Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de şeytanın dostlarıyla savaşı emrettikten sonra; “Şüphesiz, şeytanın hilesi pek zayıftır.” (Nisa76) buyurur.
Şeytanın hakikaten çok zayıf bir aktör olduğuna inanmamış olsaydık, NATO'da güya en yakın müttefiki, bölgede stratejik ortağı, Kore'de cephe arkadaşı olan Türkiye ile son dönemlerdeki ilişkilerine bakınca Hollywood filmlerindeki masal büyülerinin geçerlilik süresi mi doldu diye şaşıracaktık.
Dostluğu o kadar sağlam ki(!), “bak canım, şöyle yaparsan ekonomik olarak seni mahvederim” diyebiliyor, öte yandan kıyının bu tarafında da hüsn-ü zanları öyle abartılı olanlar var ki; “Teksasın bazı yaramaz conileri yaşlı kovboya bazen böyle şeyler söylettiriyorlar, hem burada askeri olarak değil de ekonomik diye şifreli bir mesaj veriyor, yoksa uncle Donald, Suriye'den çekilme lütfunda bulunacak kadar bizden yanadır” modundalar.
Kur'an'da hani eviyle misal verilen örümceklerle ilgili birçok gizemli bilgi okuruz. Mesela bir örümceğin günde 300 metre ağ örmesi ve dişilerinin, çiftleşmeden sonra çiftleştikleri erkek örümceği yemesi gibi..
Bugün, kurbanları için dünyanın her noktasına sürekli yeni ağlar ören bir ‘Beyaz Saray' var. Ona “el-Beytü'l-Ankebutu'l-Beyd” yani “Beyaz Örümcek Evi” de diyebiliriz. Avlarıyla yaşadığı balayının ardından onları nasıl yediğine dair nice örneğe, tüm dünyadaki kendi internet ağlarından da ulaşmak mümkün. Pentagon binasının örümcek ağıyla aynı beşgen biçiminde yapıldığı ve askerlerinin örümcek ağının ipinden yapılmış çelik yelek giydikleri gibi ayrıntıları da hatırlayalım.
Trump'ın, iyi hesap edilmemiş bir sandık hatası mı yoksa göçmen karşıtı Amerikalılar için bir can simidi mi olduğuna dair tartışmaların, ABD başkanlarının/yönetimlerinin zulümleriyle inleyen tüm asi(!) coğrafyalar için evvelde de ahirde de hiçbir nitelik taşımadığı belliydi. Acı olan, bu gerçeği; katlettikleri, sömürdükleri ve ihanet ettikleri halklarla her gün yeniden tecrübe etmekti.
Peki, o halde acaba zayıf olan veya zayıflayan Trump yönetimi mi, yoksa tüm derin müktesebatıyla US dedikleri devletin kendisi mi? Petrol, dolar, istihbarat, şantaj, darbe, çatıştırma, silah satışı, idarecileri satın alma, siyasi karışıklık, yalan, ambargo ve savaşın softu, ekonomiği gibi Amerika denilince akla gelen şöhretine dair zihinlerde oluşan bir takım şüpheler ciddi ciddi artıyor.
Öte yandan, “İran'dan sonra hedefimdeki ülke” der gibi, iki de bir Twitter'dan, Türkiye'ye ekonomik savaş ilan eden beyanlar, tüm dünyada Türkiye'yi öyle prestijli bir hale getiriyor ki, belki de daha önce haritada Türkiye'nin yerini bilmeyen milyarlarca insanın, “Aaa ABD'nin tehditlerine muhatap olan bu ülke de neyin nesi, dinleri, hedefleri ve insanları nasıl acaba?” gibi ilginç bir küresel merak ve cazibeyi getiriyor.
Trump'ın bu tehditleri, stratejik ortağını, dünyanın ve Türkiye halkının gözünde büyütmek için yaptığını söylemek gibi bir zeka felci geçirmeyenler hariç, bugün sadece iman nazarıyla bakmayanlar bile ABD'nin zahiri gücünün ne kadar naylon, içi boş, hafif, sanal ve cılız olduğunu fark etmeye başladılar.
Örülmüş bir ağ çözülecekse küçük bir ipin ucundan çekmeniz yeterli. Gerisi çorap söküğü gibi gelir.
O ipi çekene Allah ve melekleri yardım eder. Dua edebilen her şeytan düşmanı dua eder.
Buna mübalağa değil de, azim, sabır, sebat ve ümit desek daha doğru olur.