"Dünya Mustazaflar Haftası" münasebetiyle Adana’da düzenlenen etkinlikte, başta Suriye, Mısır, Filistin olmak üzere İslam coğrafyasında Müslümanların çektikleri zulüm ve sıkıntılar dile getirildi. Ayrıca dünyadaki zulmün son bulması için Müslümanların şuurlu bir şekilde dinlerine sarılıp İslam vahdetini sağlaması gerektiği vurgulandı.
Mustazaflar Cemiyyeti Adana Şubesi tarafından MEKTEB DER Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlik, İlahiyatçı Veysi Sonkaya’nın Kur’an tilaveti ile başladı ve Adana Grup Kervan’ın seslendirdiği ezgi ve marşlarla devam etti.
Daha sonra programa konuşmacısı olarak katılan MEKTEB DER Başkan Yardımcısı Sosyolog İnan Gezgin kürsüye gelerek, geçmişten günümüze mazlum ve mustaz’afların çektiği sıkıntıları anlattı.
“Müstekbirleri iyi tanımamız gerekiyor”
Ümmet coğrafyasında her an zulüm altında inleyen Müslümanların olduğunu belirten Gezgin, “Kur’an-ı Kerim musta’zaflardan bahsederken bunun zıddı olan müstekbir kelimesinden de bahsetmektedir. Buradaki her kardeşimiz Susaları bilmekte, Halepçe’deki mazlumları bilmekte, Suriye, Mısır, Filistin, Irak, Patani, Çeçenya, Myanmar’daki mazlumları bilmekte. Ama bir noktada nakıs kalmamamız lazım; müstekbirleri de iyi tanımamız gerekiyor.” dedikten sonra zalimlerin özelliklerini anlattı.
“Bizim dişimizi kıran pirincin içindeki siyah taşlar değil beyaz taşlardır”
Müstekbir ile ona destek olanların durumunu da dile getiren Gezgin, “Hz Ali, zulmün iki ayağı olduğunu, bunlardan birinin zalim diğerinin ise zalime yardım eden mazlum olduğunu söylüyor. Belki biz zalimi kısmen tanıyoruz ama maalesef o müstekbirlere yardım eden içimizdekileri göremiyoruz. Bizim dişimizi kıran pirincin içindeki siyah taşlar deği,l beyaz taşlardır. Beyaz taşları pirinçten ayıklayamadığımız için bugün bu haldeyiz. ”diyerek müstekbirlere destek olanların da iyi tanınması gerektiğini ifade etti.
Günümüzde ümmetin içinde bulunduğu mazlumiyetin anlatılamayacak kadar büyük noktaya geldiğini işaret eden Gezgin, “Hem kendi ülkemizde genel olarak da tüm dünyaya baktığımızda Müslümanların mazlum ve musta’zaf konumda olduğunu görmekteyiz. Bu durum biz ümmet için büyük bir utançtır. Biz bugün dünya mustaz’aflarını anarken, buraya yas tutmaya değil direniş şuuru kazanmak için geldik, elhamdülillah zulme hiçbir zaman boyun eğmedik, eğmeyeceğiz.” dedi.
“Biraraya gelen kelebekler rüzgarın yönünü bile değiştirebilir”
Müstekbirlerin olduğundan fazla büyük gösterilmek suretiyle Müslümanlar arasına korku salınmak istendiğine dikkat çeken Gezgin, “ABD, İngiltere, Fransa, İsrail gibi dünya müstekbirlerinden bahsederken birisi çıkıp dese, ‘Yahu bizim etimiz budumuz nedir ki biz bunlara kafa tutabilelim.’ Bakın bir kelebek kendi başına aciz olan bir canlıdır. Hatta bir çok kelebeğin ömrü bir gündür. Ama kelebekler göç etmeye başladıkları vakit milyonlarca kelebek bir araya geldiğinde, okyanuslar üzerinde uçuyorlar. Bu kelebekler için, rüzgarın yönünü dahi değiştirebilecekleri söyleniyor. Bir ata sözünde, ‘Eğer bir şeyleri değiştiremiyorsanız bari bakış açınızı değiştirin’ deniliyor. Eğer halen bir şeyleri değiştiremiyorsak, mutlaka bakış açımızı değiştirmeliyiz. Yeni metotlar, yeni yöntemler denemeliyiz ki bu zulüm son bulsun.” şeklinde konuştu.
Konuşmasında zalim-zulüm ve mustaz’af terimlerini örnekleriyle detaylandıran Gezgin, son olarak zalimlerin ahirette zulümlerinin karşılığını göreceklerini, ancak Allah’ın mustaz’aflara yeryüzündeki zafer vaadi için Müslümanların gayret göstererek mücadele etmesi gerektiğini sözlerine eklledi. (Ayhan Kaya-İLKHA)