Adalet, üzerinde en çok konuşulan, tartışılan kavramların başında gelir. Adalet, sadece bir kesimi değil toplumun bütün kesimlerini yakından ilgilendirdiği için tarih boyunca her dönemde insanlar adalet ile ilgili düşünceler ortaya koymuşlardır. Hükümdarlar veyahut emir sahipleri, adaletle hükmettikleri müddetçe iktidarlarını sağlam temeller üzerine devam ettirmişlerdir. Ancak ne zaman ki adaletsiz uygulamalar, adam kayırmalar, şahıslara göre muameleler başlamışsa, o zaman halk tarafından iktidar sahiplerine yönelik şikâyetler artmış ve nihayetinde o dönemin hükümdarlarının iktidarı sona ermiş, saltanatları yerle yeksan olmuştur.
Allah-u Teâla tarafından insanlara doğruyu, hak ve hakikati göstermek için gönderilmiş olan tevhid önderleri peygamberler, tebliğ hayatları boyunca yeryüzünde adalet anlayışını hâkim kılma mücadelesini vermişlerdir. Peygamberlerin hâkim kılma mücadelesi verdikleri adalet anlayışı o dönemin insanları tarafından benimsendiği ve kaidelerine uyulduğu müddetçe toplumda huzur, barış, kardeşlik anlayışı egemen olmuş ve insanlar rahat etmişlerdir. Ancak adalet mizanına uyulmadığı dönemlerde ise zulüm, savaş ve haksızlıklarda ciddi artışlar yaşanmış ve insanlar hayatlarında mutluluğu elde edememişlerdir.
Yüce Rabbimizin Kur'an-ı Kerim'de üzerinde ehemmiyetle durduğu önemli konulardan biri de adalettir. O yüzden Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde adaletten söz edilmiştir. Allah, insanlara adil olmayı, adaletle hükmetmeyi, adaleti titizlikle ayakta tutmayı, insanlar arasında bir anlaşmazlık çıktığında adil şahitler olmayı emretmiştir. Adalet mefhumu ile ilgili şu iki ayeti nazarlara vermek faydalı olacaktır: “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl/90) “Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder...” (Nisa/58)
Aziz İslam'ın müntesibi Müslümanların hayatlarındaki en önemli ve öncelikle hedeflerden biri, adil olmak, insanlar arasında hüküm verecekleri zaman adaletle davranmaktır. Zira adalet Allah'ın emirlerindendir ve Allah'ın emirlerini yerine getirmek farzdır. Adalet, ibadet niyetiyle tesis edilmeye çalışıldığında insan için birçok hayrı ve sevabı beraberinde getirir. “Bir saat veya bir gün adaletle hükmetmek, bir sene veya altmış sene nafile ibadetten hayırlıdır” diyen sevgili Peygamberimizin bu sözü, adaletin İslam'daki yerinin ve öneminin anlaşılması için verilebilecek en değerli örnektir.
Adalet, tüm insanların ve özellikle de Müslümanların hayatının her aşamasında olmalıdır. Sadece bir yerde ve belirli bir zaman değil, her yerde ve her zaman adalet şiar edinilmelidir. Adalet, insanı takvaya ulaştıran, huzura kavuşturan, selamete erdiren bütün güzelliklerin ve faziletlerin kaynağıdır. Sorun ve sıkıntılar, adaletin ikame edilmesi neticesinde çözüme kavuşur. Zulüm ve savaşlar, adaletin tesis edilmesiyle sona erer. Emir sahibi bir idarecinin veyahut iktidarda bulunan bir yöneticinin adil olması, altındakilere ve vatandaşlarına karşı adaletle davranması onu dünya ve ahirette huzur ve kurtuluşa ulaştırır ve selamete erdirir. Aynı zamanda da iktidarının uzun bir süre devamına vesile olur. Aksi takdirde adaletle hüküm sürmeyen iktidarların ömrü uzun değil kısa olur.
Rabbimiz, yaptığı tüm işlerde adaleti titizlikle ayakta tutmayı şiar edinenlerden, insanlar arasında hükmederken adaletle hükmedenlerden ve gerçek adaleti yeryüzünde tesis etme mücadelesini veren adil kullarından eylesin bizleri.