Adil olmak diğer bir deyişle adaletle hükmetmek zordur. Ancak insanın kendisine temel prensip olarak benimsemesi gereken bir kavramdır aslında adil olmak. İnsanı insan yapan ve insanda insani duyguların varlığının da kanıtıdır adaletle hükmetmek.
Montesquieu'nin şöyle bir sözü vardır “Bir tek kişiye yapılan bir haksızlık, bütün topluma yapılan bir tehdittir.” Birilerine yaranmak için ya da birilerinin aferinlerine layık olmak için adaletten ödün vermek bulunduğu konuma ihanettir. Herhangi biri hakkında verilen karar haksızlıkla verilmiş ise bunun topluma yansıması güvensizlikle sonuçlanır. Bu da toplum için bir nevi tehdittir.
Ülkemizde yaşanan hain darbelerin ardından yapılan teatral yargılamalar sonucu verilen idamlar, sürgünler, cezalar insanların devlete olan güvenini sarsmış bununla birlikte ekonomik buhranlar yaşanmıştı. Huzur ve refah seviyesi yerlerdeydi. Türkiye'nin kendisini toparlaması uzun yıllar aldı. Ne zaman ki iyiye doğru bir gidişat gözlendi üst akıl ve yerel hainlerle birlikte yeni bir darbenin fitili ateşlendi ve yaşadığımız 15 Temmuz hain darbe sonucu 249 vatandaşımızı kaybettik. Binlercesi yaralandı. Şimdilerde FETÖ terör örgütünün yaptığı hain darbenin davaları görülüyor. İhanet şebekelerinin yıllarca devletin içine nasıl sızdıkları ve gerçek amaçlarının devleti ele geçirmek olduğunu daha net görmüş olduk. Kötü emelleri için dini nasıl istismar ettiklerini de Diyanetin yapmış olduğu son çalışma ile gün yüzüne çıkmış oldu. Geciken ancak yerinde bir araştırma olmuş.
FETÖ'nün görülen davalarında tutuklanan örgüt mensubu savcı ve hâkimler var. Benim dikkat çekmek istediğim nokta bu savcı ve hâkimlerin daha önce mahkûm ettiği insanlar. FETÖ'cü savcı ve hâkimlerin kumpaslarla tutuklattığı bu insanlar yıllardır ceza evinde adalet bekliyor. Kimileri adalet beklerken yakalandıkları amansız hastalıklar nedeniyle can verdi. Haksız yere cezaevlerinde bekleyen masum insanların FETÖ'cü savcı ve hâkimlerin kumpaslarıyla tutuklandıklarını biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bunu dile getirdiği halde hâlâ bu konuda bir adım atılmış değil. Bu masum insanlar af değil yeniden ve adilce yargılanmak istiyor. Tam da FETÖ ile mücadele devam ederken FETÖ savcı ve hâkimlerinin haksız yere mahkûm ettiği bu insanlar göz ardı edilmemeli. Adalet artık tecelli etmeli.
Hz. Ömer'in şu kıssasını yönetici ve makam sahibi kimselere örnek olması acısından tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. “Hz. Ali anlatıyor: “Bir gün Ömer'i, binekli olarak ve telaş içinde, hızlı hızlı giderken gördüm; “Ya Emire'l-Müminin nereye gidiyorsun?” diye sordum. “Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum” diye cevap verdi. O zaman ben: “İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olanlara ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!” dedim. Bunun üzerine şöyle konuştu: “Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamı, hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa yahut bir kurt bir koyunu kapsa korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer'den sorulur!”
Yazımın başında da dedim ya adaletle hükmetmek zordur. Ama bu bir sorumluluktur. Çünkü yüce Allah öyle buyuruyor. “Allah emaneti sahiplerine vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Allah işitendir, görendir.” (Nisâ - 58)