ABD'nin şeytanî planları bitmeeez

Abdullah ASLAN

Önce Cerablus ve El Bab operasyonları şimdi de muhtemel Rakka operasyonu…

İlk iki operasyon için Türkiye'nin kayda değer ve makul karşılanacak gerekçeleri vardı. Sınır güvenliği ve PKK uzantısı PYD'nin önünün alınması, operasyonlara karşı sessiz kalmayı hatta belki yer yer destek vermeyi icap ettiriyordu.

O operasyonlarla ilgili tam olmasa da bir konsensüsün olduğundan söz edilebilir. Ancak şu Rakka meselesinde çatlağın büyük olduğunu ve kamuoyunca sunulacak destek konusunda sıkıntı olduğunu tahmin etmek çok da zor değil.

Şunun şurası 30 km'lik mesafede bulunan el Bab'la ilgili yapılan müdahalede hayatını kaybeden asker sayısı neredeyse 100'ü buldu.

Rakka denilen yer ise, PYD bölgeleri üzerinden müdahale edilse 100 km'lik bir mesafede; PYD bölgeleri üzerinden değil de dolanarak müdahale edilmeye çalışılsa, hedef noktanın 200 km'lik bir mesafede olduğu belirtiliyor.

Haliyle bütün bu koridorları koruyup kollamak ve geçiş yollarını kontrol altına almak hem çok zor hem de çok maliyetli olacaktır.

İlginçtir, ABD her geçen gün PYD'ye destek vererek bizi Rakka'ya karşı bilemeye çalışıyor. Burada sizce de ters bir durum yok mu?

ABD'nin şeytani planları hiç bitmiyor. 15 Temmuz darbe girişiminde rolü ve etkisi olan bir ABD'yle sadece 4 ay küsülü kalabildik.

Bin bir surat ve desiseleriyle tekrardan dostumuzmuş gibi görünerek, ama yine kendi istediği mayınlı yerlere bizi sürüklemeye çalışarak, hedefine ulaşmaya çalışıyor.

Rusya ondan daha aşağıda mı? Elbette ki hayır. Güçlü iki düşmanın, sureti haktan görünen projelerine kapılarak sıcak topraklara dalmanın hayra alamet bir yönü olmayacaktır.

Sömürerek müsmirleşen şer güçler, yeri gelir ‘Karargâh rahatsız' türünden manşetler attırarak eski vesayet günlerinin bitmediğini hatırlatmak suretiyle kotaradurdukları planları kabul ettirmek için çalışırlar.

Belki kof ve aslında şu an olmayan o eski güçlerinin hala var olduğunu algılatmaya çalışırlar. Amaç, Türkiye'yi kendilerine mahkûm etmeye çalışmak ve zihinlere ‘onlarsız olmaz, onlarsız edemeyiz'i pompalamaktır.

Mesele gerçekten karmaşık gelebilir ancak bunların tek ve net bir derdi vardır: Bir İslam ülkesi olan Türkiye'yi tam bir savaşın içine çekerek bölgedeki bütün unsurlarla kavgalı hale getirmek.

Mesela Barzani ile iyi ilişkiler hoşlarına hiç gitmez. Barzani'nin Türkiye ile iyi ilişkileri olduğu müddetçe de bağımsızlık için yeşil ışık yakmazlar ve bunun için de arada bir PKK'yi Barzani'ye musallat ederler.

Pentagon'un, DEAŞ'la mücadele programını Beyaz Saray'a sunduğu belirtiliyor. Sunulan projeleri o kadar bekleyip heyecan duymanın da bir manası yok. Yıllardır ABD DEAŞ'la mücadele ettiğini söylüyor. Ancak pratikte Suriye'de bir tek Türkiye'nin sonuç odaklı ciddi manada savaştığı görülüyor.

Her nerede olursa olsun bir kere savaşın bizim olup olmadığına bakmada fayda var. Türkiye el Bab'ı aldıktan sonra Suriye Rejimi'nin El Bab'ın güneyine dayanarak Rakka yönünü kapattığı belirtiliyor.

Bu demek oluyor ki daha şimdiden ‘ABD düşmanı DEAŞ'la savaşmak Suriye rejiminin de tepkisini çekiyor, çekecek. Öncelikli olarak, bu savaş gerçekten bizim mi? diye düşünmek lazım.

Rakka'da diretmenin fayda getirmeyebileceği hesaplanmalıdır. Dahası bu savaşlarda öldürülen sivil Müslüman halkın dramı da göz önünde bulundurulmalıdır ve ona göre adım atılmalıdır.

Sanki bu şartlarda, Darê hımandi çetire jı ê gumandi(vuracak gibi yapmak vurmaktan iyidir.) 

Dahası bütün bu savaşın neticesinde şu atasözünde yer alan,  Gur dikujin qijak dıxun(Kurt öldürür, karga yer.)  manzarasıyla karşılaşılsa o zaman ne anlarsınız?!

Selam ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.