Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O’nun pak Rasulüne olsun.
Malumunuz bu hafta yurdun birçok kesimini özellikle de Adana’yı şiddetli yağışlar teslim aldı. Okullar tatil edildi, evleri su bastı. Bazı evlerden lağım suları çıktı ve insanların evleri yaşanmaz hale geldi. Kimileri eşyalarını yukarılara kaldırdı ve suyun içinde yaşamaya devam etti ama kimisinin eşyaları kaldıracak yükseklikte bir yeri bile yok evlerinde. Dolayısıyla yatak, döşek, halı, mutfak eşyaları, her şey sel altında kaldı.
Şiddetli yağışlardan en çok etkilenenler elbette çok kötü şartlarda yaşayan insanlar. Duvarlarında sıva, üstlerinde çatı olmayan insanlar… Bunlar bizim insanlarımız… Suriyelisiyle ve Türkiyelisiyle bizim…
Adana’da altyapı problemi uzun yıllardır var. Her şiddetli yağışta, çarşıda bile trafik tıkanıyor. Çarşıdaki esnafın bile dükkânını su basıyor. Bir de kenar mahallelerde yahut altyapısı çok kötü yerlerde yaşayan kimseleri düşünün. Gelen hiçbir belediye başkanı bu işe bir el atmıyor. Herkes var olan eğlence ve eğlenme düzenini daha çok büyütmekle meşgul. Elbette şehre hiçbir şey yapılmıyor değil ama sel felaketi konusunda hiçbir şey yapılmadığı kesin…
Belediyeden geçelim, daha yukarılara çıkalım. İnsanlar pislik içinde yaşıyor, sadece derme çatma evleri değil, planlı ve düzenli evleri de su basmış; insanlar gece gece perişan olmuş ama devlette hiçbir alarm yok. Okulu tatil etmişsin ne olacak? Evlerini su basan çocuklar dizlerine kadar suyun içinde oturacak.
Hesabını ancak Allah’ın bildiği bütçe ayırmalar ve vergiler nereye gidiyor? Yine hesabı ancak Allah’ta olan israfın ve harcamaların gittiği yer bu insanlardan, ufacık çocuklardan ve bebeklerden daha mı önemli?
Birtakım dernekler ve duyarlı vatandaşlar kolları sıvamış, paçaları çemremiş, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama taşıma suyla bu değirmen ne kadar dönecek? İnsana yakışmayan hallerde yaşayan bu insanlara yine onlar gibi sıradan vatandaşlar nereye kadar yardım edebilecek?
Haberi yok mu yetkililerin? Bal gibi de var. Bir hoca hanım, paylaşımlarını Kızılay başkanının bile gördüğünü ama tek bir kelam etmediğini, küçücük bir girişimde bile bulunmadığını yazmış durumunda. Yetkililerin hepsinin durumdan haberi var ama bu insanlar adeta kaderine terk edilmiş.
Ufacık bir şeyde bir araya gelen yetkililer, halkın böylesi ağır imtihanında neden kör, sağır kesiliyor? Önemli gördükleri beldelerde yaşanan en ufak şeyde ayağa kalkan yetkililer neden bu zavallı insanlar için suspus olmuş durumda? Bu insanlar bizim insanımız dedik. Bunu kabul etmeyenler de şunu kabul etmek zorunda: Bu insanlar lağımlı sudan bir hastalık kapıp sonra size de bulaştırabilir.
Dizine kadar suyun içindeyken “Nasılsın?” sorusuna “Hamdolsun.” diyen bu şükürlü insanlar, kimseden bir şey beklemiyor. Şu da var ki onlar, bizim ellerimizin sıcaklığına bile muhtaç. Ey yetkililer! Bunlar için ne zaman harekete geçeceksiniz?