İnsanların korkunç kimyasal silahlar kullandığını gördüğümde… O güzel çocukların babalarının kollarında öldüğünü gördüğümde, hemen (Savunma Bakanı James) Mattis'i aradım”
Yukarıdaki cümleler Trump'a ait. Esed rejiminin İdlib'e yönelik kimyasal saldırısından sonra konuşmuştu Trump.
Bu cümlelere bakıldığında “Ne kadar duygusal bir adam bu Trump” diyesi geliyor insanın değil mi?
İnsan değil iyilik meleği sanki!
Bu iyilik meleği, İdlib katliamından on gün önce camide 2 yüz Müslüman ABD tarafından katledilirken tek kelam etmedi.
Bu iyilik meleği, Yemen'de el Kaide'ye yönelik ABD'nin drone saldırılarında çocuklar ve kadınlar katledilirken harekete geçmedi.
Bu iyilik meleği, Libya'daki ölümlere sus pus.
Ve dahası bu iyilik meleği, oldukça ırkçı biri.
Kendi ülkesinde yabancıları istemeyen, Müslümanlara vize sınırlaması isteyen bu melek rolleri oynayan şeytan değil midir?
O halde Trump, Obama döneminin temel stratejisi olan ‘Suriye'de savaş uzasın'dan vaz mı geçti? Barış güvercini mi oldu? Hayır. Mümkün mü?
Bu politika değişikliğinin nedenini yeni Suriye konseptinde aramak lazım.
Mesele Suriye'nin bölünmesi meselesidir.
Mesele bir PYD devletinin kurulması meselesidir.
Bölgesel güçler Esed'siz bir Suriye'nin oluşması için çaba harcamayınca Suriye'siz bir Esed gerçeği ile yakında karşılaşabiliriz. Bu şu demek;
ABD uzun ve sistematik bir planın ikinci evresine geçti. Planın ilk ayağı “iç savaş sürsün” üzerine kurulu idi. İç savaş sürdükçe Sünniler, Şiiler ve Kürtler arasında bir arada yaşama duygusu kaybolacaktı.
Savaş sürdükçe yüzlerce yıl birbirine kız veren, birbirinden kız alan halklar arasında düşmanlık büyüyecek nefret boyutuna ulaşacak ve bir arada yaşamak için bir sebebin olmadığı sonucuna ulaşılacaktı.
Planın ilk ayağı ABD açısından son derece başarılı bir şekilde ilerledi. Guta katliamına tepki gösterilmedi, ABD'nin tarihsel düşmanı Rusların Haleb'i yıkıp yakmasına da neredeyse hiçbir tepki verilmedi. Katliamlara uğrayan halk(elbette haklı olarak) kin ve nefretle doldu. Suriye'de artık bir arada yaşama ihtimali var mıdır sizce? Hayır, diyorsunuz değil mi?
O halde planın ikinci ayağının zamanı gelmiştir: Suriye'nin parçalanması.
Türkiye ABD'nin planının ikinci evresini hala okuyamadı. ABD'nin Esed'i devireceğini sanıyor.
Türkiye ABD'yi Esed'siz çözüme ikna ettim diye düşünürken kalesinde parçalanmış bir Suriye golü görebilir. Hem de öyle bir gol ki 3 puanı PYD'nin hanesine kaydettiren bir gol.
Diyeceksiniz ki çözüm Esed'in kalması mıdır? Asla. Esed zaten bir arada yaşama kültürünün zayıflamasının ana müsebbiplerindendir.
Önceki gün Mukteda es- Sadr önemli bir çözüm yolu gösterdi. Açıklamasında politik bir dil kullanan Sadr “Esed'in görevinden ayrılması Suriye halkının kararına bağlı” diyerek önce Esed yanlılarının gönlünü aldı ama açıklamasında en can alıcı nokta “bu halkın sıkıntılarını sonlandırmak için görevi bırakması uygun olur” sözleri idi.
Evet, çözüm ya Esed istifa eder ya da ettirilir. Yoksa Esed'li Suriye hayali kuranlara da Esed'siz Suriye hayali kuranlara da kötü bir haberim var.
Esed'in cehenneme kadar yolu var… Olan Suriye'ye olacak.