Belki bazıları gündem değil ama indi ilahide mesul olmamak için birkaç konuda düşüncemi söyleyeyim.
1-Okullara gönderilen yazı ile açılmış bir sendikaya üye olmak, mahkemece yasaklanmayan bir yayını almak, devletçe kapatılmayan bir bankaya para yatırmak, MEB tarafından denetlenen bir özel okula çocuğunu göndermek veya bu sendikada, yayında, bankada ve okulda çalışmak suç değildir. Bunu âlim de bilir cahil de…
Yangınla mücadele etmenin dahi akla uygun olması lazımdır. Devran dönüp yanlışların hesabı sorulduğunda herkes kaçışacaktır. Ve belki de sırf bu sebepten dolayı -yalanı başka bir yalanla kapatmak gibi- yanlışlar başka yanlışlarla telafi edilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca işkence iddiaları vardır. Bunların ciddi bir şekilde incelenmesi lazımdır.
2-İktidar ne tür bir değişiklik yaparsa yapsın; "eskisi sorunluydu, yenisi çok iyi oldu" diye alkış tutan bir güruh var. Hatta kendilerinin överek getirdiklerini bile bir süre sonra atıyor, attıktan sonra da sövüp tükürüyorlar. Uçurumdan atılsalar, “yukarısı tehlikeliydi” diyecekler; ateşe atılsalar “dışarısı soğuktu” yorumları yapacaklar. Hem tehlikeli hem iğrenç…
Göreve alımlardaki mülakat uygulamalarında adam kayırmanın olmadığını kim iddia edebilir? Bu sorunlu sistem yıllardır imam alımlarında işliyordu, sonra okul idarecilerinde yapıldı, son 1-2 yıldır öğretmen alımlarında da yapılıyor. Hakkaniyet mümkün değildir. Sabıkası olmadığı halde güvenlik soruşturması adı altında bazı adayların elenmesi ise ayrı bir faciadır.
3-Tüm dünyanın düşmanca tavırlar içinde olduğu bir dönemde tek dost kalan Barzani yönetimine karşı tüm dünya ile beraber düşmanlık etmek; tatbikat ve beyanatla tehdit etmek, hangi stratejik akla sığar. Özellikle de Barzani Türkiye ile anlaşma yaptı diye sorun çıkaran Irak merkezi hükümeti, Suriye politikası sebebiyle İran, hatta Gülen politikası ve PYD'ye verdiği silahlarla aslında Türkiye'ye karşı savaş hazırlığı yapan ABD ile birlik olup savaş tamtamları çalmak kendine düşmanlık etmektir.
Türkler, Arapların kendilerine ihanet ettiğini iddia ediyor. Türkler ile Farsların savaşında yurtları talan edilen Kürtler olmuş. Şimdi de; Türklerle Farslar bir olmuş Kürtlerin Araplardan ayrılma teşebbüsüne karşı çıkıyor.
Bununla beraber; devlette on yıllardır hakim olan ötekileştirici dile ve uygulamalara, Kürt il/ilçelerinde yıkım sonrası yapılan ırkçı anonslara rağmen ırkçı olmadığımız gibi; Allah'ın yardımıyla Kürdistan referandumu sebebiyle tutunulan düşmanca söylem/eylemler ile de ırkçı olmayacağız. Biz ümmeti savunacağız ve ümmet içinde kalacağız. Hangi ırktan olursa olsun, ırklarını önceleyenler ise ümmet iddiasında olsa bile ümmetten uzaktırlar. Biz de onlardan uzağız inşallah.
5-Bu kadar bilgi ve tecrübeye rağmen iktidar hala cezaevinde haksız bir şekilde tutulan Müslümanlara çözüm getirmiyorsa; iktidardakilerin ne adalet kaygısı ne de İslami bir endişesi yoktur demektir.
Her dönemde masalarında daha önemli gördükleri bir iş oluyor, bu hengâmede bunun zamanı değil tavrına bürünüyorlar ama hukukun zamanı hiç bir zaman gelmiyor. Bir durumda eleştirip ayrı durduğunda da “Müslümanların birliğini bozmakla” itham ediyorlar.
Korkarım ki daha şerlilere nispeten hayırlı gördüğümüz için biz de onlarla beraber görüldüğümüz gibi; ahirette de yaptıkları haksızlıklar sebebiyle mesul olacak ve onlarla beraber hesaba çekileceğiz.
Bu hesap meselesi de nereden çıktı diyeceksiniz. Aklıma takıldı işte. Sizinkine takılmıyor mu? Haydi, şimdi hep beraber bu günahlara mazeretler bulalım.