Yemen insanlığın en eski medeniyet merkezleri arasında yer alıyor. Aynı zamanda Yemen, Kur'an kıssalarının işaret ettiği kimi vakıaların merkezi ve Hz. Ammar bin Yasir gibi çilekeş sahabelerin yurdudur.
İşte bu güzel yerde, bu kutlu mekânda, sahabe ve aynı zamanda İslam medeniyetinin sahipleri o büyük insanların çocukları, şimdi açlıktan ölüyor.
İnsanların göz göre göre açlıktan ölüyor olması, dünya vicdanını harekete geçirmeye yetmiyorsa şayet vicdanların körelmesinden ziyade insanlık öldü/ölüyor demektir.
Bir kavme olan kin ve nefret adaletsizliğe, insafsızlığa ve bu denli barbarlığa sevk etmemeli. Eski Şam diyarında kuşatılan Hristiyan beldelere dahi bu ölçüde bir acımasızlığa rastlanmazken, İslam diyarındaki Yemen'e reva görülenlerin gerekçesi ne olabilir ve bu ölçüsüzlük nasıl savunulabilir?!
Çocuklarının gözleri önünde açlıktan ölen annelerin görüntüleri, annelerin elleri arasında iskeleti andıran çocuk ve bebelerin bedenleri, Müslüman liderleri, İslam âlimlerini ve insanlık âlemini ne zaman harekete geçirecektir!
Körfezin öte tarafı Somali, Etiyopya ve Eritre'de yaşanan yoksulluk ve biçareliğin aynısı, şimdi de körfezin bu tarafı uzun sahillere sahip Yemen'de tekrarlanıyor. Tüm İslam topraklarının sükûnet bulacağı bir zaman dilimi olmayacak mı? Bu zulüm ve zulumatın sonu hiç gelmeyecek mi?
Devasa silahların girdiği/sokulduğu bölgelere ekmeğin, suyun, yiyeceğin girememesi/sokulamaması da çok ilginç değil mi?
İslam orduları İslam ülkelerine saldırsın diye mi kuruluyor? Müslüman güçler, İslam ülkelerine kan kussun diye mi silahlanıyor? Müslümanlar dindaşları açlıktan ölsün diye mi milyar dolarlar harcıyor?! Bu nasıl bir dünya ve bu nasıl bir İslam âlemi?
Kulluğu öğretmeyen namazı, aç olanın halini fehmettirmeyen orucu, birliğe götürmeyen hacc'ı makbul görmeyen Rabbimiz Allah, bunun hesabını sormayacak mı sandınız?
Komşusu açken tok yatan bizden olamayacağına göre, komşusu/dindaşı/hemcinsi aç kalsın/ölsün diye canileşenler bizden nasıl olabilirler?
Ya Rab şahid ol, biz onlardan beriyiz, bizi o zalimlerden sayma!
Altındaki dalı kesmek bu olsa gerek
Gezegenimizin geçireceği evrelerden söz edilirken en son Hz. Mehdi'nin bütün dünyaya İslam'ı hâkim kılacağı ve ‘yeryüzünü adaletle dolduracağı' ifade edilir. Yani Hz. Mehdi aleyhi's selamın beklenen döneminin en öne çıkarılan yönü, ‘dünyayı adaletle dolduracağı' hususudur.
Demek oluyor ki; somut adaletsizliğin zıddı olan soyut adalet-hak-hukuk sözcükleri, insanlık tarihinde de hep özlenen ve beklenen kavramlar olmuştur ki Hz. Mehdi'nin dönemiyle ilgili müjde de onunla ön plana çıkmıştır.
Adalet; sağlık ve huzur ortamını oluştururken, adaletsizlik hastalık ve huzursuzluğu muciptir. Günlerdir tartışılan ve komisyondan geçirilen sağlık alanıyla ilgili 44 maddenin 5. Maddesi yine hem sağlıkçıların hem de ‘birine yapılmış bir haksızlık, geride kalan herkes için tehdittir' çıkarımıyla bütün ahalinin huzurunu kaçırmıştır.
Özellikle son zamanlarda bireye(kişiye) cezanın infazıyla yetinmeyip yani onu yeterli bulmayıp insanları adeta ‘idamı ebedi' ile cezalandıran yöntemlerin yanında, ‘suçun kişiselliği' bypass edilerek ‘ömür boyu suçlu' addedilen insanların yakınlarına reva görülenler, artık tahammül sınırlarını aşmış boyuttadır.
Kamuoyu tüm bunları tartışırken, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi bile gireceği takdirde geçemeyeceği ‘güvenlik soruşturmaları' kapsamında, devlet hastanelerinde çalıştırılmalarına imkân tanınmayacak doktorlara, özelde de çalışma yasağı getirilsin diye ilk adım atıldı. Meclis komisyonu ilgili kanun teklifinin 5. Maddesini kabul ederek Meclis Genel Kurul yolunu böylece açmış oldu.
Buradan onlara akıl vermek gibi olsun: Gerçekten siz ayağınızın altındaki dalı kesmekten başka bir şey yapmıyorsunuz! Yahu sizin kendinizin bile tabi tutulduğunuz takdirde ‘geçti' göremeyeceğiniz bu ‘hafıza'ya nasıl bu kadar güvenerek ‘geçemeyecek herkesi' yargısız bir yöntemle silip atılmalarına olanak sağlarsınız! Vallahi düşman arttırmaktan başka bir iş yapmıyorsunuz! Yıllardır güvenlikte çalışan, belediyede görev yapan veya sağlıkta hizmet veren herhangi bir vatandaşın el-an yargılanmasını gerektirecek hiç bir durumu yokken, kimlerin tazyik, telkin veya onayıyla olduğu bilinemeyecek kadar yoğunlaşan bir işleyişle atılan/atılacak adımlara destek veriyor olmanız ve bu sözü edilen o meçhul birimlere tamamen güvenerek onlara adeta otoban açmanız ilan edelim ki; ZA-RA-RI-NI-ZA-DIR! İnanmıyorsanız, böyle devam ederse yerel seçimlerde neticeyi hep beraber göreceğiz!
Silm ve selam ile...