Burada bir konuşma yapan Bakan Akar fuarı, savunma sanayisindeki bağımsız üretim gücünün, potansiyelinin ve yeteneklerinin uluslararası platforma taşındığı önemli bir organizasyon olarak nitelendirdi.
Bakan Akar, "Kendini tanımanın ilk ve en önemli şartı doğru, derinlikli ve gerçekçi bir tarih şuuruna sahip olmaktır. Özellikle şunu vurgulamak isterim ki tarih şuuruna sahip olmak demek, sadece tarihten ilham almak demek değil, aynı zamanda yaşananlardan ders almak ve geleceğimizi buna göre şekillendirmektir." diye konuştu.
Savunma sanayisinde “ibretlik hadiselerin” yaşandığını belirten Bakan Akar, şunları söyledi:
“Geçmişte, parasını ödediğimiz hâlde ülkemize teslim edilmeyen gemiler olduğu hepimizin malumudur. Aynı şekilde Kıbrıs Barış Harekâtı sürecinde maruz kaldığımız ambargo da hâlâ hafızalarımızdadır. Daha dün parasını dahi ödediğimiz İHA’ları uçuramadığımızı sizler de yakından biliyorsunuz. Geçmişte karşılaştığımız bu tutum ve yaklaşımın değişik şekil ve boyutlarda maalesef günümüzde de devam ettiğini görmekteyiz. Muhatap olduğumuz bu yaklaşım karşısında bizler de milletçe tarihten ders aldık ve savunma sanayimizin millîleşmesine yönelik önemli adımlar attık. Savunma sanayisinde 2000’li yılların başında yüzde 20’ler seviyesinde olan yerlilik ve millîlik oranı, tüm olumsuzluklara ve engellemelere rağmen yüzde 80’ler seviyesine ulaşmıştır. Çok şükür kendi kaynaklarımızı kullanarak yapabildiğimizi, başarabildiğimizi gördük ve bunu da tüm dünyaya gösterdik, göstermeye devam ediyoruz.”
Geçmişte piyade tüfeklerinin dahi yurt dışından tedarik edildiğine dikkati çeken Bakan Akar, “Artık millî piyade tüfeklerimizi, akıllı hassas mühimmatımızı, ÇNRA’larımızı, fırtına obüslerimizi, İHA/SİHA/TİHA’larımızı, ATAK helikopterlerimizi, fırkateynlerimizi ve savaş gemilerimizi tasarlayıp inşa, imal ve ihraç seviyesine gelmiş olmanın mutluluğunu, güvenini yaşıyoruz. Bunlara ilaveten, radar ve elektronik harp sistemleri, Millî Muharip Uçak, Siper Hava Savunma Sistemi, Anadolu Amfibi Hücum Gemisi ile ilgili çalışmalarımız da yoğun bir şekilde devam etmektedir.” diye konuştu.
Millî savunma sanayisinin TSK’nın ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra dost ve müttefik ülkelerin savunma ihtiyaçlarına da cevap verebilecek duruma geldiğini vurgulayan Bakan Akar, şöyle konuştu:
“Artık cin şişeden çıkmış, ülkemiz teknoloji üreten ve geliştiren bir konumuna gelmiştir. Bundan dönüş yok. Bu tren yola çıktı, inşallah hedefe varacağız. Bir zamanlar bizler için hayal olan birçok konu, bugün gerçeğe dönüşmüştür. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki Türkiye, savunma sanayisinde dışa bağımlılığını büyük ölçüde ortadan kaldırarak gücüne güç katmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, artık dünyada çok az sayıda ordunun elde edebileceği yüksek teknolojinin sağladığı avantajlara ve operasyonel üstünlüğe kavuşmuştur. Nitekim TSK, yurt içinde, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde, Kıbrıs’ta, Azerbaycan’da, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Ege’de ve daha birçok coğrafyada, hem ülkemizin hem de dost ve kardeşlerimizin hakkını, hukukunu korumak, bölgesel ve küresel barış ve istikrara katkı sağlamak için büyük bir fedakârlıkla hiç olmadığı kadar yoğun ve etkin bir şekilde mücadele etmektedir.”
Geleceğin savunma teknolojilerinde kara-deniz-hava dışında uzay ve siber uzayın da önemli bir harekât alanı haline geldiğini aktaran Bakan Akar, “Siber sistemler alanında üstünlüğü ele geçirmek, diğer harekât alanlarında başarılı olmanın ön koşulu olacaktır. Bu doğrultuda siber güvenlik, dijital dönüşüm, büyük veri analizi ve yapay zekâ alanlarında da yerli ve millî teknolojiler kullanılarak kabiliyet kazanma ve yetişmiş personel kapasitesini arttırma çalışmalarımız devam etmektedir.” dedi.
Konuşmaların ardından Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ve protokol üyeleri kurdele keserek SAHA EXPO 2021 Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı'nın resmî açılışını gerçekleştirdi.
Açılış sonrasında Bakan Akar beraberinde Millî Savunma Bakan Yardımcısı Muhsin Dere ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar ile stantları gezerek bilgi aldı.