Kurban Bayramı münasebetiyle siyasi partiler arası yapılan bayramlaşmalar çerçevesinde, AK Parti ve Saadet Partisinden heyetler HÜDA PAR Genel Merkezini ziyaret etti. Heyetler tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yavuz için başsağlığı diledi.
Yapılan görüşmelerde ülkede Mehmet Yavuz’un vefatı, sosyo-ekonomik kriz, aile yapısında meydana gelen tahribat ile toplumdaki kutuplaşma ele alındı.
HÜDA PAR’a ilk ziyareti AK Parti gerçekleştirdi. AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yeğin, AK Parti Kadın Kolları MKYK Üyesi Elif Rabia Gürbüz ve AK Parti Gençlik Kolları MYK Üyesi Burak Yıldız’dan oluşan heyeti, HÜDA PAR Sosyal İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İmir kabul etti.
AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yeğin başkanlığındaki heyet, Mehmet Yavuz’un vefatından duydukları üzüntüyü dile getirerek, merhuma Allah'tan rahmet, acılı ailesine ve HÜDA PAR camiasına başsağlığı diledi.
Yapılan ziyaret için teşekkür eden HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İmir, Mehmet Yavuz’un büyük bir kayıp olduğunu belirtti.
Mehmet Yavuz’u "Davamızın Harun"u olarak niteleyen İmir, “Mehmet Yavuz Hocamız bizim için büyük bir kayıptır. Mehmet Hoca partimizin kuruluş aşamasından bugüne kadar davamızın bir Harun’uydu. Partimizin ortaya koyduğu misyonu en iyi şekilde temsil eden, ilke ve prensiplerimizin toplumda hayat bulması için mücadele eden ve bütün insanlara ulaştırmak için büyük gayretler sarf etti. Mesai mefhumuna dikkat etmeksizin büyük bir mücadele içerisindeydi. 46 yıllık hayatına çok büyük şeyler sığdırdı. Öğretmen olması hasebiyle gençliğe ciddi anlamda önem verirdi. Mehmet Hoca İslam’ı ölçü alan siyasetin nasıl yapılacağını topluma çok iyi bir şekilde anlatırdı. Bu anlamda bu düşünceyi kabul etmeyen insanlar dahi onu dinlediğinde bu düşünceye saygı duyarlardı. Mehmet Hocamızı hem partimiz için hem de İslam ümmeti için gerçekten ciddi bir kayıp olarak görüyoruz. Cenab-ı Allah’tan Mehmet Yavuz gibi şahsiyetlerin sayısının artırılmasını niyaz ediyoruz. Bizim duamız ve tesellimiz budur.” dedi.
Ülkedeki toplumsal gerginliğe dikkat çeken İmir, “Malumunuz olduğu üzere 17-25 Aralık süreciyle başlayan ve 15 Temmuz darbe girişimiyle devam eden bir süreç yaşadık. Halkımızın ortaya koyduğu direnişle 15 Temmuz darbe girişimi başarısız bir şekilde sonuçlandı. Darbe sonrası FETÖ’yle doğal olarak bir mücadele süreci başladı. Akabinde birkaç seçim yaşadık. Bu yaşanılan süreçler hem önemli hem de bir tarafta toplumsal yapımızı ve vatandaşlarımızı geren bir süreçti. Şimdi yaşanan bu süreç içerisinde doğal olarak sosyal ve ekonomik politikalar yetersiz kaldı. Bu süreçleri geride bıraktık, gelinen süreçte yaşanan olumsuz yansımaları ortadan kaldırmak için toplumsal talepleri dikkate alarak sosyal politikalara ağırlık verilmesini önemli görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Bir toplumun huzuru, birliği, beraberliği ailenin güçlü olmasına bağlıdır”
Aile kurumunun öneminin altını çizen İmir, sözlerine şöyle devam etti:
“Aile kurumumuz tehdit altındadır. Bu aile kurumumuzu güçlendirmek için ciddi anlamda politikalar gerçekleştirilmelidir. Aile kurumuna zarar veren sözleşme ve kanunlar iptal edilip aileyi güçlendirecek politikaların geliştirilmesi gerekir. Çünkü bir toplumun huzuru, birliği, beraberliği ailenin güçlü olmasına bağlıdır. Avrupa toplumlarında aile mefhumunun zayıflamasının kendisiyle beraber getirdiği sonuçları hepimiz müşahede etmekteyiz. Bu acı tecrübeyi kendi ülkemizde yaşamamak için aile kurumuna yönelik ciddi anlamda yatırımların yapılması gerekir.”
