Mart 2011'den bu yana devam eden Suriye iç savaşının sona ermemesinin en temel sebebi, ABD başta olmak üzere dış güçlerin bu meseleye müdahil olmasıdır. Dışarıdan müdahaleler olmamış olsaydı, muhtemelen savaş bu zamana kadar devam etmezdi ve elbette bir çözüm bulunurdu.
Suriye iç savaşında Rusya ve İran, Esed rejimine, Türkiye ve ABD'nin içinde bulunduğu koalisyon güçleri ise rejime karşı savaşan guruplardan bazılarına arka çıktı, silah ve lojistik destekte bulundu. Böyle olunca, Suriye sahası bölgesel ve küresel devletlerin güç savaşına döndü.
ABD, şeytanî emelleri doğrultusunda her fırsatta stratejiler geliştirdi, savaşan tarafları birbirine kırdırmak için her yolu denedi ve bilhassa siyasi bir çözümü ertelemek ve sulandırmak için bütün sinsi planları devreye koydu.
Geldiğimiz noktada ABD'nin Suriye ile ilgili ortaya koyduğu stratejisinde başarısız olduğu söylenemez. ABD'nin amacı savaşın kontrollü bir şekilde devam etmesiydi. Görüldüğü üzere eskisi gibi çok şiddetli olmasa bile savaş hala devam etmekte ve siyasi bir çözüm için güçlü bir irade ortaya konulamamaktadır. Astana sürecinde Türkiye, İran ve Rusya'nın bir araya gelip siyasi bir çözüm için çaba göstermeleri ise ABD'yi memnun etmemektedir.
ABD'nin DAEŞ'le mücadele konusunda Demokratik Suriye Güçleri'ne (DSG) silah yardımı kararı alması ve bunu Trump'un hemen onaylaması, Suriye'de yeni bir aşamaya geçildiğini göstermektedir.
Bilindiği üzere DSG'nin önemli çoğunluğunu YPG oluşturmaktadır. YPG de, PKK'nin Suriye kolu olarak bilinmektedir. Dolaysıyla Türkiye, YPG'ye yapılacak silah yardımına karşı çıkmakta ve bu girişimi kabul etmenin mümkün olmadığını ifade etmektedir. Ancak ABD, YPG'yi DAEŞ'e karşı silahlandırmanın gerekli ve mühim olduğunu savunmaktadır.
NATO'da Türkiye ile müttefik olan ABD'nin, Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilen YPG'ye destek vermesinin perde arkasında gizli planları olduğu aşikârdır. ABD, YPG üzerinden emellerine ulaşmanın hesaplarını yapmaktadır. Rakka operasyonu yeni aşamanın ilk adımlarından biri olacaktır.
ABD, Suriye'de savaşın mütemadiyen devam etmesi için son zamanlarda DAEŞ'la mücadeleyi sıklıkla gündeme getirmektedir. Asıl amaç, DAEŞ'in bitirilmesinden öte mayın eşeği olarak kullandığı YPG'yi silahlandırmaktır, YPG'nin meşruiyet kazanmasıdır. Bunun için YPG'ye desteğini aralıksız sürdürmektedir.
Türkiye, ABD'nin YPG'ye verdiği silahların PKK tarafından da kullanılabileceğini ön görmektedir. Bu yüzden de oluşabilecek tehditlerden dolayı tepkisini ortaya koymaktadır. Daha öncelerde Türkiye'de PKK'nin kullandığı silahların ABD'nin verdiği silahlar olduğu ortaya çıkmıştı. YPG'ye verilecek yeni silahlar da muhtemelen Türkiye'de kullanılacaktır.
ABD'nin YPG'ye yapacağı silah yardımı iki ülke arasındaki ilişkilere de zarar verecektir. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ilişkilerin etkilenmemesi ve yanlıştan dönülmesi için ABD'nin bu kararı gözden geçirmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ABD ziyaretinde Trump ile detaylıca görüşeceği aktarılmaktadır.
Bu değerlendirmeler, Türkiye'nin hala ABD'nin gerçek politikasını anlayamadığını ortaya çıkarmaktadır. ABD, Ankara'ya rağmen YPG'ye silah yardımında bulunarak bir kez daha sözde müttefiki Türkiye'yi hiçe saymıştır. Dolaysıyla, iş işten geçmeden, sorunlar giriftleşmeden Türkiye'nin ABD ile ilişkilerini gözden geçirmesi ve Suriye konusunda bağımsız kararlar alması gerekmektedir.