“Yılmaz Özdil’in son 1 ayda yayımlanan en az 15 yazısı eski yazılarından kopyala-yapıştır çıktı.”
Hemen “Mustafa Kemal’e olan düşmanlıklarını Yılmaz Özdil üzerinden gösteriyorlar” diye öfkelenmeyin, çünkü yukarıdaki bilgiyi Mustafa Kemal ile problemleri olmayan sosyalist Birgün gazetesinin sosyal medya hesabından aynen aldım.
Yani artık “mızrak çuvala sığmaz” olmuş ki, bunlar da yazmış!
Paylaşımın altındaki yorumları okuduğumda ise “Şeyh uçmaz mürid uçurur” sözünün Kemalizm tarikatındaki yansımalarını gördüm.
Öyle ya karşımızda “birilerini” eleştirirken “yanmaz kefen satıyor” diye kafaya alan; ama “Atatürk leblebiyi havaya atar ve ağzıyla yakalardı” diye ufuk açıcı tespitlerle dolu bir “tekrar baskı” kitabını 2500 TL’ye satın alan “ultra aydınlanmış” bir güruh var.
İmlasına karışmadan birkaç örnek aldım:
“Yaptıysa kendi yazıları kendi ürettikleri. Ve gündem aynı zaten değişen ne varki? Ve 1 kerede anlamayan millete bikaç kopyala kes yetmez bile.”
“Aziz Nesin'in,Uğur Mumcu'nun yıllar önce kaleme aldığı yazılar hâlâ gündemi yansıtıyorsa Yılmaz Özdil 'in 1 ay da 15 yazısını önceden de yayınlamış olması normaldir.”
“Tek seferde anlamıyorsunuz. Çok seferde anlamıyorsunuz. Hergün aynı şeyi yazsa keşke, belki akıllanırsınız koyunlar.”
Yanlış kullanılan bağlaçlar, hatalı cümleler, bozuk noktalamalar…
Neyse, “sosyal medya” deyip geçelim.
Sanırım benimle aynı fikirdesiniz.
Evet, aynı kibirli ifadeleri, aynı tepeden bakışı, aynı aşağılayıcı ifadeleri “defalarca” okuyan Yılmaz Özdil okuyucuları da aynen Yılmaz Özdil gibi bir dile ve işleyen zihne sahip olmuşlar.
“Belki akıllanırsınız koyunlar!”
Mütefekkirleri halka “Göbeğini kaşıyan adam”, “Bidon kafalı” diyen kitleden daha nezih ifadeler beklenmezdi zaten.
Bir de şöyle bir şey var.
Biz şaşırıyoruz; ama Kemalist yazarların takipçileri alışkın…
Yıllar önce Emin Çölaşan ile ilgili de “yazılarının başlığını değiştirip yayınlıyor” diye eleştiriler yapılmış ve ortaya çok sayıda örnek konmuştu.
Mesela Kubilay ve Menemen yazıları…
Çölaşan, her sene 23 Aralık tarihli yazısını, başlığı değiştirip bir daha yayınlıyordu.
Bu tespit edilince önce yazılarının başlığı ile birlikte ilk ve son cümlelerini de değiştirdi; ama bu da ifşa edildi.
Bu kez başka bir yola başvurdu. Yazılarının başlığını bile değiştirmeden yaklaşık 10 yıldır yayınlıyor ve amacının olayı unutturmamak olduğunu iddia ediyor. Konuyla alakalı farklı hiçbir görüş yok, şüpheli konuları irdeleme yok!
Okuyucusu da bunu normal karşılıyor.
Yani artık biz de normal karşılamalıyız, öyle değil mi?
Adamlar ya da kadınlar, kendilerini 2500 TL’ye “Kemalizm’in Nirvana’sına” taşıyan, “kazandıkça aydınlanan” ve milyon dolarlık villa satın alan büyük düşünürün yazılarını “kutsal bir metin” gibi defalarca ve defalarca okumak istiyorlar.
Alan memnun, satan memnun!
Öyleyse bize ne oluyor?