Bitlis’in Ahlat ilçesinde bulunan Hz. Muhammed’in (sav) sancaktarı Hz Muaz bin Cebel’in oğlu Abdurrahaman Gazi Türbesi, hafta sonlarında yerli ziyaretçi akınına uğruyor. Hafta sonları ailesiyle gezen vatandaşlar türbeyi ziyaret etmeyi ihmal etmiyor.
İnanç turizminin önde gelen yerlerinden olan Abdurrahaman Gazi Türbesi il ve ilçelerde bulunan halk tarafından ziyaret ediliyor. Bölge dışından da birçok turist ve ziyaretçisi olan türbe, son zamanlarda bölgede artan şiddet olayları nedeniyle sadece yerli ziyaretçileri ağırlıyor.
Her gün ziyaretçinin eksik olmadığı türbe, özellikle hafta sonları yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor. Gelen ziyaretçiler türbeyi ziyaret ederek dua ediyorlar. Kimi aileler ziyaretten sonra türbenin bulunduğu alanda çay içip piknik yapıyor kimileri de beraberinde getirdiği yiyecekleri türbenin girişinde ziyaretçilere ikram ediyor. Giriş kapısında açılan tezgahlarda, Ahlat el sanatlarıyla yapılan Abdurrahaman Gazi hatıra eşyaları ilgi görüyor.
“Türbeler ziyaret edilirken adaba uygun hareket edilmeli”
Yapılan ziyaretlerde aşırıya kaçılmaması ve türbelerde bulunan zatlardan yardım beklenmemesi gerektiğini açıklayan Bitlis İl Müftüsü Abdülkerim Akbaba, türbeleri ziyaret ederken adaba uygun hareket edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Akbaba, türbelerde yatan zatlara kurban adamanın tehlikeli olduğunu, İslam inancında kurbanın sadece Allah adına kesildiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Türbeleri ve mezarlıkları ziyaret etmenin adapları vardır. Bu adaplara riayet etmek gerekiyor. Türbelerin etrafından dönmek, türbenin demirlerini öpmek ve türbelere çaput bağlamak İslam inancına aykırıdır. Türbeleri ziyaret ederken normal mezarlıklar ziyaret edildiği gibi selam verilerek girilip, Kur’an okunup dua edildikten sonra çıkılır.” dedi.
Türbe ve çevresinin temiz tutulması gerektiğine de değinen Akbaba, “Türbeler ziyaret edilirken etrafı kirletmemek lazım. Mümkün mertebe türbelerin etrafında piknik yapıp etrafı kirletmemek gerekiyor. Bu konu hakkında tüm ziyaretçilerin hassas davranması gerekiyor.” diye konuştu. (Şükrü Tontaş - İLKHA)