Son olarak kutuplaşmanın vermiş olduğu zararlara da değinen İmir, “Türkiye’de bir an önce sükûnet ortamının sağlanması gerekir. Halkların birlik, beraberlik, dayanışma ve huzur içinde yaşaması için bu sükûnet ortamına ciddi anlamda ihtiyaç duymaktayız. Malumunuz yaşanan seçimler kendisiyle beraber toplumda bir gerilime sebep oldu, bu gerilimin geride bırakılarak sükûnet ortamının sağlanıp birlik beraberliğin güçlendirilmesi için adımların atılmasını bütün siyasi partilerden ve iktidardan beklemekteyiz.” diye konuştu.
İmir’in konuşmasının ardından söz alan Ankara Milletvekili Orhan Yeğin ise siyaset söyleminin bir çizgisinin olması gerektiğini belirtti.
Toplumun gerilimi her zaman aşmasını bildiğini ifade eden Yeğin, “Gerilim toplumdan ziyade biraz siyasette var. Toplum bir arada yaşamayı yüzyıllardır, binyıllardır başarmış ve hala bu başarısını sürdürüyor. Her sektörün kendisi içerisinde rekabet olduğu gibi siyasette de rekabet vardır. Fakat bu rekabeti yaparken dili bozma, hakarete varacak düzeyde ifadeler kullanma, olmayan gerçekdışı haberleri yayarak toplumu germe, sosyal medya üzerinden bir toplumsal gerilim üretme çalışmalarını Türkiye yaşadı. Toplum her zaman bunu aşmasını bildi.” şeklinde konuştu.
Siyasetteki dile dikkat çeken Yeğin, “Türkiye’de hepimizin söylemi ve siyaset çizgisi aynı kalmalı. Aynı kalmalı ki birbirimize bir katkımız olsun ve toplum buna şahit olduğu zaman takdir etsin. Bizim özlemimiz bu. Seçim zamanında biraz daha bu tarz yapılar kendi tabanlarının ondan razı olduğu zannıyla dillerini sivrileştiriyorlar. Bazen bu hatalara biz ve bizim arkadaşlarımız da ferdi olarak ben de düşebilirim. Önümüzde 4 yıl seçim olmayan güzel bir dönem var. Türkiye’yi büyütmek için hep beraber daha sıkı el ele kol kola olacağımız bir dönem var. Allah’ın izniyle memleketimizi her alanda ekonomiden dış politikaya kadar daha iyiye götüreceğiz.” ifadelerini kullandı.
HÜDA PAR’a bir ziyarette Saadet Partisi’nden oldu. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcıları Fatih Aydın, Hüseyin Hacı Abdullahoğlu ve Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi Selçuk Aydın’dan oluşan heyeti, HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İmir kabul etti.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın, Mehmet Yavuz’un vefatından duydukları üzüntüyü dile getirerek, taziyelerini iletti.
Yapılan ziyaret için teşekkür eden HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İmir, toplumsal sorunlar ile ekonomik krize değindi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası siyasi anlamda istenmeyen bir tablonun oluştuğunu dile getiren İmir, “15 Temmuz darbe girişimi halkın direnişiyle püskürtüldü. Daha sonra gelişen süreçte halkın darbeye karşı ortaya koyduğu hassasiyet ve birliğin maalesef muhafaza edilmediğini gördük. Bu darbe girişiminden sonra peş peşe seçimler yaşandı. Doğal olarak yaşanan süreç toplumsal durumumuzu kısmen de olsa hareketlendirdi ve ciddi bir tedirginlik ile kutuplaşmalara sebep oldu. Tasvip etmediğimiz bir dil gelişti ve bunun sonucunda istenmeyen bir tablo oluştu. Bizim şu an en büyük temennimiz yaşanan bu süreçlerden sonra bir sükûnet halinin oluşmasıdır.” ifadelerini kullandı.
