Mardin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ahmet Türk, düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki iddialar hakkında açıklamalarda bulundu.
DEDAŞ’ın MARSU’yun elektriğini kesmesi ve Artuklu’ya su verilememesi
Türk, yaptığı açıklamada, kayyum döneminde 80 milyon borç olmasına rağmen kesilmeyen elektriğin kendi döneminde kesildiğini savundu.
Türk, "Ocak, şubat ve mart aylarının borcu ödenmemişti. Kayyum döneminde 12 milyonluk bir borç vardı. Bizim borçlandığımız ise 6-7 milyon civarında bir borç. Toplam borç şu an yaklaşık 20 milyon lira. Gelir gelmez TEDAŞ’la görüşmeler yaptık, bundan sonra imkânlarımız nispetinde bu borçları ödeyeceğimizi söylemiştik. 80 milyona rağmen 3 yıl içinde elektrik kesilmedi ama biz geldikten 5 gün sonra elektriklerimiz kesildi. 19 Nisan’da elektriklerin kesilmesi bir hukuksuzluk ve algı yapma operasyonudur. Günlükleri toplayarak bir milyon 250 bin lira civarında parayı TEDAŞ’a verdik. Kayyum döneminde 80 milyon alacaklı iken elektriği kesmeyen TEDAŞ, ben seçildikten sonra 6-7 sefer elektriği keserek ve her gün bizi tehdit eden bir anlayış gerçekten tarafsız bir anlayış değil. Birilerinin baskısı üzerine bu elektrikler kesiliyor. Benim anlım açık. Burada belediyeyi ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. 500 milyon ihale ile yapılan asfalt işini, ben 100 milyon ile bütün bu işleri yaparım." dedi.
Türk, "TEDAŞ, bugün yaptığı açıklamada, herhangi bir borcun ödenmediğini söyledi fakat biz imkânlarımızı zorlayarak geldiğimiz günden bugüne kadar 1 milyon 250 bin lira para ödedik. Cuma günü TEDAŞ müdürü ile konuştum. Parayı yatırdığımı söyledim fakat cumartesi günü halkı susuz bıraktılar." dedi.
Kayyum döneminde MARSU’nun bütün borçlarına İller Bankası tarafından muvafakatname verildiğini belirten Türk, İller Bankası’ndan MARSU’ya her ay 3 milyon 600 bin lira gelirken şu ana kadar bir kuruş dahi gelmediğini belirtti.
MARSU’nun borcunu kapatmak için çalışmalar yaptıklarını, kayyum döneminde günlük 750 lira toplanırken şuan yaklaşık 4 bin lira topladıklarını ifade eden Türk, yapılanların sadece elektrik meselesi olmadığını siyasi ve algı operasyonu olduğunu vurguladı.
İşten çıkarmalar
İşten çıkarılmalara değinen Türk, şöyle devam etti: "Günlerdir basına aleyhimizde demeç veren Şeyh Davut Gökoğlu, belediyemizin halka hazırlamış olduğu yardım kolilerini çalmıştır. Şu an hırsızlık videosunu görüyorsunuz. Bununla birlikte Gökoğlu ve bazı personeller, seçilmiş Büyükşehir Belediye Yönetimine hakaret ve küfürler ederek, belediye içerisinde aleyhimizde propaganda faaliyeti içerisindeydiler. Yani görevlerine son verilme gerekçeleri hırsızlık ve belediye aleyhinde propaganda. Belediyenin eşyalarını çalanlar daha sonra işten çıkarılınca, ‘Şehit aileleri’ işten çıkarılıyor diye yaygara koparıyorlar. Bir milyar borç ile kayyumdan devraldım. Mardin’de kaç tane şehit ailesi var. 163 kişi çıkartılmış. Burada ifade edilen 6 kişi şehit ailesiymiş. Devletin çıkarmış olduğu bir yasa var. Her şehit ailesinden iki kişiyi devlet çalıştırmak zorunda... Belediye değil devlet almak zorunda. Çıkarılan 3-5 kişi için şehit aileleri çıkarıldı diye bir yaygaranın aslı yoktur. Kimin ne olduğunu sormamışım. İşe gelmeyen, gece gündüz belediyenin aleyhinde propaganda yapan, farklı ilişkiler içerisinde olanlar, hırsızlık yapanlar, bu yönetime hakaret edenlere de elbette biz göz yummayız." diye konuştu.
