ABD'nin İsrail'in nükleer çalışmalarından yıllardır haberdar olduğu ve 1969'da imzalanan gizli bir anlaşma sebebiyle gerekli denetimleri yapmadığı öne sürülüyor.
1969 yılında ABD Başkanı Richard Nixon ve İsrail Başbakanı Golda Meir tarafından imzalanan bir anlaşmada İsrail’in, herhangi bir denetim olmadan yüzlerce nükleer bombanın da bulunduğu bir nükleer tesis bulundurmasına izin verildiği iddia ediliyor. Adı geçen anlaşma üzerinde gizlilik kaydı bulunduğu için arşivlerde yer almıyor ancak bu hafta erişime açılacağı belirtiliyor.
ABD Başkanı Barack Obama’nın seçildiği ilk günlerde,imzalanan söz konusu anlaşma nedeniyle, nükleer cephanesini uluslararası denetime açması için İsrail’e baskı yapmayacağıbelirtilmişti. Gerçekten de bugüne kadar İran'a yapılan baskıların yüzde 1'i bile İsraiL'e yapılmadı.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu 2009 Eylül'ünde aldığı kararla, İsrail’e, tüm nükleer alanlarını, ajansın denetimine açma ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’na katılma çağrısında bulunmuştu. İsrail ise bu kararın, “etrafında varlığına düşman komşuları varken”, tek taraflı bir önlem olduğundan yakınarak, işbirliği yapmayacağını açıklamıştı.
1969 yılında yapılan görüşmelerin tutanakları ve imzalandığı belirtilen anlaşmanın açıklanması halinde İsrail'in nükleeer programıyla ilgili önemli ayrıntıların ortaya çıkması bekleniyor.
Adı geçen görüşmelerde "İsrail nükleer silahlanma programını kamuoyuna açıklamadığı ya da testler gerçekleştirmediği takdirde denetimlere son verileceği" belirtilmişti.
İSRAİL'İN NÜKLEER ÇALIŞMALARI
İsrail'in 200'den fazla nükleer savaş başlığına ve termonükleer silahlara sahip olduğu sanılıyor. Nükleer araştırmaların yürütüldüğü Negev Nükleer Araştırma Merkezi'nde bir plütonyum/trityum üretim reaktörü, kimyasal ayrıştırma tesisleri ve nükleer parça üretim merkezi bulunuyor.
Dimona reaktörü 1963'den beri uluslar arası denetime tabi olmaksızın plütonyum üretiyor. İsrail bu konudaki uluslararası anlaşmalara imza atmıyor.
İsrail'in gelişmiş bir kimyasal silahlar programına da sahip olduğu iddia ediliyor. Nes Tsiyona'daki Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü içerisinde sürdürüldüğü tahmin edilen program resmen açıklanmış değil.
Fakat 1992 yılında Amsterdam'dan Tel-Aviv'e giderken düşen bir uçakta bulunan 50 galon kadar dimetil metilfosfonat (sarin gazı üretiminde kullanılan bir madde) İsrail'in hardal ve sinir gazı üretebilme kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor.
Aynı şekilde, somut bir kanıt olmamakla birlikte İsrail'in gelişkin bir biyolojik silah stokuna da sahip olduğu düşünülüyor. Kanıtlanması mümkün olmasa da, İsrail ordusunun1948 savaşları sırasında Filistinlilerin su kaynaklarını dizanteri ile zehirlediği iddia ediliyor.
NÜKLEER ÇALIŞMALARI İLK OLARAK İSRAİLLİ TEKNİSYEN AÇIKLAMIŞTI
İsrail'in nükleer programı ilk defa 1986'da İsrailli teknisyen Mordehay Vanunu tarafından açıklandı. Vanunu, gizlice çektiği fotoğrafları ve kaçırdığı bilgileri İngiliz Sunday Times gazetesine verdi.
Vanunu'nun açıkladığı bilgiler, İsrail'in 1964'den beri 100 ila 200 nükleer başlık üretebilecek kadar plütonyum işlediğini ortaya çıkardı. Dimona reaktörünün kapasitesi kurulduğundan beri birkaç kat arttırılmıştı ve İsrail yılda 10-12 nükleer bomba yapabilecek kadar plütonyum işliyordu.
Vanunu aynı zamanda silah programının ABD'li denetçilerden nasıl saklandığını da ortaya çıkarmış oldu. Sahte duvarlarla kapatılan asansörlerle yerin altı kat altına, bomba parçalarının üretildiği ve plütonyumun işlendiği bölüme inilebiliyordu.
Vanunu gizlice İsrail'e kaçırılarak "vatan hainliği" ile suçlandı ve 18 yıla mahkum edildi.