Taliban yönetimindeki Afganistan’ın komşu ülkelerle yeni bir denklem oluşturacağı kesindir. Bu denklemin bir tarafı Taliban olurken diğer tarafı komşu ülkeler olacaktır. Bu denklemdeki Pakistan, Rusya, Çin ve Türkiye’nin yaklaşımı nasıl olacak?
Afganistan’da Eşref Gani’nin gidişiyle birlikte ABD’nin gözetiminde sürdürülen siyasetin yönü tamamıyla değişmiştir. Bu değişime hangi devlet hangi siyasi hamleyi yapacağının ipuçlarını veriyor aslında. Tahmin edildiği gibi şu anda yeni Afganistan yönetimine en büyük destek Pakistan’dan geliyor. Diğer yandan Çin ve Rusya bu konuda Taliban’la iş birliği yapmaya hazır olduğu yönünde irade beyan ettiler. İleriki günlerde Taliban tarafından kurulacak hükümeti tanıyacaklarını belirtip yeni oluşan denklemden karlı çıkma peşindeler. Özellikle Çin ve Rusya’nın, ABD’nin farklı rasatlardan yeniden pozisyon almasına imkân tanımama konusunda anlaştıklarını söyleyebiliriz.
Pakistan, Çin ve Rusya kendi pozisyonlarını netleştirmeye yönelik hamleler yaparken Türkiye’nin hala “Türkiye Taliban’la görüşmeli mi görüşmemeli mi?, Taliban’ı tanımalı mı tanımamalı mı?” şeklinde tartışmalarla zaman kaybediyor. Tarihi fırsatlar bir sefer doğar ve bu fırsatlar iyi değerlendirilmediğinde, yanlış okumalar yapıldığında hem siyasi hem de ilkesel anlamda çok kayıplar verilebilir. Diyalog açısından ve tanıma noktasında geç kalınmaması ve yeni denklemde ilişkilerin müspet bir zeminde sürdürülmesi Türkiye’nin lehine olacaktır.
Tam bu noktada Türkiye’nin diğer ülkelerden önce hamle yapması gerekirken suni gündemlerle geciktiğini söyleyebilirim. Tarihi süreçteki yeni denklemde Türkiye, Afganistan’ı bilfiil tanımalı ve siyasi pozisyonunu ona göre belirlemelidir. Hele bugünlerde Taliban’ın Türkiye’ye karşı yaptığı dostane açıklamalardan sonra bunu Müslüman bir ülke olarak iyi bir noktada görmelidir. Özellikle Çin ve Rusya bu denklemde tabloyu kendi lehlerine çevirmek adına hamleler yapıyor ve bu yönde açıklamalar yapıyorlar. Ancak Türkiye’nin bu konuda ağır kaldığını ve ayağına gelen fırsatı tepiyor diyebilirim.
Belirsizliğin olduğunu söyleyip bu iş için henüz erken diyenler kısmi olarak anlaşılabilir. Ancak müzakereler yürütmek, ilişkiler kurmak ve yeni denklemle ilgili tesir edecek görüşmeler yapmak konusunda Türkiye’nin hiçbir kaybı olmayacaktır. Hatta ileriki zamanlarda bu görüşmeler üzerinden iki devletli bir konsept oluşturulabilir. Bununla ilgili de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Taliban’ı kastederek, “Liderleri olanı kabul etme durumum olabilir” şeklindeki açıklaması zayıf bir duruş olarak görülüyor.
Sonuç olarak; Pakistan’ın Taliban’la geçmiş ilişkilerini bir tarafta tutarak, Rusya ve Çin’in çıkara dayalı politikaları karşısında Türkiye’nin, Afganistan’la olan tarihi geçmişi vardır. Onlarla dini, kültürel, siyasi ve stratejik alanlar olmak üzere birçok bağı mevcuttur. Bu bağ doğrultusunda Türkiye tarihi geçmişten kaynaklanan, ortak manevi değerlerden oluşan Müslüman kardeşlik hukuku vardır. Bu hukuk gereğince Türkiye, dar bir çizgiden geçen Afganistan’a her türlü desteği vermekle mükelleftir.