HÜDA PAR Genel Başkanı Mehmet Yavuz, ABD’nin İran’a ve Çin’e yönelik girişimleri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
ABD’nin attığı bu tehlikeli adımların İran özelinde bölgesel, Çin özelinde ise küresel bir savaşın yaşanmasına ve insanlığın felaketiyle sonuçlanmasına yol açacağını söyleyen Yavuz, İran’daki muhtemel bir iç karışıklığın etki alanının, Suriye’deki iç karışıklığın etki alanından çok daha büyük olacağının altını çizdi.
Yavuz, bu karışıklıktan en fazla etkilenecek ülkenin de Türkiye olacağını söyledi.
Yavuz, ayrıca Astana süreci aktörlerinin Mayıs 2017’de oluşturduğu dört adet gerginliği azaltma bölgesinden ikisinin vurulması meselesi ile 350 bine yakın sivil insanın Ürdün sınırındaki insanlık dramı ve yeni Cumhurbaşkanlığı kabinesi hakkında da değerlendirmelerde bulundu.
İran’daki muhtemel bir iç karışıklıktan en fazla etkilenecek ülke Türkiye olacaktır
ABD’nin almış olduğu bu adımların tehlikeli olduğunu söyleyen Yavuz, “Küresel haydut ABD’nin ilahlaştırdığı çıkarları için İran’a saldırı planı ve Çin’e yönelik son ticari yaptırımları bölge ve dünya barışını tehlikeye sokacak çok tehlikeli adımlardır. İran özelinde bölgesel, Çin özelinde ise küresel bir savaşın yaşanması insanlığın felaketiyle sonuçlanacaktır.” dedi.
ABD’nin atmış olduğu her adımın siyonist terör rejiminin çıkarları ile doğrudan alakalı olduğunu söyleyen Yavuz, “İran’daki muhtemel bir iç karışıklığın etki alanı, Suriye’deki iç karışıklığın etki alanından çok daha büyük olacak ve bundan doğrudan en fazla etkilenecek ülke ise yine Türkiye olacaktır. Bundan hareketle meselenin siyasi olarak çözüme kavuşması için Türkiye aktif bir rol üstlenmek zorundadır. ABD’nin Suriye, Türkiye ve İran stratejisi başta olmak üzere bölgedeki her adımının siyonist terör rejiminin çıkarları ile doğrudan alakalı olduğu su götürmez bir gerçektir.” ifadelerini kullandı.
“Suriye’de siyasi bir çözümün sağlanması noktasında asla geri adım atılmamalıdır”
Suriye’de gerginliği azaltma bölgesinden ikisine yapılan saldırının tehlikeli bir adım olduğunu söyleyen Yavuz, “Öte yandan Astana süreci aktörlerinin Mayıs 2017’de oluşturduğu dört adet gerginliği azaltma bölgesinden ikisinin rejim güçlerince terör grupları olduğu bahanesi ileri sürülerek bombalanması, Suriye’de az da olsa mesafe katedilen siyasi çözüm seçeneğini zora sokacak son derece tehlikeli bir adımdır. Bunun karşısında Astana süreci aktörleri derhal devreye girmeli ve gerginliğin daha fazla tırmanmasına izin vermemelidir. Suriye’de siyasi bir çözümün sağlanması noktasında asla geri adım atılmamalıdır. Zira Suriye veya başka bir bölge ülkesindeki iç karışıklığın varlığı sadece siyonist işgalci ve küresel haydut ABD’nin işine yarayacaktır.” dedi.
“Ürdün sınırında yaşanan insani durum her geçen gün daha trajik bir hal almaktadır”
Ürdün sınırındaki insanı drama da değinen Yavuz, “Ayrıca çatışmalardan kaçarak Ürdün sınırına yığılan 350 bine yakın sivil insan hakkında insani tedbir alınması, yine bölge ülkelerini doğrudan ilgilendiren bir husustur. Sınırda yaşanan insani durum her geçen gün çok daha trajik bir hal almaktadır. Bölge ülkeleri hem bu duruma hem de küresel haydutlar tarafından bölgemizde çıkarılmak istenen savaşa karşı ciddi ve ayakları yere basan tedbirler almadıkları takdirde hep beraber kaybedeceklerdir.” ifadelerine yer verdi.
“Yeni Cumhurbaşkanlığı kabinesini emperyalist projelere karşı ortak tedbirler geliştirmeye davet ediyoruz”
Son olarak yeni Cumhurbaşkanlığı kabinesini emperyalist projelere karşı ortak tedbirler geliştirmeye davet eden Yavuz, “Dünyanın globalleştiği yani küçük bir köy haline geldiği böyle bir zaman diliminde HÜDA PAR olarak oluşacak yeni Cumhurbaşkanlığı kabinesini ülkenin barış ve huzurunun bölgemizin barış ve huzurundan geçtiği gerçeğinden hareketle ‘Eksen kayması’ tuzağına da düşmeden bölge ülkeleri ile etkin dayanışmaya ve emperyalist projelere karşı ortak tedbirler geliştirmeye davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.
İLKHA