturduğu, Bab'ın altından açılan bir koridorla Suriye askerlerinin de bu mevkiye geldiklerine şahit olmuştuk.
Bu durumda yalnızca ABD ile anlaşıldığı söylenen Münbiç üzerinden Rus faktörünün hesaba katılmaması, ABD'nin bu kez Türkiye ile Rusya'yı karşı karşıya getirme planının bir parçası olabilir mi?