Akit Gazetesi, 589 aracı yakan, 409 binayı tahrip edip kamu mallarına zarar veren Gezicileri cezasız bırakan paralel yargının, Doğu ve Güneydoğu Anadolu yapılanmasına mercek tuttu.
Bir yandan PKK’nin, diğer yandan da yakın bir zamana kadar devletin baskısı altında olan Güneydoğu halkına yönelik İslami faaliyetlerde bulunan dernek üyeleri, sırf Kutlu Doğum etkinlikleri ve Gazze yürüyüşleri düzenledikleri gerekçesiyle tutuklanıp 6 yıl 3 ay hapis cezasından başlayan cezalarla infaz edildiklerine dikkat çeken Akit haberinde, Paralel yapının Filistin için yapılan destek gösterilerini suç sayıp ceza verdiğine vurgu yaptı.
Fahreddin Dede’mim hazırladığı haber şu şekilde...
Paralellerin Güneydoğu ‘Hizmet’i
Başta Diyarbakır olmak üzere bölgedeki İslami vakıf ve dernekleri gözüne kestiren paralel yapı, geçtiğimiz yıllarda emniyet-yargı-cemaat üçgeninde pek çok hukuksuzluğa imza attı. Elazığ, Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Mardin ve Malatya gibi pek çok şehirde Eylül 2006 ile Kasım 2013 arasında bu dernekler hakkında 39 soruşturma ve kovuşturma açıldığı öğrenildi. Bu soruşturma ve kovuşturmalar sonucunda 355 dernek üyesi hakkında ceza verildiği ortaya çıktı.
Paralelin Suç Anlayışına Bak
Bu kapsamda yasal izinlerle Batman’da kurulan Umut Der’e yasadışı örgüt yaftası vurulan dosyalarda ‘Filistin ağlıyor’ eylemi ile ‘Peygamberimize destek’ gibi eylemler örgüt faaliyeti çerçevesinde değerlendirildi. Farklı illerde kurulan Şura-Der, Umut-Der, Mektep-Der, İhya-Der, Akid-Der, Vahdet-Der, Anadolu-Der gibi birbirinden farklı dernekler de örgüt derneği olarak nitelendirildi.
Paralellerin operasyonundan, Diyarbakır’daki İslami dernek üyeleri de nasibini aldı. Kutlu Doğum Programı yapmak için üniversite yönetiminden izin alan Bilge Gençlik Kulübü üyelerine yönelik saldırılar neticesinde ikisi ağır 3 kişinin yaralanması üzerine yaralanan ve onları koruyup hastaneye götüren toplamda 22 kişi için 2 ayrı mahkemede Bilge Gençlik Kulübü üyeleri hakkında da yargılamalar halen devam ediyor.
Güneydoğu’daki Paralel Kumpas
Bölgedeki mağdur derneklerce hazırlanan yargılamalar hakkındaki raporda, operasyonların belli bir güç tarafından yönlendirildiği belirtilerek, “Polisin içerisine yuvalanmış karanlık odaklar tarafından hazırlanan bir komplo ürünü” olarak değerlendirildi.
Raporda, ”Sadece mahkeme ve polisin elinde bulunduğu net olarak bilinen görüntülerin dosyadaki bir şahsın işyerindeki aramada bulunmuş gibi gösterilerek insanların terörle özdeşleştirilmeye çalışılması çabası deşifre olmuştur. Dernek kurmaya çalışan şahısların dernek başvurusunu yapmadan önce örgüt yöneticisi ve üye olma gerekçesiyle yakalanıp cezaevine gönderilmişler” ifadeleri kullanıldı.
Akit Gazetesi’ni Okumak Suç Delili Oldu
2012 Ağustos'unda tutuklanan Mustazaf-Der ve Vahdet-Der Adıyaman üyeleri için de "Hz. Muhammed’in Kutlu Doğum'u münasebetiyle Kutlu Doğum Etkinliği düzenlemek", "Gazze'de katledilen Müslümanlar için gıyabi cenaze namazı kılmak" ve dernek merkezindeki "Allah'a emanet olun" yazılı A-4 kâğıdı. Kudüs ve Kur’an-ı Kerim'in yakılması hakkındaki basın açıklamaları örgüt üyeliği için suç delili sayıldı. Adıyaman'da Hizbullah üyesi olduğu gerekçesiyle cezalandırılan sanıkların akit gazetesini okumaları suç delili sayıldı. Sanık Hüseyin Demir’in yargılamasında gerekçeli karan açıklayan Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, karara şu ifadeleri yazdı:
• 2008 yılında Hizbullah davasından tutuklanan ve cezaevinde hastalandıktan sonra tedavi için tahliye edilen Seyid Ali Demiryol'u hasta iken ziyaret etmek ve vefat ettikten sonra ailesine taziye ziyaretinde bulunmak.
