Ahlaksızlık; giyimde, süslenmede, eğlencede, yeme-içme alışkanlığında devasa bir ekonomik alan oluşturuyor. Yahudiler ahlaksızlığa dayanan bu ekonomik alanla güçleniyorlar. Ahlaksızlığa dayanan tüm sektörleri yok saydığımızda Yahudi ve onların ticari ortaklarının kanyakları kuruyup dünya iktidarlıkları yok olup gidecektir.
Yahudiler işin bu yönünün gizlemek ve toplum tarafından kabul görmesini sağlamak için ahlaksızlığı ‘özgürlük’ çatısı altında pazarlıyorlar. Ahlaksızlığı koruma girişimlerini “insanlığın özgürlüğünü hizmet” gibi sunuyorlar. Kendi kirli çıkarları için verdikleri mücadeleyi insanlığın özgürlüğü için verilen mücadele gibi tanıtıyorlar. Daha fazlasını alma hedefiyle paralarını bu işe yatırıp kredi ve hibe adı altında kimin eğitim kurumlarına ve medya organlarına para akıtıyorlar. İdeolojileri ahlaksızlıkla karışık olan siyasi grup ve partileri destekleyerek ellerini güçlendiriyorlar.
Ahlaksızlığa karşı çıkanlara ise medya ambargosu koyup destekledikleri siyasi güçleri ezdirerek çeşitli iftira ve karalama kampanyalarına maruz bırakıyorlar. Dolayısıyla ahlakla ilgili tercihte siyaset ve ekonomi iç içe girmiş durumda. Ahlaksızlık kendi tarihi çerçevesinin dışına çıkarak bir para aracı, savaş aracı, sömürge aracı ve siyasi iktidar dayatma aracı oluvermiş.
Eski çağlarda ahlaksızlık problem olarak görülüp kınanırken bugün insani bir değer haline getirildi. Modern çağda özgürlük felsefesi içine oturtuldu. Özgürlük çatısı altında, bir insan hakkına dönüştü. Uğruna savaşılan, kan dökülen bir talebe dönüştü. Artık ahlaksız bir dünya isteyenler ahlaksızlık duyurup vaveylalar kopartıyor. Onları toplumun genelini temsi ediyorlarmış gibi yansıtıyor. Hâlbuki bu toplum ahlaksız bir dünya istemiyor. Eşcinsel, sapık, zinakar, uyuşturucu ve alkol bağımlısı bir dünya arzulamıyor. Fakat neyin altına imza attığının, farkında olmayacak şekilde uyuşturulduğundan ahlaksız bir dünya özleyenlere destek verip güçlendiriyor.
Aksi takdirde Müslüman Kürt halkı aldıkları belediyelerde çocuklarına eşcinsel seminerler verdiren, din kitaplarından Hz. Muhammed’in isminin yanından ‘SAV’in kaldırılmasını ve büyük günahların içinden ‘Zinanın
’ çıkartılmasının isteyen, ahlaksız, dinsiz bir dünya için çalışan aile ve nesil düşmanı olan Ulusalcı Kürt soluna niye oy versin ki? Bunlar hep birer yatırım neticesidir.
Modern dünya siyasetinde tarafları belirlemenin bir mihenk taşı vardır; Yahudi iktidarını onaylamak ve ahlaksızlığı kabul… Evrensel Yahudi iktidarlığını onaylamak, ahlaksızlığı kabul anlamına geldiği gibi ahlaksızlığı kabul de Yahudi iktidarlığını onaylamaktır. Sosyalizm de, kapitalizm de, sosyal demokrasi de, liberalizm de Yahudilerin siyasette, ekonomide ve medyada dünya iktidarlığını benimsiyor.
Bunların her biri insanlığa farklı şeyler sunuyor gibi görünse de bu bir aldatmadır. Uluslararası güçlerin İslam’ı ortadan kaldırıp ‘Çağdaş Uygarlık, muasır medeniyet’ adı altında ahlaksız bir dünya oluşturma girişiminde kullandığı ideolojilerdir. Bu ideolojiler Ortaçağ karanlığının restore edilmiş hali olan modernizm şehrinde bir mahalle tercihidir.
Uluslararası sistemin ürettiği ideolojilerin peşinden koşmayan, kendisi Yahudi ekonomisine kapatıp; Yahudinin pazar payını kısıtlayacak yönde siyaset yapanlar ahlaksızlığı desteklemelerinden ya da sessiz kalmalarından uluslararası pazara zarar verecekleri için; o pazar sahibi güçlerin hedefi haline geliyorlar. Toplum uyandırılmalı ve siyasi desteğini ahlaksız bir dünya için çalışanlardan yana kullanıp kullanmadığı konusunda kendisinin sorgulamaya yönlendirilmelidir.
Ahlaklı olmak, vahyi bilginin asıl kaynağı bilerek Kur’an-ı Kerim’e dayanmakla mümkündür. Kur’an’a dayanmadan ahlak olmaz. Kur’an’a dayanmadan ahlaksızlık ekonomisi sona ermez. Toplum huzur bulmaz.
İslam Mekke demeden, Medine demeden her dönem ahlak üzerinde durmuştur. Geniş anlamı ile düşünüldüğünde İslam aslında iman ve ahlaktır. İslam’ın Mekki Sureleri’ndeki emirleri; “Allah ile beraber başka ilah edinmeyin… Anne babaya iyilik edin. Akrabaya, yoksula, yolcuya iyilik edin, hakkını gözetin… İsraf etmeyin… Yardım etmezseniz bile hiç olmazsa güzel söz söyleyin… Cimri olmayın… Savurgan olmayın… Sakın zinaya yaklaşmayın… Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın… Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın… Bir şeyi ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun… Bilmediğiniz şeyin ardına düşmeyin (kötü zanda bulunmayın)… Yeryüzünde böbürlenerek yürümeyin (kibirlenme, şımarma)….”
Ancak bu emirlere uyan bir toplum huzur bulur. Bu emirlere uyan modernizm gibi bir karanlığının peşinden koşmaz.