Pazar günü Ak Parti kongresi yapıldı. Genel sekreterimiz ile birlikte ben de katılmıştım.
Partinin kurucu başkanı olan ve uzun süre de başkanlığını yapan, cumhurbaşkanı seçildikten sonra partiden ayrılan Sayın Erdoğan tekrar partinin başına dönüyordu. Bu sebeple özellikle gençlerin coşkusu kongreye damgasını vurdu.
Ak Partinin gençliğinde coşku var. Ancak bugünkü iktidar partisinin sahadaki enerjisi ve partinin yarını olan gençliği, inanç ve ahlak değerlerimizden uzak maalesef.
Geçen kongreye katılmış bir genç anlattı. Kongre için geldiği ilden (ki bu il dindarlığı ile bilinen illerden biri) altmış kişilik otobüslerden birinde olduklarını, gelirken arkadaşı ile ısrar etmesine rağmen kongreye gecikme gerekçesi ile otobüsü durduramadıklarını ve sabah namazını kılamadıklarını, dönüşte de namaz için zorla durdurdukları otobüsteki altmış kişi içinden sadece kendisi ve arkadaşının namaz için indiğini söyledi.
Yaslandığı toplumsal gövde Müslüman olan iktidar partisinin gençliği namaz kılmıyorsa partinin başındakilerin bunu çok iyi düşünmesi lazım. Bu, sadece onları ilgilendiren bir mesele değil. Bütün Türkiye'yi, hepimizi ilgilendiren bir mesele.
Namaz da sadece ibadeti ilgilendiren bir mesele değil, aynı zamanda adaleti ve ahlakı ilgilendiren bir mesele.
Allah, “Gerçekten namaz hayasızlıktan/çirkinlikten ve kötülükten alıkoyar” diyor. (Ankebut Suresi: 45)
Bugün Türkiye sadece maneviyat için dindar bir nesle ihtiyaç duymuyor. Aynı zamanda hak, hukuk, adalet, kardeşlik, huzur için de dindar bir nesle ihtiyaç duyuyor. İktidar partisinin gençliğinin bu vasıfta olması lazım.
Çünkü ülkenin kaynaklarına hükmediyor, toplumu idare ediyor, devleti şekillendiriyor, yarını oluşturuyorlar. İnanç ve ahlak değerleri üzerine adalet merkezli hareket etmezlerse, haksızlıklara sebebiyet verirler.
Dikkat ettiyseniz Erdoğan ve başbakanın kongre konuşmasında dini söylem ön planda idi.
Söylemi dini olanın fiili ve icraatı da dinin adaletine uygun olmalı. Yoksa taşıdıkları kimlik ve ortaya koydukları söylem sebebi ile, bütün adaletsizlikleri İslam'ın hanesine yazılıyor. Ancak maalesef Ak Parti ve gençliği, kendilerine beslenen umutları tüketen bir yozlaşma içinde.
Umarım yeniden partinin başına geçen Erdoğan, bu yozlaşmayı ve sebep olduklarını görür, ıslaha gider.
İktidar, sahip olduğu rengi her şeye verir.
İktidar kadrolarının yozlaşması demek, toplumun yozlaşması demektir. Adaletsizlik demektir. Adaletsizlik ise, mevcut sorunlara ve kutuplaşmalara, yeni sorunlar ve kutuplaşmalar eklenmesi demektir.
Bugün Ak Parti, adaleti sadece isminde taşımasa, icraatlarında ve idarelerinde uygulasa, Türkiye Kürt sorunu başta olmak üzere pek çok sorununu çözer, tabir-i caizse turbo sisteminde uçuşa geçer.
Ancak Ak Parti gün geçtikçe adalette kara delikler oluşturuyor ve Ak Parti gençliği de gün geçtikçe Müslümanlığının içi boş bir milliyetçiliğe dönüşüyor.
Daha doğru bir ifade ile Ak Parti gençliği, MHP gençliğine dönüşüyor. Bu yanlıştan dönülmez, tedbir alınmazsa, Ak Parti MHP'ye gençlik yetiştirmiş olacak.
Devlet içinde artan ülkücü kadrolaşma ile beraber düşünüldüğünde, devlet ülkücülerin eline geçiyor, Ak Parti gençliği MHP'lileşiyor.
Ülke için bundan daha büyük bir felaket var mıdır?
NOT: Bu konularda iktidarı uyaran ender gazetecilerden biri olan Akif Emre de vefat etti. Kendisine rahmet, ailesine sabır diliyorum.