İşe alınmalar
Yapılan işçi alımlarına da değinen Türk, "Geldiğimiz günden beri 16 kişi işe almışız. Bunlardan 5’i benim korumalarımdır. Geçmişten beri benim akrabalarım benim korumalığımı yapıyor. Belediye başkanı olmadan önce de korumalığımı yapıyorlardı. Korumamı seçme hakkı bana ait. Milletvekilliğinden düştüğüm zaman benim yeğenlerim ve akrabalarım korumalığımı yapıyordu. Bunun propagandasını yaparak ailesini, PKK’lileri, işe almış gibi göstermek ahlaka uygun değil. Yalanlarla bizi yıpratmaya çalışanlara verilecek cevabımız vardır. Anlımız açık bunun cevabını her zaman verebiliriz." dedi.
Yolsuzluk iddiası
Büyükşehir Belediyesi yasasına göre memur ve işçi ücretlerinin bütçenin yüzde 30’unu geçemeyeceğini söyleyen Türk, şu an bütçenin yüzde 39’unun işçi ve memur ücretlerine gittiğini ve ne olursa olsun bunu yüzde 30’a indireceğini söyledi.
Yolsuzlukları ortaya çıkardığından dolayı hedef haline geldiğini savunan Türk, yapılan harcamalar hakkında şunları dile getirdi:
"Seçim döneminde cumhurbaşkanı dâhil bakanlara verilen hediyeler 576 bin lira. Cumhurbaşkanına yaklaşık 130 bin liralık hediye alınmış. Bütün bu hediyeler belediyenin bir daire başkanının oğlunun dükkânından alınmış. Ama dükkâna gidip baktığınız zaman burada 100 bin liralık hediyelik bulamazsınız. Bakanlara 20 bin ile 30 bin lira arasında hediye verilmiş. Oysa söz konusu dükkânda 100 bin liralık gümüş bulamazsınız. 576 bin liralık hediye sadece bir daire başkanının dükkânından alınmış. Önemli olan halka hesap verebilirliktir. Ben bu hesabı halka vereceğim. Yolsuzluk varsa hepsini ortaya çıkaracağım. Bir ay içerisinde her gelen bakana 200, 300, 180, 240 bin yemek verilmiş. Bir defa 288 bin liralık 4 bin 210 kişiye yemek verilmiş. Araştırıyorum Mardin’de 4 bin 210 kişinin sığacağı lokanta ve hiçbir yer yok. Ben Sayın Cumhurbaşkanının 136 bin 944 liralık bir hediye aldığına inanmıyorum. Sayın Cumhurbaşkanından randevu istedim. Bütün bunları sormak için. Bütün bu yapılanların kendisinin bilmesi açısından… Ben randevu istedim verir mi vermez mi bilmem. Kızıltepe’de 16 masası ve her masada 4 sandalyesi olan bir lokantada bir milyon 33 bin lira fatura çıkarılmış. Bir diğer örnek ise Sayın Cumhurbaşkanı buraya geldiğinde araçlar tutulmuş, 15 tane taksi 3-5 tane minibüs. Bir hafta için 332 bin liralık bir fatura kesilmiş. Bir haftalık tutulmuş. Toplasan hepsi 50 bin lira etmez. Bir hafta için aynı arabaları tutarım 50 bin lira tutarsa gelin bunun hesabını benden sorun. Bu fatura 950 bin lira olarak yazılmış. Faturayı alan arkadaş 'ben bu faturayı alırsam benim başım yanar' demiş. Pazarlık sonucunda 950 bin liralık fatura 332 bin liraya iniyor. Eğer fatura sahte değilse 950 bin liradan 332 bin liraya nasıl iner. Bazı yolsuzlukları ortaya çıkardığımız için bizi hedef olarak seçtiler. Etkili olan birisi bizi hedef olarak seçti. Yanlışlıkları ve yolsuzlukları kamuoyu ile paylaşmak durumundayım. Sizinle iki örnek paylaşacağım. Açık ihale usulü ile parke işlerini en fazla metrekaresini 25 liraya vermişiz. Kayyum ise davet usulü ile birkaç firmayı davet ederek kapalı ihale yapmıştır. Parke ihalesinin birini metrekare başına 49 liraya diğer ihaleyi de metrekare başına 56 liraya vermiş. Yani açık ihale ile yaptığımızın iki katı bir fiyat ile firmalara verilmiş."
İLKHA