Sömürgeci ABD 2001 tarihindeki ikiz kule saldırılarından sonra düşman kontenjanına İslam'ı ve Müslümanları yerleştirerek işgal için kendisine yeni alanlar açtı. İslam beldelerinin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinde gözü bulunan ve ayrıca Müslümanları birbirleriyle çatıştırma hedefi olan ABD yeni bir politika izleyeceğini dönemin başkanı George Bush'un yaptığı açıklamalarla tüm dünyaya deklere etti.
O dönemde medya aracılığıyla halkın ikna olması ve işgal harekâtına destek vermesi için algı operasyonu yapıldı. Algı operasyonu için seçilen kavramlar, insan hakları, demokrasi ve ABD halkının güvenliği başlıklarıydı. Artık işgal için bütün hazırlıklar tamamdı, hedefte İslam ve Müslümanlar vardı, aynı zamanda İslam coğrafyasının zenginlikleri de leş kargalarının hedefindeydi.
Terör örgütlerini barındırdığı ve destek verdiği gerekçesiyle 2001'de Afganistan işgal edildi. İşgal edilen Afganistan'da on binlerce sivil katledildi, temel hak ve hürriyetler ayaklar altına alındı. Afganistan işgali, Irak işgaline de zemin hazırladı. 2003'te kitle imha silahları olduğu gerekçesiyle Irak işgal edildi. Aslında herkes Irak'ta kimyasal silah olmadığını biliyordu. Ancak asıl mesele kimyasal silahlar değildi. Mesele, ABD'nin Irak'ı işgal etmeye karar vermesiydi. Ve öyle de oldu. İşgalciler, Afganistan'da olduğu gibi Irak'ta da katliamlar yaptı, insanî bütün hakları çiğnedi, aşağılık ve ahlaksız girişimlerde bulundu.
ABD ve uşakları o dönemlerde terör, terörist, İslam ve Müslüman kavramlarını sürekli birlikte kullanarak toplum üzerinde aynılık algısı oluşturma yoluna başvurdu. Bunlar yapılırken Avrupa'da başta olmak üzere birçok ülkede İslamofobi arttı. Müslümanlar şiddet ve terör yanlısı gösterildi. Bahse konu süreçlerden sonra da ABD saldırı ve katliamlarına devam ederek Yemen'de Suudi ile birlikte masum insanları katletti.
ABD, 2011'de başlayan ve 7 yıldır devam eden Suriye savaşına da müdahil oldu. Gerekçe, IŞİD'e yönelik operasyondu. IŞİD bahanesiyle tüm sivil grupları vurdu, kadın ve çocukları katletti. Bunların tümünü çıkar ve menfaati için yaptı. Suriye savaşında başka güçlere destek vererek savaşın çözülemez hale gelmesini sağladı. Bütün söylemlerinde israil'in güvenliğini öncelediğini belirten ABD, Suriye'de bunları yaparken diğer İslam topraklarında da emellerine ulaşmak adına şeytanî projeler geliştirdi.
Tarihi sömürü ve katliamlarla dolu olan emperyalist ABD, uzun yıllardır İslam beldelerinde katliamlar yapıyor, savunmasız ve masum insanları hunharca katlediyor. Aynı zamanda Müslümanların aralarının açılması için ihtilafları körüklüyor ve böylece Müslüman yapıların birbirleriyle çatışmasının zeminini oluşturuyor. Son dönemlerde ise zulüm, katliam ve saldırıları, bütün imkânlarıyla destek verdiği devlet ya da örgütlere yaptırıyor.
ABD'nin yaptığı veyahut yaptırdığı katliamların hemen hemen hepsinde sivillerin öldürüldüğünü görürüz. Aslında bu küresel emperyalizmin şeytanî bir stratejisidir. ABD, İslamî eğitim almış gençliğimizi katlederek emellerine ulaşmayı hedefliyor. İslam düşmanı ABD'nin hedefinde nesillerimiz vardır, Kur'an talebeleri vardır, asıl savaşı İslam'la ve İslamî değerlerledir.
Afganistan'ın Kunduz vilayetinde desteklediği Afgan Hava Kuvvetleri'ne yaptırdığı medrese katliamında da bu stratejiyi görüyoruz. Zamanın ve yerin özel olarak seçildiği açıkça belli olan medrese katliamı, büyük şeytan ABD'nin zihin kodlarını ele veriyor, İslam'a ve İslamî değerlere olan düşmanlığını ortaya koyuyor.
Belli ki ABD İslam'a karşı bir savaş başlatmıştır. Müslümanlar bu savaşta ABD ve işbirlikçilerine karşı ciddi bir irade ortaya koymazsa, yıllardır devam eden saldırı ve katliamlar maalesef ki son bulmayacaktır. Lakin eğer İslam âlemi ABD ve işbirlikçilerine karşı izzetli bir irade ortaya koyar ve birlik olursa, ne ABD ne de diğer emperyalist güçler Müslümanlara galebe çalamayacak ve emellerine ulaşamayacaklardır.