ABD ve müttefikleri üçüncü Irak savaşına hazırlanıyorlar. Hava saldırıları çoktan başladı. Ancak IŞİD’in sadece hava saldırıları ile durdurulma ihtimali çok zayıf görülüyor. Kara harekâtının ise nasıl ve ne zaman başlayacağı, cephede kimlerin savaşacağı henüz netleşmiş değil. Kimi Amerikan yetkililerinin de açıklamalarında belirttikleri gibi bu iş seneler alabilir. Bu da bölgemizde daha fazla kanın akacağı anlamına geliyor.
ABD’nin IŞİD’e karşı oluşturmaya çalıştığı savaş koalisyonunda kimler yok ki! Değişik renklerden oluşan kırk yamalı bohça gibi bir şey. İlk başta NATO var. Varlık sebebi çoktan ortadan kalkmış, soğuk savaş dönemi dünyasının bu eli kanlı örgütü on üç yıldan beri Afganistan’da işlediği cinayetleri şimdi Irak ve Suriye’de tekrarlama peşinde. Yakın bir zamanda Irak üzerinde yoğunlaşması beklenen hava saldırılarında gene masum insanlarımızın kanları akacak.
Amerika birinci ve ikinci Irak savaşlarına daha geniş ve güçlü bir koalisyon ile girmişti. Şimdi ise işler eskisi gibi görünmüyor.
Köprülerin altından çok sular geçti. Ne dünya ülkeleri ne de bölge ülkeleri ABD’ye sınırsız destek vaat etmiyorlar. Çünkü ABD hem gücünü hem de güvenirliğini her geçen gün daha da yitirmeye devam ediyor. Bugün savaş koalisyonuna destek vereceğini söyleyenlerin de yarın nerede duracakları, taahhütlerini yerine getirip getirmeyecekleri belli değil. ABD’nin bölgedeki en güçlü müttefiki Türkiye isteksiz görünüyor. Türkiye son yıllarda uyguladığı dış politikasında ABD ile eskisi gibi yüzde yüz ortak hareket etmiyor. Bundan dolayı Erdoğan, kimi batılı odaklar tarafından sakıncalı bulunuyor; rotayı değiştirmek, ekseni kaydırmakla itham ediliyor. Türkiye, IŞİD bahanesiyle gelen yeni savaş dalgasının bölgeye ve özellikle kendisine hayır getirmeyeceğini düşünüyor. Daha önceki ABD müdahalelerinin sonuçları ortadayken bu yeni müdahale dalgasının zaten karışık olan işleri daha da içinden çıkmaz duruma getireceği endişeleriyle beraber, ABD ve Batı dünyasından savaş cephesine akacak silah yardımının PKK ve YPG’nin eline geçmesi ihtimali Türkiye’yi haliyle endişelendiriyor. Musul Konsolosluğu’nda 49 personelin IŞİD elinde ‘rehin’ bulunması konusu da Türkiye’nin koalisyona katılmasını engelleyen en önemli nedenlerden biri. Bütün bunlarla beraber ABD’nin Türkiye’den katkı sağlamasını istediğini biliyoruz. 4-5 Eylül’de Galler’de yapılan NATO zirvesinde Obama’nın Erdoğan ile gerçekleştirdiği özel görüşmesi ve ardından savunma ve dışişleri bakanlarını Ankara’ya göndermesi boşuna değildi elbette.
Geçen hafta Cidde’de, bu haftanın başında da Paris’te düzenlenen toplantılarda belirgin bir plan çıkmadı. Toplantıya katılan kırk dolayında ülkeden kimin savaşa nasıl bir katkı sağlayacağı bilinmiyor. Ortaya çıkan tek net şey, kara harekâtına AB ve ABD’den askerlerin katılmayacağı oldu. Aynı şekilde kesinleşmiş diğer bir şey de, savaşın mali faturasının zengin körfez ülkelerine kesileceği. Silahlar ABD ve AB’den, para zengin Körfez Ülkelerinden, peki ya cephede kim savaşacak?
Kara harekatında cephede kimin savaşacağı konusunun daha ayrıntıları ortaya çıkmamışken silah alıp savaşa girme heyecanı yaşayanların olduğu belli. Türkmenler, bazı aşiretler, Peşmerge, PKK ve ÖSO şimdiden silah alma kuyruğuna girmiş görünüyorlar. Kürdistan Bölgesi bir anda Amerika ve AB ülkelerinin gözdesi konumuna geldi. Anlaşılan, bu sıraya girenlerin ellerine silah tutuşturulacak ve sırtları sıvazlandıktan sonra cepheye sürülecekler. Amerikan çıkarları için başlatılan bir savaşta kılıç sallamak için sıraya girenler birazcık tarihe baksalardı bu derece hevesli olmayacaklardı. Amerika kendi müttefiki saydığı hangi lider, idare ve ülkeye ihanet etmeyip sadık kalmış diye bir düşünseler iyi olacaktı; ama görünen o ki tarih gene tekerrür edecek.
Suriye muhalefetine(ÖSO) sormak lazım. Üç yıldan beri Esed rejimine karşı sizi yalnız bırakmış Amerika’ya hala nasıl güvenebiliyorsunuz? Daha dün sizinle alay eden Obama’nın vaatlerine nasıl inanabiliyorsunuz? Peşmerge ve PKK’ya da şunu hatırlatalım: Bitmek ve batmakta olan ABD’yi kurtarmak, çıkarları için savaşmak size mi kaldı!
Dün Haçlı sürülerini bölgeden söküp atan Sultan Selahaddin’in torunlarının eline Amerikan silahı tutuşturup onları cepheye sürecek olanların tarih ve Allah karşısındaki hesapları çetin olacaktır. Kulağı duyan, gözü görenlere şunu diyelim: Amerika’nın ipiyle kuyuya inip de çıkabilmiş tek birini gösterin ve ondan sonra neyi nasıl yapacağınıza karar verin.