Modern dünya bazılarının iddialarının aksine “empati” yoksunudur. Tüm değerlerin sınırsız bireyciliğe ve hedonizme kurban edildiği bir dünya görüşünden başka bir şey de beklenemezdi. Siz bakmayın “herkesin özgürlüğü bir başkasının özgürlük alanına kadardır” türü cafcaflı, süslü; ama içi boş sözlere! Sınırsız özgürlük adı altında zaten kendi dışındaki herkesin özgürlük alanına müdahale etmiş, değerlerini hiçe saymışsındır.
Bir parça bile insani değere sahip olmayan Charlie Hebdo ve benzerlerinin hakaretlerine anlam veremeyen tiplerin “Ama böyle de olmaz ki, siz batılı değerlere aykırı davranıyorsunuz” şeklindeki itirazları, aşağılık kompleksinden, kendi değerlerinden utanmaktan, pespayelik ve rezillikten başka bir şey değildi.
Batılı değerler tam olarak buydu aslında. Mizaha, cinselliğe, zevke sınır tanımadığınız zaman buna engel gibi gördüğünüz tüm değer yargıları ve inançlara saldırma hakkınız vardır.
Bunu yaptılar ve buna ses çıkarmayanlar ahlaki değerlerini kaybettikçe tepkisizleşen bir topluma dönüştüler.
Bizdeki mankurtlaşanlar, bizdeki devşirmeler de inanç ve ahlaki değerlerimize yapılan saldırıları sineye çekmemizi, tepki göstermememizi, hoş karşılamamızı istiyorlar.
Buldukları her fırsatta içlerindeki kini döküyor, kirli yüzlerini açığa vuruyorlar.
Tepkiler yükselince “ben öyle demek istemedim” ikiyüzlülüğüyle, “şaka yaptım” yalancılığıyla sıyrılmaya çalışıyorlar.
Ama cürüm büyük!
“Onlara sorarsan, andolsun: “Biz dalmış, oyalanıyorduk” derler. De ki: “Allah ile O’nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?” (Tevbe/65)
Oysa o ayetler evrene düzen veren, dünyaya ölçü koyan, insana adaleti emreden Yüce Allah’tan’dır. Ağır bir yüktür ve insan bunu yüklenmiştir.
“Şayet biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, andolsun onu Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. İşte Biz, belki düşünürler diye, insanlara böyle örnekler veririz.” (Haşr/21)
Kendilerini çok akıllı sanırlar; ama insanlar kurtuluşa çağrıldığında el çırpar, ıslık çalar, alay ederler. Alay ise itiraza, cevaba güç yetiremeyen zavallıların işidir.
“Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır.” (Maide/58)
Öğüt almak için değil, hayvanlıktan irade sahibi insanlığa terfi etmek için değil, “Nerede bir bozukluk bulabilirim” ümidiyle ayetlere yaklaşırlar.
“Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman, alay konusu edinir. İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.” (Casiye/9)
İkiyüzlü ve yalancıdırlar.
“İman edenlerle karşılaştıkları zaman: “İman ettik” derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise, derler ki: “Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz.” (Bakara/14)
Hakkı gördüler; ama kibirlerinden dolayı bakmak istemediler.
“Kendilerine hak gelince, onu yalanladılar; fakat alaya aldıklarının haberleri onlara gelecektir.” (Enam/5)
Alay, tarih boyunca yalan ve kibir ideolojisinin en büyük silahı oldu; ama sonlarının ne olduğu ortada. İşte Nuh kavmi, işte Ad, işte Semud, işte Medyen, işte Sodom…
“Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi.” (Enam/10)
“Böylece işledikleri kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya aldıkları şey, kendilerini sarıp-kuşatıverdi.” (Nahl/34)
“Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, bunun üzerine Ben de o inkâra sapanlara bir süre tanıdım, sonra onları (kıskıvrak) yakalayıverdim. İşte nasıldı sonuçlandırma?” (Ra’d/32)
Ve hesap günü geldiğinde… Geri dönüşün olmadığı, alaylarının yüzlerine çarpılacağı gün…
“Kişinin (yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): “Allah yanında (kullukta) yaptığım kusurlardan dolayı yazıklar olsun (bana). Doğrusu ben, (Allah’ın diniyle) alay edenlerdendim.” (Zümer/56)
Pişmanlıklar, iç çekişleri ve ikinci bir şans taleplerinin cevapsız kalacağı dehşet verici kıyamet! İnkar, küfür ve alay… İnsanları yoldan çıkarmak için çaba harcayan gönüllü saptırıcılar! Şimdi ektiğinizi biçme vaktidir.
“İşte böyle, onların cezaları cehennemdir. Çünkü inkâr etmişler ve benim ayetlerimi, peygamberlerimi alaya almışlardır.” (Kehf/106)