“Ailenin parçalanması hepimizi etkileyecektir”
Aile kurumunun tehdit altında olduğuna vurgu yapan İmir, “Maalesef bazı yerlerde boşanma oranı evlilik oranını geçecek boyutlara gelmek üzeredir. Bu toplumsal yapımız için en büyük tehdittir. Ailenin parçalanması ve zayıflaması bir toplumu felakete götürür. Özellikle aileyi güçlendirmeye yönelik manevi değerlerimizi esas alan politikaların bir an önce geliştirilmesi gerekir. Ailenin tehdit altında olup parçalanması bütün toplumu olumsuz etkileyecektir. Yapılan araştırmalarda uyuşturucu kullanan gençlerin profili incelendiğinde birçoğunun ailesinin parçalandığı görülmektedir. Yani ailenin parçalanması kendisiyle birlikte birçok olumsuzluk meydana getirir.” dedi.
“Yaşanan ekonomik krizler maalesef hayat standartlarını olumsuz anlamda etkilemiş”
Son olarak ekonomik sıkıntılara değinen İmir, sözlerine şöyle devam etti:
“Toplumda sosyal refahın adil bir şekilde dağıtılmasına önem verilmesi gerekir. Yaşanan ekonomik krizler maalesef hayat standartlarını olumsuz anlamda etkilemiş, halkın alım gücünü ciddi anlamda etkilemiş. Bu 4 yıllık seçimsiz süreçte toplumsal sorunlara dönüşen bu alanlara daha fazla yoğunlaşılmasını ümit ediyoruz. Bizler de imkânlarımız ölçüsünde bunlara katkı sağlayacağımızı buradan belirtiyoruz.”
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Fatih Aydın ise şahısların değil, fikir, değer ve ideallerin iktidar olması gerektiğini söyledi.
Değerlerin yerini koltuk hırsının aldığına işaret eden Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Aydın, “Kurban Bayramı'ndayız. Kesilen hayvanların ne derisi ne kanı ne eti Allah’a ulaşmıyor, samimiyeti Allah katına ulaşıyor. Dolayısıyla aslında bugün bütün partileri ziyaret ediyoruz, yani o temeller var ama mevcut iktidarda ve politikada samimiyet yok. İş özünü kaybetmiş. Bir şey özünü kaybedince bu değerlerin yerini kazanma ve koltuk hırsı alıyor. O hırslar devreye girince insanlar artık bunları görmemeye başlıyorlar. Yani kendi menfaatini memleketin menfaatinin önüne geçirmeye başlıyor. Değerlerin yer değişimi politikalara doğrudan etkilemiş oluyor.” dedi.
“Şu bayram günlerinde yaşadığımız değerlerimizi siyasetimizin gerçeği yapmamız ancak bizi gerçek bayramlara ulaştırır. Onu politika haline getirmek işin esasıdır.” diyen Aydın sözlerine şöyle son verdi:
“Sadece bayrama sıkıştırmak değil 365 güne yaymak bizi huzura, refaha ve kalkınmaya ulaştıracaktır. Onun içinde samimiyet gerekiyor. O samimi mücadeleyi veren sizler ve aynı şekilde Saadet Partisi bunu yapma gayreti içindeler. Bu samimiyetin iktidar olması gerekir. Şahısların değil de değerlerin iktidar olması lazım, şahısların değil de fikirlerin, değerlerin ve ideallerin iktidar olması gerekiyor. Bu hususta bir karmaşa yaşanıyor bazen: şahısların iktidar olmasını değerlerin iktidar olması gibi zannediyoruz. Hâlbuki öyle olmuyor. Bizim yapmamız gereken, ana umdeleri iktidar yapma hususunda fedakâr olmamız gerekiyor ki bazı neticelere ulaşabilelim. Onun için de bu samimiyeti büyütme çalışmaları ne kadar kurumsallaşırsa o kadar coğrafyamızın ve insanlık âleminin faydasına neden olacaktır. Bugün Suriye’deki bebekler Ege Denizinin soğuk sularında kıyıya vuruyor ama aynı zamanda da Meksika’daki çocuklar da Amerika’daki sahillere vuruyor. Bu sorun Müslümanların sorunu değil, bir insanlık sorunudur. İfsat denilen şey sadece insanla sınırlı değil.”
İLKHA