Ve Ruslardan sonra Büyük Şeytan Amerika da kibirle girdiği Afganistan’dan büyük bir hezimet ve zillet ile başını önüne eğerek kaçıyor!
Şimdi bir tarafta ülkenin %85’ini ele geçiren Taliban ve diğer tarafta elinde kalan birkaç şehirde ve hala işgalcilerden medet uman bir hükümet var. Ama sonuçta Afganlılar baş başadır. Zaman ihtirasla değil, akıl ve adaletle hareket etme zamanıdır. Öyleyse yapmaları gereken şey, birbirinin kanını dökmeyi bırakıp bir an önce adalet temelinde uzlaşmaktır. Afganistan ve Afganlılar denince, durup düşünmek gerekir.
Afganlıların biri tarihten günümüze kadar zirve yapan ve diğeri de son 40 yılda en dibe vuran iki özellikleri vardır. Afganlıların zirve yapan özellikleri, onların dünyaya destan kahramanlıklarıdır. Dolayısıyla Afganlılar kahramanlıklarıyla ne kadar övünseler azdır! Afganlılar tarih boyunca hiçbir gücün önünde diz çökmemeleriyle ne kadar övünseler azdır! Afganlılar “üzerinden güneş batmayan” İngiltere’yi Afganistan’da yerin dibine batırmalarıyla ne kadar övünseler azdır! Afganlılar süper güç Sovyetler Birliği’ni yenmekle ve yıkılmasını sağlamakla ne kadar övünseler azdır! Afganlılar Büyük Şeytan Amerika’ya yenilginin zilletini tattırmakla ne kadar övünseler azdır! Bunlar Afganlıların izzeti, şerefi, haysiyeti ve aynı zamanda Afganistan’ı dünya cennetine dönüştürebilecek olan özelliklerinden bazılarıdır.
Afganlıların bazı özellikleri de vardır ki, onlardan dolayı ne kadar utansalar azdır! Örneğin, İslam, “haksız yere bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmüş gibidir” dediği halde kardeş kanı dökmeleri... Geçmişin yanlışlarından ders çıkaracaklarına, onları adeta rehber edinmeleri... “Ruhemau beynehum” sıfatının-emrinin aksine amel etmeleri... Milyonlarca şehidin, milyonlarca gazinin, milyonlarca yetimin, tecavüze uğramış kadınların emanetine hakkıyla ve layıkıyla sahip çıkmamaları... Bu saydıklarımız da Afganlıları derin bir zillette, koyu bir cehalete ve kör bir cinnete düşüren özellikleridir.
Evet, şehitlerinin emanetini sırtlarında taşıyan Afganlılar için yeni bir dönem başlıyor. Hz. Muhammed’in “küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz” uyarısı gibi, Afganlılar da bilmeliler ki, geçen 40 yıl boyunca yaptıkları cihad ve kazandıkları zaferler ne kadar büyük, ne kadar yüce ve ne kadar kutsal olursa olsun, bundan sonraki cihatları daha büyüktür. Şimdi Afganlıların önünde iki kapı vardır geleceğe açılan... Biri yeniden cihat kapısıdır, cennete açılan ve diğeri de cinnet kapısıdır cehenneme götüren.
Anlayacağımız, artık Afganistan’ı bir cennet ülkesi yapmak da Afganlıların elindedir, bir cinnet ülkesi yapmak da! Elbette ki, dışarıdaki düşmanlar ve içerideki hainler fitne ve fesat ateşini daha bir harlayacaklar ve Afganlıların gün yüzü görmemesi için ellerinden geleni yapacaklardır. Ama Afganlılar hepsinin üstesinden gelecek imana, tecrübelere ve güce sahiptirler. Yeter ki, hakkı ve adaleti yüce tutsunlar!
Bizler de kardeşleri olarak zaten bildikleri şu hususları hatırlatmak istiyoruz: İnandığınız Allah’ın aşkına... Şehitlerinizin, gazilerinizin, yetimlerinizin ve ebeveynlerinizin emanetine saygıda kusur etmeyiniz! İnancınızın emrettiği gibi “dosdoğru olunuz!” Birbirinize karşı merhametli olunuz! İşlerinizde hakkı, adaleti, ehliyeti ve liyakatı esas alınız. İzzetinizi kuşanınız. İhtiraslarınıza ve cehaletinize yenik düşüp cinnetin kapısından değil, imanınızı, kardeşliğinizi ve izzetinizi kuşanıp adaletin kapısından giriniz! Ki bu dillere destan kahramanlığınızla örtüşen emin ve müreffeh bir Afganistan inşa edebilesiniz.
Siz mücahit millete yakışan da bu değil mi?