Ceyhan depreminin 17’inci yıldönümü dolayısıyla bir açıklama yapan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, kentte riski azaltma etkinlikleri gerçekleştirmek ve olası afet kayıplarını azaltarak güvenli yerleşim birimleri elde etmek amacıyla Adana Büyükşehir Belediyesi bünyesinde 2014 yılı içinde Afet Risk Yönetimi Şube Müdürlüğü kurulduğunu ifade etti.
Depremde yaşamını yitirenlere başsağlığı dileyen Sözlü, “Adana’da 27 Haziran 1998’de, 6,3 büyüklüğünde bir deprem yaşanmıştır. 59’u Adana il merkezinde, 86’sı Ceyhan ilçesinde olmak üzere 145 kişi yaşamını yitirmiş, 802 konut, 18 işyeri tamamen yıkılmıştır. Ayrıca 10 bin 232’si yıkık/ağır derecede olmak üzere toplam 82 bin 552 bina hasar görmüştür.” diyerek istatistik bilgiler de verdi.
“Yıkımlarda ihmal ve kusurlar açıkça görünüyor”
Özellikle Ceyhan ilçesinde yıkılan binaların yeni ve çok katlı olmasının, ihmal ve kusurların boyutlarını açıkça gösterdiğini kaydeden Sözlü, “Her ne kadar zemin şartları ve yapılaşma hataları ön planda olsa da, ruhsatlı ve mühendislik hizmeti görmüş yapıların da yıkılması, yönetmelik ve yasaların uygulamaları konusunda soru işaretleri oluşturmaktadır. Teknik ve bilimsel çalışmalara uyulmadan, zemin koşulları dikkate alınmadan ve kentsel risk analizleri yapılmadan imar planlarında yapılan değişiklikler, denetimsiz, kalitesiz konut üretimi ile birleşince, Adana’da afet risk yönetimi çalışmalarının üzerinde ciddiyetle durulmasını çok daha önemli hale getirmiştir. Bu nedenle olası bir depremde, Adana’da aynı kayıpların yaşanmaması için acil durum planları ve tatbikatları kadar risk azaltma uygulamalarının hayata geçirilmesi gerekmektedir. Kentte risk azaltma etkinliklerini (sakınım) gerçekleştirmek ve olası afet kayıplarını azaltarak güvenli kentsel çevreler elde etmek amacı ile Adana Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, 2014 yılında Afet Risk Yönetimi Şube Müdürlüğü kurulmuştur.” diye konuştu.
“Sakınım planlarına önem verilmeli”
Müdürlüğün hedeflerini ve hazırlanacak sakınım planlarının kapsamıyla ilgili bilgi veren Sözlü, “Afetler meydana gelmeden kentin zarar görebilirlik düzeyini belirlemek, risklerin nerelerde yoğunluk kazandığını kestirmek ve afet risklerini azaltacak önlemler almak gerekmektedir. Sakınım planlarına ilişkin düzenlemeler, özellikle Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmelidir. Büyükşehir Belediyesi, ayrıca merkezi yönetimden bağımsız olarak ‘Küresel aktör’ kimliğini üstlenmeli, risk azaltma giderleri ‘maliyet’ değil, ‘yatırım’ olarak tanımlanmalıdır. Sakınım planı çalışmaları, kent bütününe yönelik sektörel master planlar, ulaşım master planı ve kentsel dönüşüm master planı çalışmaları ile eşgüdümlü yürütülmelidir.” dedi.
Belediyelerin, kentlerin risklerine odaklanan sakınım çalışmalarını üstlenebilmesi için kaynak ve uzman işgücü konusunda 3 tür desteğe gereksinim duyacağını bildiren Başkan Sözlü, kaynak destekleri, yetkilendirme destekleri ve teknik desteklerin bu kapsamda işlevsel olması gerektiğini anlattı. (İLKHA)