Başlığa aldığımız bu deyim, bugün bölgemizde olup biten olayları mükemmel bir şekilde özetlemektedir. ABD, bir önceki Irak müdahalesi ve işgalinden çok dersler çıkardı. Afganistan ve Irak işgalleri Amerika’ya pahalıya mal oldu çünkü. Bağımsız bazı kaynaklara göre, ABD’nin Irak’ta asker kaybı, Pentagon’un açıkladığı gibi 4500 değil; bu rakamın en az iki kat fazlası... Ancak Amerika bu kayıpları kendi kamuoyundan gizledi. Aynı şekilde her iki ülke işgallerinin ekonomik olarak ABD’ye 4,5 trilyon dolara mal olduğu da ifade ediliyor. Bilindiği üzere Afganistan ve Irak işgallerinin Batı ekonomileri üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkiler yıllardan beri devam ediyor ve henüz tamamen bitmiş değil.
İşte ABD, savaşın getireceği bu askeri ve ekonomik kayıpları tekrar yaşamamak için ‘kara harekâtında ben yokum’ diyor. Obama net bir şekilde ‘IŞİD yüzünden bir kara harekâtına Amerikan askerlerini sevk edecek değilim’ dedi ve Amerika’nın havadan müdahale ile yetineceğini kesin bir şekilde ifade etti. Devam etmekte olan hava saldırılarının da ABD’ye ayda iki milyar dolara mal olacağı söyleniyor. Ancak, ABD’nin bu savaşta para harcamak şöyle dursun, gerçekleştirdiği her hava saldırısı karşılığında zengin Araplardan para aldığına dair ciddi iddialar var ve bunlar yalanlanmış da değil. Yani kısacası bu savaşın faturasını Amerika değil, biz Müslümanlar ödeyeceğiz: Hem canımız hem malımız ile…
Amerika, IŞİD krizini fırsata çevirmenin planlarını kurarken, bölgedeki ülkelerin, ABD’nin peşine takılmanın başlarına ne felaketler getireceğini göremedikleri anlaşılıyor. Körfez ülkeleri; Suudi Arabistan, BAE, Katar, Kuveyt ve Ürdün, Amerika’nın tutuşturduğu bu yeni savaş ateşine odun taşırken kendi evlerini yaktıklarının farkında değiller. Bunu fark ettikleri vakit, artık iş işten çoktan geçmiş olacak. ABD, büyüttüğü bir canavarın korkusunu pompalayarak bölgeyi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmenin keyfini sürecek; onun peşine takılanlar ise ekonomik, askeri, siyasi ve sosyal istikrarsızlık içinde çalkalanıp duracaklar.
Amerika’nın bu yeni savaş macerasına Türkiye’nin de katılmak istediği anlaşılıyor. İlk başlarda çekimser açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurul çalışmaları için gittiği Amerika’da bunun aksi beyanlarda bulundu.
Eğer bu açıklamaların muhtevası meclise sevk edilen tezkere ile de onaylanıp çıkarsa durum vahim demektir.
Türkiye’nin IŞİD bahanesi ile Suriye’ye müdahalesi çok ciddi ve tehlikeli sonuçlara yol açar. Erdoğan bunu görmeyecek kadar basiretsiz değil elbette. Fakat eğer Amerika müdahale karşılığında bazı vaatlerde bulunduysa iş değişebilir. Mesela, IŞİD’in işi bittikten sonra sıranın Esad’a geleceği, kuzeyde ‘uçuşa yasak’ veya ‘tampon’ bir bölgenin oluşturulacağı ile ilgili Obama’dan bir garanti alınmış olma ihtimali olabilir mi?
Erdoğan’ın Amerika ziyaretinden sonra yaptığı açıklamalara bakılınca böyle bir vadin verilmiş olabileceği ihtimali ağır basıyor. Durum ne olursa olsun, Türkiye’nin Suriye’ye girmesi hem kendisi, hem de bölge için tam bir felaket olacaktır. Büyük Şeytan’ın bu oyunu tutarsa eğer, Türkiye’ye de, Erdoğan’a da yazık olur.
Tarihi geçmişi her türlü dalaverecilik ile meşhur ABD’nin bu kadar saf Mehmet’i bulup cepheye sürme işinin gerçekleşmesi durumunda bölgemiz, 1618-1648 yılları arasında Avrupa’da gerçekleşmiş ve otuz yıl süren mezhep savaşlarına girmiş demektir.
Evet, bu savaş ne Kürtlerin, ne Türklerin, ne de Arapların savaşıdır. Bu, sadece Amerikan emperyalizminin kendi çıkarlarını koruma savaşıdır. IŞİD denilen örgüt yaptıkları ile pak İslam’a nasıl zarar veriyorsa, bölge yönetimleri de, nerede ve ne zaman biteceği belli olmayan bir savaşa girmekle İslam ümmetine en büyük zararı vermiş olacaklar.
Bir önceki Ramazan Bayramı’nda Gazze acısını yaşadık. Şimdi ise Kürdistan’da gelişen olaylar; katliamlar ve muhaceretler Kurban Bayramı’mızın tadını kaçırdı. Daha çok acıların yaşanmaması için dua edelim. Rabbim acıların yaşanmadığı, savaşların ve düşmanlığın bittiği, kardeşliğin kurulduğu bayramlara kavuştursun. Bu temennilerle siz okur kardeşlerimin ve bütün ümmetin bayramını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim. Selam ve dua ile.