Adana’da düzenlenen “İslam Dünyasındaki Gelişmeler ve Temel Sorumluluklarımız” konulu konferansa katılan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Tunus’tan başlayarak Suriye’ye kadar uzanan ‘Arap Baharı’nı anlattı. Tunus, Libya, Mısır, Cezayir ve Suriye gibi diktatörlük ve krallıklarla yönetilen ülkelerde başlatılan hareketlerin kıyam olarak nitelendirilmesi gerektiğini ifade eden Kaya, Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeler konusunda da değerlendirmelerde bulundu.
Özgür-Der Adana Şubesi tarafından ADYAR Konferans Salonunda düzenlenen program, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve mealinin okunmasıyla başladı. Dernek yetkililerinin açılış ve selamlama konuşmasının ardından Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, son yıllarda İslam coğrafyasında yaşanan olayları değerlendirdi.
Kaya, Müslümanlar açısından zor ve imtihanın ağırlaştığı bir süreçten geçildiğini belirtti. Birkaç yüzyıldır İslam coğrafyasının bu gibi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu dile getiren Kaya, sömürgeciler, emperyalistler ve İslam düşmanlarının Müslümanları hem askeri hem ekonomik hem de kültürel olarak kuşattığını söyledi.
“Müslümanlar sömürgecilere karşı her yerde büyük bir karşı koyuş sergiledi”
İslam coğrafyasına bakıldığında sömürgecilerin saldırmadığı, işgal etmediği bir yerin bulunmadığını işaret eden Kaya, “İşte İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların Ortadoğu’yu, Afrika’yı hatta Uzak Doğu Asya’yı hallaç pamuğu gibi attığını görüyoruz. Yine Rusya’nın bütün Kafkasya’yı, Orta Asya’yı işgal ettiği süreçler yaşandı geçmişte. Çok eskiye gitmeksizin baktığımızda bu işgallere karşı ciddi anlamda bir direniş oldu. Sömürgecilere, emperyalistlere karşı Müslümanlar her yerde büyük bir karşı koyuş sergiledi. Bu direniş için meşru bir zemin vardı. Eğer bu zemini görmezsek bugün Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de farklı coğrafyalarımızda karşılaştığımız olgulara dönük olarak kafalar karışabilir.” dedi.
“İslami hareketler ihya ve tecdit geleneğine dayanıyor”
İslami hareketlerin ortaya çıkış sebeplerini ve mücadele metotları konusunda da görüşlerini paylaşan Kaya, “İslami hareketlerin çok güçlü ihya ve tecdit geleneğine dayandığını görüyoruz. Bunu biz Allah Resulünün (SAV) Ashabı’nın hemen sonrasında başlayan kıyamlarda görüyoruz. Daha yakın dönemlere baktığımızda işte İhvan-ı Müslimin gibi Cemeat-i İslami gibi benzer hareketlerin bütün İslam coğrafyasında etkin olduğunu görüyoruz.” diye belirtti.
Tunus’tan başlayarak Suriye’ye kadar uzanan ve Arap Baharı olarak adlandırılan sürece de değinen Kaya; Tunus, Libya, Mısır, Cezayir ve Suriye gibi diktatörlük ve krallıklarla yönetilen ülkelerde 2010 yılında başlatılan sürecin kıyam olarak nitelendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Suriye’de ABD ile Rusya danışıklı dövüş içinde”
Bu coğrafyalarda son 5 yıldır ölen, yaralanan ve evlerini terk eden Müslümanların sayısının milyonlar olduğunu ifade eden Kaya, zorba ve diktatör yönetimlere başkaldıranların onurlu bir yaşam için kıyam ettiğini söyledi. Bu süreçte bir çok ülkede diktatörlerin yıkıldığını hatırlatan Kaya, emperyalist ABD ve Rusya’nın danışıklı dövüş yaptığı Suriye’de ise çıkarların devreye girdiğini belirtti. ABD ile Rusya’nın Suriye’de karşı karşıya olmadığını bilakis birlikte hareket ettiğini vurgulayan Kaya, aralarındaki tek ihtilafın ABD’nin zayıf bir Esat isterken Rusya’nın ise güçlü bir müttefik Esat istemesi olarak yorumladı.
ABD, AB ve Rusya’nın Suriye’de IŞİD’i bahane ederek yapılan bombardımanları meşru göstermeye çalıştıklarına dikkat çeken Kaya, IŞİD’in sonradan çıktığını ancak emperyalistlerin Müslüman kanları akıtmasının daha öncelere dayandığını belirtti.
“ABD kurtarıcı olarak sunulmaya çalışılıyor”
Bölgede ABD’nin kurtarıcı olarak sunulmaya çalışıldığını ancak bunun hiç de böyle olmadığını dile getiren Kaya, Irak, Afganistan ve diğer İslam coğrafyalarında yaptığı katliamların unutulmaması gerektiğini belirtti.
Şu anda IŞİD bahanesiyle ABD, Rusya ve Fransa’nın Suriye’de çocuk, kadın ve sivil ayrımı yapmadan hava bombardımanı yaptığını ve her gün yüzlerce Müslümanın katledildiğini kaydeden Kaya, ölen Müslüman olunca bu katliamların doğal ve meşru görülmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Bu katliamlara karşı Avrupa’da sivilleri hedef alan bombalı eylemlerin gerçekleştiğini hatırlatan Kaya, sivilleri hedef alan bu saldırıların da kabul edilemez olduğunu ancak bunun sorumlusunun da katliamcı batı olduğunu belirtti.
Türkiye’ye sığınan Suriyeli mülteciler konusuna da değinen Kaya, bu sığınmacılara sahip çıkmanın Müslümanlığın görevi olduğunu vurguladı. (Ayhan Kaya-İLKHA)