Trump'un yeni ulusal güvenlik danışmanı olarak atadığı John Bolton göreve atanmadan bir hafta önce bir televizyon kanalına şu açıklamayı yapmış: :
“Bu, maalesef Trump yönetiminin devam ettirdiği, Obama'nın yetersiz stratejisinin bir parçası. Biz DEAŞ hilafetini yenmek için Kürtleri destekledik, büyük ölçüde İran'ın uydusu olan Irak hükümetini destekledik. Ancak yeterince dikkate almadığımız şey, bu Kürt güçlerin Türkiye'nin on yıllardır mücadele ettiği Türkiye'deki Marksist bir grubun müttefiki olmasıydı.”
Bunun üzerine sunucu “Bir dakika, siz bizim Marksist bir milisi desteklediğimizi mi söylüyorsunuz? Bunu biz biliyor muyuz?” şeklinde soru yöneltti.
Bolton, soruya “Onlar Marksist olduklarını; ama Türkiye Kürtleri, orada bilinen adıyla PKK ile çok da bağlantılı olmadıklarını söylüyorlar” şeklinde cevap verdi.
İlginç bir durum öyle değil mi?
Ultra kapitalist bir sistemin işlediği Amerika “çıkar siyaseti”nden dolayı “Marksist bir örgüt” olan PKK'ye destek verirken, halkının çoğu ve hatta medyasının bir kısmı bile destek verdikleri örgütün Marksist olduğunu bilmiyor. Bunu duyduklarında şaşırıyorlar.
“Acaba” diyorum. “Amerika'nın kapitalist olduğunu da PKK'nin yöneticileri, militanları ve sempatizanları bilmiyor mu? Che için “Amerikalı devrimci” mi diyorlar? Neticede adam Amerika kıtasında yaşıyordu, öyle değil mi?
“Olmaz öyle şey!” mi diyorsunuz?
Hani ben de sordum sadece…
SİYASİ AYAK
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 'FETÖ'nün asker, hâkim, öğretmen ayağının bile bulunduğunu siyasi ayağının ortaya çıkmadığını söyleyerek "Buradan ilk kez açıklıyorum, FETÖ'nün bir numaralı sanığı, Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zattır!" dedi.
Herkes “kafa gövde tamam da bu siyasi ayak neden yok?” diye sorarken Kemal Bey işi çözmüş.
Araştırmış, incelemiş, delillendirmiş ve açıklıyor.
Kamuoyu müthiş bilgileniyor bu arada.
Ama kafaya takılan sorular da var hani.
Mesela…
-Bu iddia neden hiç yargıya taşınmadı?
-Örgütler neden kafa üzerinden değil de “ayak” üzerinden değerlendirilir? İnsanı yöneten ayak mı yoksa kafa mı?
-1 numara Erdoğan ise darbe neden yapıldı? 1 numara arkadaşlarını sattı mı?
Ve en önemli soru…
-FETÖ'nün 1 numarası Erdoğan ise F. Gülen kaç numara oluyor?
IŞİD'E İHTİYAÇ VAR
Suriye'ye giren güçlerin neredeyse tamamı IŞİD'i gerekçe gösterdi.
İşin ilginç yanı her güç Suriye alanındaki rakiplerini IŞİD'e destek vermekle suçladı.
Kimler mi suçlandı?
Amerika, Avrupa, FETÖ ve PKK, Erdoğan'ı,
İran basını Türkiye ve Suudi'yi, İran yönetimi Amerika ve Suudi'yi,
Ak Parti hükümeti isim vermeden bazı Avrupa ülkelerini,
israil, İran'ı,
Rusya, Amerika ve İngiltere'yi,
Esad, herkesi…
Neyse…
IŞİD geriletildi.
Hem Irak'ta hem de Suriye'de kontrol ettiği hiçbir alan kalmadı.
Şimdi yine birileri “IŞİD canlanıyor” demeye başladı.
Alanda yeni hareketlenmeler için IŞİD'e ihtiyaç duyuluyor demek ki.
ERDOĞAN VE ATATÜRK
Erdoğan'ın Atatürk'e ait olan görevde kalma rekorunu kırdığı haberi geçti medyada.
Atatürk ofiste 5492 gün kalmıştı.
Erdoğan'ın başbakanlık ile cumhurbaşkanlığının toplamı bugün itibariyle 5494 gün olmuş.
Tabii arada bir fark var.
Atatürk dört kez seçime girmiş ve bu dört kez de rakibi olmadan meclisteki vekillerin oybirliğiyle seçilmiştir. Bu arada kendisini seçen vekilleri kendisinin aday gösterdiğini ve muhalif partiler olmadığı için her hâlükârda bu vekillerin seçildiğini unutmayalım.
Erdoğan ise 2002'den itibaren yerel, genel ve referandumlar dahil toplam 12 seçime girmiş ve hepsinden başarıyla çıkmış.
Yani az da olsa arada bir fark var öyle değil mi?
SOYADI MAĞDURU
14 yıldır Bilecik Belediye Başkanlığı görevini yürüten AK Partili Selim Yağcı, "Recep Tayyip Erdoğan 'Gel Selim, benim kapımda temizlikçi ol' derse, temizlikçilik yaparım. Ben takım oyuncusuyum" demiş.
Adam üç dönem seçilmiş, belki de başarılı bir başkandır; ama keşke soyadını değiştirseydi.
Bu soyadıyla bu sözleri sarf ettiğinde insanın aklına başka şeyler geliyor.
Şimdi birileri eleştirse adam “Yanlış anladınız, ben sadece soyadı mağduruyum” da diyebilir.
TECRÜBESİZ
Eski Rus casus Skripal'in zehirlenmesinin ardından 24 ülke Rus diplomatları sınır dışı etme kararı almıştı.
24 ülke 100'den fazla Rus diplomatı sınır dışı ederken, Yeni Zelanda'dan konuyla ilgili ilginç bir açıklama geldi. Başbakan Jacinda Ardern ''Ortak karara katılmak istiyoruz, ancak sınır dışı edecek Rus casus bulamıyoruz'' dedi.
Dünyanın bir ucu ve kadın çok tecrübesiz.
Oysa biraz Türkiye'yi tanısaydı mesele çözülürdü.
Alırdın birini casus diye, sonra mesele yatışınca da “değilmiş” der çıkardın işin içinden.
Yani o kadar dünyadan habersizler ki…
Deniz Yücel diye bir isim de duymamışlar tabii.