• Adıyaman Eğitim Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olan Vahdet-Der isimli derneği açmak.
• "Bismillahirrahmanirrahim" ile başlayıp "Allaha emanet olun" şeklinde biten A-4 kağıdı.
• "Esnaf ve Sanatkarlar Komisyonu" ile başlayıp, "Aile İlişkilerinin Geliştirme Komisyonu" ile biten dernek komisyon raporu.
• Üniversiteyi yeni kazanan öğrencilere yardım edip, onların öğrenci evine yerleşmesine yardımcı olmak.
• 03/09/2010 günü Vahdet-Der organizesinde "Kudüs Günü" konulu basın açıklamasına katılmak.
• İsrail ve Amerika'yı protesto etmek amacıyla 17/09/2010 günü Kahta'da, 18/09/2010 günü ise Adıyaman'da bir basın açıklaması yapmak
• İsrail ve Amerika'yı protesto etmek amacıyla "Kutsal kitabımız Kuran'ı Kerim'in yakılması ve çirkin bir şekilde ayaklar altına alınması" konulu 17/09/2010 günü Mustazaf-Der tarafından Adıyaman Kahta İlçesi
Devlet Hastanesi önünde 150 kişilik bir grubun katılımıyla basın açıklaması yapmak.
• 08/11/2009 günü Adıyaman Merkezde bulunan 23 Nisan İlköğretim Okulu bahçesinde yapılan düğünü organize etmek ve buna katılmak.
• 10/04/2010 günü Samsat İlçesinde, 11/04/2010 günü ise Kahta İlçesinde, 16/04/2010 günü ise -Adıyaman İl merkezinde Peygamber Sevdalıları Platformu adı altında Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle etkinlik düzenlenmek ve katılmak.
• 04-05/06/2010 günü Adıyaman ve Kahta İlçesinde bayanlara yönelik Hz. Fatma'yı anma şeklinde etkinlik düzenlemek.
• Kurban Bayramında Mutazaf-Der Kahta Şubesi aracılığı ile kurban derisi toplamak.
• Yapılan etkinliklerde sunucu olarak görev almak.
• Gıyabi cenaze namazı kılınması, protesto gösterileri, mitingler, dini önemi olan gün ve gecelerde düzenlenen kapalı yer toplantıları organize etmek.
• 09/05/2010 günü öğrencileri Safvan İbn-i Muattal Türbesine ziyarete götürmek.
• 13/12/2009 tarihinde Yeni Mahalle İsmetpaşa Caddesi üzerinde bulunan Mustazaf-Der Kahta Şubesinde yatsı namazından sonra komisyon toplantısı yapmak.
• Adıyaman Merkez, Besni ve Gölbaşında bulunan öğrenci evlerine eşya temin etmek ve beyaz çuvallarla eve erzak götürmek
• Adıyaman'da Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlenen etkinliklerde hedef şahısların tertip komitesinde yer aldıkları ve etkinliklerde görevli olarak bulundukları, yapılan teknik ve fiziki takiplerden anlaşılmıştır.
Av. Orhan: Yeniden Yargılama Şart
Akit’e konuşan mağdurların avukatı Abdülgani Orhan, “Daha soruşturma başlamadan insanların kalemleri kırılıyor ve senaryo buna göre yazılıp, fezleke oluşturuluyor gibi bir izlenim ve gözlem bende 2008 yılından beri oluşmuştur. Avukatlığını yaptığım 355 kişi bu şekilde yargılamanın konusu yapılmıştır. Polisin hazırlamış olduğu senaryo-fezleke-savcının iddianamesi ve mahkemenin de kararı olarak karşıma çıkmıştır. Usul gereği savunma alındı deliller yok sayıldı. Bunu yaparken ilgili kişiler ben yaptım oldu dercesine pervasızca bunu yapmışlardır. Hukuk sadece kararlara maske olarak kullanılmış ve insanlar hukuk adına hukuk dışına çıkılarak mağdur edilmişlerdir” dedi.
Avukat Orhan, bu mahkemeler tarafından verilen kararların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, sanıkların beyanlarının yeniden alınması gerektiğini söyledi. Orhan, “Asıl olan böyle bir yapının varlığının mahkemelerce ispatlanması ve bu yapının elinden geçen tüm dosyaların masaya yatırılmasıdır” dedi. (Akit Gazetesi / Hürseda Haber)