Şanlıurfa Ali Fuat Bey Caddesi’nde (Yeniyol) bulunan On İki Havari Kilisesi’nden camiye çevrilen yapının ne zaman inşa edildiğine dair herhangi bir kitabe veya belge yok. Yapının yanındaki rüzgargülü nedeniyle Fırfırlı Cami olarak adlandırılan camiye Urfalılar daha sonra şehri fetheden komutan İyad Bin Ganem ismini vermişler.
Caminin Şanlıurfa’da en eski ve tarihi bir yapı olduğunu belirten Fırfırlı Cami İmamı Aziz Döger, “Camimiz kesin tarihi bilinmemekle beraber halk arasında bin yılık olduğu bilinmektedir. Camimizin ilk yapılış şekli kilisedir. Tarihi kitaplarda 12 Havari Kilisesi olarak geçmektedir. Ermeniler burada olduğu sürece kilise olarak kullanılmış. Ermeniler gittikten sonra burası belli bir süreliğine cezaevi olarak kullanılmaktadır. 1950 yılında molla Hamit adında bir imam burayı satın aldıktan sonra günümüze kadar cami olarak kullanılmaktadır.” dedi
Geçen yıllarda belli tamiratlar gören caminin, yakın bir tarihte büyük bir restorasyon geçirip eski tarihi yapıya geçeceğini söyleyen Döger, “Cami isminin değişmesinin nedeni Ermeniler burada olduğu zaman Ermenilerin bir atölyesi olup ve bu atölyede su kuyusunu çalıştıran rüzgar çarkıyla dönen bir pervanesi var bu pervane her döndüğünde fır fır sesini çıkartıyor ve Urfalılar o sesten dolayı camiye fırfırlı cami diye ismini koymuştur.” şeklinde konuştu.
Fırfırlı isminin herhangi bir anlam ifade etmediği için halkın cami ismini Urfa’yı fetheden sahabe İyad Bin Ganem koyduklarını belirten Döger, “Camimize çok aşırı ziyaretçi akını var özellikle Amerika, İngiltere, İskoçya, İtalya gibi ülkelerden yerli ve yabancı ziyaretçiler gelmektedir.” dedi.
Söz konusu caminin yakın bir zamanda restore edileceğini ifade eden Döğer, restoreden sonra ziyaretçilerin sayısında artış beklediklerini söyledi.
Caminin yapısı
Üç nefli bazilika plan düzeyinde olan yapının kesme taştan yapılan batı cephesinde ve köşe kulelerinde son derece güzel bir taş işçiliği dikkati çekiyor. Orta nef tromplu bir kubbe ile yan nefler de dörder çapraz tonozla örtülmüş. Orta nef diğerlerinden daha geniş olup, yüksek kasnağı üzerinde yirmi dört pencere bulunuyor. Yapımında kubbe ve tonozlarda bazalt taşı, mukarnas başlıklı sütunlar ve kemerler kesme taşlar kullanılmış. Yarım sütunlar ve dış cephelerde taş bezemeler göze çarpıyor.
Kilisenin apsis bölümündeki pencerelerden biri, camiye çevrildiği sırada, mihrap haline getirilmiş. Mihrap üzerindeki kitabede kilisenin 1956 yılında camiye çevrildiği yazılıdır. Camiye dönüştürüldükten sonra güney duvarının ortasındaki yarım sütunun önüne taş bir minber yerleştirilmiş. Apsisin iki yanındaki papaz hücreleri (pastaforion) dışarıya çıkıntılıdır.
Giriş kapısının üzerinde üç cepheli ve üç pencereli bir balkon bulunmaktadır. Yapının camiye çevrilmeden önce bir süre cezaevi olarak kullanıldığı da belirtiliyor. (Ramazan Casuk - İLKHA)