Allah’ın adıyla
Adalet aranıyor, onu göreniniz var mı? Gelip giderken onunla karşılaşan da mı yok?
Herkes için geçerli olan bir adalet…
Sadece adı adalet olan bir adalet değil, tam manasıyla da hak ve hukuk olan bir adalet aranıyor. Gücünü, kuvvetini güçten değil haktan alan bir adalettir o aynı zamanda.
Onun hiç kimseye özel düzenlemesi yok, iltimas ve torpil geçersiz akçedir o adalette. Kaim olmasıyla Hakkı razı eden bir adalettir.
Renklerinden, dillerinden, dinlerinden ve makamlarından dolayı insanları kayırmamak, insanlar arasına ayırım koymamaktır, nişanesi o adaletin.
Davalı ve davacıdan biri gayri müslim diğeri emir-ül mü’minin Hz. Ali –radiyallahu anhu- olsa da mahkemeyi kuran ve haklılığını ispatlayamayan Hz. Ali –radiyallahu anhu- bile mahkum eden bir adalettir, o.
Evet, adalet aranıyor, Allah için yok mu gören?
Şırnak’ın Uludere (Qileban) ilçesine bağlı Ortasu (Roboskî) köyünde gerçekleştirilen katliamın üç yüz elli dokuzuncu günü, önümüzdeki Cuma günü katliamın yıl dönümü olacak.
O gün hava sisli ve puslu, yüreğimize de ölümler düşmüştü. Boğazlar düğümlenmiş, diller lal kesilmiş, gözler çığlık çığlığaydı, iki çeşmenin isyanıydı bu. Türkçe bilmeyen anam, dünün “bilinmeyen dil”iyle ağıt yakıyordu, fidanlarına. Otuz beş candı yere düşen, dilde kolay.
Celallenmişti, yetki sahipleri; yanlışlık yapanlardan hesap sorulacaktı. Hesap hala soruluyor.
Arkadaş! 28 Aralık 2011 nerde, bu gün nerde? Yeter denilmeyecek mi buna, suskunluk nereye kadar?
Nerde adalet? Nerde insanlık, rahmet, merhamet, hak, hukuk…
Nerde failler? Failler mi bilinmiyor? Yoksa failler başka bir devletin silahlı güçleriydi de bundan mı tespit edilmiyor? Aradan geçen zaman, açılan soruşturmalar, hazırlanan raporlar ve sonuç elde bir hiç.
Bu zulmün, bu katliamın hesabı ne zaman sorulacak? Bunların hesabı, faillerinin cezalandırılması başka bir bahara mı –seçime mi- kalacak.
Katliamın üzerinden bu kadar zaman geçmesine rağmen hala faillerin tespit edilmediği dile getiriliyorsa dava üzerindeki gizlilik neden, niçin? Yoksa o dava üzerindeki gizlilik failleri korumak için mi? Yoksa daha önceki karanlık olay, ilişki ve eylemler devlet sırrı şemsiyesinde gizlendiği gibi katliam için emir veren diller ve tetiğe basan eller gizlilik şemsiyesiyle güvence altına mı alınıyor?
Her şey tamam da, bu adalet ne zaman gelecek? Gelen adalet de adalet mi olacak, buna da siz cevap verin.
Bu katliam, Ak Parti’nin imtihanlarından bir imtihandır. Bunun üzerine düşmek zorundadır. Katliamın faillerinin bir an önce tespit edilmesi ve mağdurların bağrındaki ateşin hafifletilmesi adına bu hususu yakından takip etmek ve gereğini yapmak zorundadır. Ak Parti bunun üzerine düşmezse ve bu hususu oluruna bıraktığı takdirde bölgede kan –oy- kaybetmeye hazır olmalıdır.
Zira Ak Parti bu mevzuyu oluruna bıraktığı zaman neticenin ne olacağı şimdiden bellidir.
Nerden mi biliyoruz? Geçmişe de gitmeye gerek yok. Yüksekova’da katledilen Ubeydullah DURNA davasından biliyoruz.
Malumunuz olduğu üzere tam altı yüz üç gün önce 5 Mayıs 2011 tarihinde o zamanki Mustazaf Der Yüksekova Şubesi Başkan Yardımcısı olan DURNA, daha önce PKK-BDP sempatizanlarının yaktığı dernek binasının çatısını onarırken, PKK-BDP’liler tarafından çatı da şehit edilmişti. Akla ziyan olan, DURNA ve arkadaşlarına yönelik bu saldırı gerçekleştirildiği zaman polisler orda hazır bulunmalarına rağmen polisin saldırganlara müdahale etmemeleriydi.
Polislerin gözleri önünde mazlum mustazaf insanlara karşı yapılan bu tahammülsüz saldırının güya failleri bulunamamış ve davada ilerleme sağlanamamış diye 31 Ağustos 2012’de dosya rafa kaldırıldı.
Ne adalet değil mi? Muhteşem! Şehit DURNA’nın beş yaşındaki ve yedi yaşındaki minik çocukları mazlumiyetleriyle babasızlık acısıyla “alın güvenlik güçlerinizi, adaletinizi ve yargınızı çalın başınıza” demez mi?
Maharet, meşruiyeti, haklılığı; güçten, şiddetten alan kişilerin korosuna iştirak etmek değil. Maharet ve adalet; söylenmeyenleri, söylenemeyenleri söylemektir; çoğunluğa karşı haklı olan azınlığın elinden tutmaktır.
Hasılı Durna için adalet, Roboski katliamı için adalet, mazlum ve mustazaflar için hatta Yahudi’si, Hristiyan’ı, koministi, Kemalist’i için adalet…
Herkes için hukuk, herkes için adalet…
Çünkü “Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah`tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide 5/8) şunlar ve benzeri ayetler bize bunu öğütlüyor.
Adaletin her daim kaim olması için çırpınanlardan olmak temennisiyle Allah yar ve yardımcımız olsun.