Adaleti mustazaflar inşa eder 2

Yusuf ARİFOĞLU

Geçen haftaki yazımızı bitirdiğimiz cümleyle devam edelim:

Kur’an’ı iyice incelediğimiz zaman üç türlü mustazaf tanımlaması görürüz.

Güçsüz Mustazaflar: Bunlar zulme karşı duyarsız değildir. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı zulme karşı koyabilecek imkânlara sahip değillerdir. Çocuklar, kadınlar, sakat ve yaşlı erkekler; akılları ve güçleri yerinde olup da zalimlere karşı koyacak malı, silahı olmayanlar; zalimlerden kurtulabilmek için dua etmekten başka çaresi kalmamış kimseler bu grup mustazaflardan sayılır.

Bu kapsamdaki Mustazafları Kur'an-ı Kerim bize şöyle tanıtır: “Melekler, kendilerine zulmedilen kişilerin canlarını aldıklarında, onlara, "Ne işte idiniz?" derler. Onlar da: "Biz yeryüzünde zayıf kimselerdik." derler. Melekler: "Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü gidiş yeridir. Ancak gerçekten aciz ve zayıf olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar hariç...” (Nisa: 97/98)

“Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zalim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf  (Mustazaf) ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” (Nisa: 75)

Zalim Mustazaflar: Bunlar her ortamda kendini mazlum ve çaresiz ilan ederler; ne yazık ki bunlar zalim idarede emir kulu oldukları halde bu aldanmanın farkında değiller. Bunlar güç ve yetkiden yoksun oldukları için zalim otoritenin emirlerini bir kukla misali, bir makine duyarsızlığında uygularlar. Onlara göre hâkim idare, ne derse uygulanmalıdır. Bu bağlamda bir kısım medya, sistemi din gibi meşrulaştıranlar, gayri İslami uygulamaları meşrulaştıran ve bu çağın gerekleri deyip haram, yalan, günaha şak şak tutan kimseler bu gruba dahildir. Ayet-i kerimeler bunları tanıma noktasında fazla söze hacet bırakmıyor:

“Kâfirler: ‘Biz ne bu Kur’an’a inanırız, ne de ondan öncekilere.’ dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayıf düşürülenler( Mustazaf), o büyüklük taslayanlara: ‘Siz olmasaydınız biz mutlaka mümin olurduk!’ derler. Diğer taraftan büyüklük taslayanlar, zayıf düşürülenlere: ‘Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçluydunuz.’ derler. O zayıf düşürülenler de o büyüklük taslayanlara: ‘Hayır, (işiniz) gece gündüz hilekârlıktı. Çünkü siz bize Allah'ı inkâr etmemizi ve O'na eş koşmamızı emrediyordunuz.’ derler. Bunlar azabı gördükleri zaman içlerinden pişmanlık getirmektedirler. Biz de o kâfirlerin boyunlarına demir halkalar geçirmişizdir. Onlar sadece yaptıklarının cezasını çekiyorlardır.” (Sebe Süresi: 31-33)

İnkılapçı/Islahatçı Mustazaflar: Bu kişiler, müstekbir ve zalim yönetimler altında yaşarlar; ama buna mukabil ‘kurtuluş ve çıkış için İslam’a tabi olan, Hz. Muhammed(s.a.v)’in yoluna koyulan, din için gayretle mücadele ve cihad eden ve zalimlerin alaşağı olması için Allah’a yalvaranlardır.

Bu mustazaflar, İslami kimlikleri, hak, adalet ve doğruluk arayışları sebebiyle müstekbirlerin zulmüne maruz kalırlar. Her türlü zulüm, korkutma ve aleyhteki propagandaya rağmen Allah’ın razılık dairesinde sabır ve sebat gösterirler. Vahye tabi oldukları sürece Rableri bu grup Mustazaflara vaatte bulunmakta, onları yeryüzünün varisleri ve imamları yapacağı müjdesini vermektedir:

“Firavun, (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını parça parça etmişti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Belli ki o bozgunculardandı. Biz ise istiyorduk ki, o yerde güçsüz düşürülen( Mustazaf)lere lütufta bulunalım, onları önderler yapalım, onlara (ötekilerin) yerini aldıralım!” (Kasas: 4-5)

Bir Ramazan iklimine erişmek, rahmet ayıyla buluşmak, oruçla arınmak ne hoş!

Hoş ve safa getirdin mübarek ay!

İnsi ve cinni şeytanları zincirleyebilmek umuduyla Dünya Mustazaflarının Ramazanı mübarek olsun! (Devam edecek!)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.