"Huzurlu Aile Sohbetleri" kapsamında Esenler Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi'nde gerçekleşen seminerde konuşan Aile danışması Saliha Erdim, ailedeki iletişim ile ilgili önemli tavsiyelerde bulundu.
"Aile, malı, canı, nesli ve hakkı korumak için vardır"
Çoğunluğu bayanlardan oluşan yüzlerce kişinin doldurduğu salonda konuşan Erdim, "Bütün iyilikler içeriden dışarıya başlar. Tüm güzelliklerin yönü içeriden dışarıya doğrudur. Aile bizim mahrem alanımız, iç yapılanmamızdır. Eğer bir iyilik varsa aileden başlamalıdır. Bir güzellik varsa ailede oluşmalıdır. Bir değer varsa ailede ortaya çıkmalıdır. Eşler birbirlerinin eksikliklerine, yanlışlıklarına, günahlarına rağmen birbirlerinin iyi olduğuna inanmalı ve onun daha iyi olması için kendisinin desteğine ihtiyacı olduğunun bilincinde olmalıdır. Aile, malı, canı, nesli ve hakkı korumak için vardır. İnsanı koruyamazsanız bunların hiçbirisini koruyamazsınız." dedi.
"Dengesi bozulan denge bozar"
Erdim, "Biz burada bize verilen rolleri oynayan tiyatrocular gibiyiz. En alt kademedeki oyuncunun rolünü eksik oynaması en üst kademedeki başrol oyuncusunu etkiler. O yüzden de dengesi bozulan denge bozar. Dengesi düzelen de başkalarının da dengesinin düzelmesi için çaba sarf eder. Bizler birbirimize emanetiz ve bu emaneti Allah'ın bize verdiği süre içerisinde en iyi, en doğru şekilde korumak için çaba içerisinde olmalıyız." diye konuştu.
"Birbirlerine emanet olan eşler ailede iyi olmak için mücadele etmeli"
Eşlerin dışarıdaki insanlara karşı tutumlarının daha yumuşak olduğunu ancak ev içerisindeki tutumlarının daha sert olduğunu hatırlatan Erdim, "Elinizin altında diye eşinin beyefendi, hanımefendi neden değersizleşiyor? Aile hayatı bizim en yalın ve en doğal halde olduğumuz mekândır. Orada maskelerimizi indiririz, doğal halimizle davranırız. Peki, içerideki konuşmalarımız, gösterdiğimiz davranışlar, edindiğimiz tutumlar dışarıdakilerden daha çok içeridekileri en derinden etkiliyorsa, eşler Allah'ın birbirlerine geçici süre ile emanetiyse ve sözlerimizle onu değersizleştiriyorsak, onu kırıyorsak bunun hesabını kime vereceğiz? Bu yüzden birisine zarar verdiğiniz zaman Allah'ın sizden hesap soracağı bilinci sizde varsa onu kırmamaya, incitmemeye çalışırsınız. Onun için ailede iyi olmak için mücadele edeceğiz. Ailede gerçek kulluğu, gerçek dini yaşamak için kesintisiz bir çabamız olmalıdır. " şeklinde konuştu.
"İnsanlara Allah'ın kulları oldukları için değer verilmeli"
Çevresinden değer göremeyen insanların nasıl davranması gerektiği hakkında da konuşan erdim, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Karşısındakinden sevgi göremeyen değer göremeyen sürekli eleştirilen sürekli aşağılanan bir insan kendi doğru tavrını davranışını ve tutumunu nasıl sürdürebilir. Allah ve peygamber efendimiz ile ilgili bilgileri canlı tutarak, oradan beslenerek, sırtını Allah’a dayayarak sürdürebilir. Yoksa bizi hiçbir hiç bir psikoloji kuram hiçbir psikiyatri ilacı hiçbir sosyal destek maneviyat kadar ayakta da tutmaz sürdürülebilir bir hayat da sağlayamaz. Dolayısıyla sahibimiz malikimiz yoktan var eden en yüce rabbimiz diyor ki, 'ben her an seninleyim ama sen benimle misin?' Benim rabbimle olmam bir iş yaparken Bismillahirrahmanirrahim demem 'yarabbi aklımdasın, bende bir güç yok. Şu giyindiğim üstümdeki başımdaki her şey emanet.' demektir. Bu konuşmam emanet rabbim bana ilham vermezse ben burada bir kelime konuşamam. Rabbim bana rızık vermezse onu ben kendime de bulamam başkasına da veremem. Verdiğim de rabbimin verdiğim şahısta rabbimin ben sadece aracıyım aracının ne kıymeti var. Sadece şöyle bir kıymeti var vermek için beni seçti şükürler olsun. Dünya hayatında verdiğimiz şeylerin Allah katında zerre değeri olmaz ama niyetimiz kıymetlidir. Karşımızdakilere Allah'tan dolayı değer vermemizin değeri büyüktür. Anlayışı günahı inancı ne olursa olsun kim olursa olsun Allah'a aitse eğer değeri paha biçilemez bu değeri Allah veriyor."