Aracınızın hasar gören debriyaj balatasını oto sanayisindeki bir oto tamircisinde tamir ediyorsunuz. Eski parçanın yeni bir parça ile değiştirilerek arızanın giderilmesi gerekiyor. Arıza giderilip ücretinizi takdim ediyorsunuz. Güvenle çıktığınız yolda iki kilometre yol aldıktan sonra aracınız tekrar arıza veriyor. Sonradan anlıyorsunuz ki tamirci yeni bir parça takacağına eski parçayı tamir ederek takmış. Ve ne yazık ki sizi aldatmış.
Ayda birde olsa çoluk çocuğunuzla güzel bir yemek yemek istiyorsunuz. Bunun için de kasaptan biraz kırmızı et alıyorsunuz. Kuzu eti diye size verilen etin saatlerce pişmediğini görünce ne yazık ki etin kuzu eti olmadığını anlıyorsunuz.
Çarşıdan üzerinize dikeceğiniz bir elbise için terziden aldığınız kumaşı terzi öve öve bitiremiyor ve bunun en tanınan filan markadan daha iyi olduğunu savunup duruyor. Bu kumaşı kaçırmayın diyor. (Hani bulunmaz hint kumaşı ya). Sonradan anlıyorsunuz ki kumaş beş para etmiyor.
Toplumları helake götüren unsurlardan biri çarşı esnafının müşterisini aldatması değil midir?
Borç verdiğiniz kişilerden paranızı zamanında alamıyorsunuz. Paranızı istediğinizde bin bir bahane ile karşılaşıyorsunuz.
Verdiğiniz herhangi bir siparişi aradan geçen uzun bir zaman diliminden sonra ancak alabiliyorsunuz.
Satıcılar mallarını fahiş fiyatlarla satıyor. Alıcılar ise veresiye aldığı malın parasını çoğu zaman takıyor. Hatta malı aldığı yere aylarca uğramıyor.
Mağaza sahibi üzerlerine etiket yapıştırmadığı malları gelen müşterinin tipine göre fiyatlandırıyor. Nasıl olsa bu gelip geçen müşteridir deyip kandırıyor.
Hakikatte habercilik ve basın yayıncılık da bugün en büyük ticaret sektörlerinden biridir. Haber ajansları, basın yayın kuruluşları haber kaynaklarının doğruluğunu araştırmadan servis ediyor. Yalan yanlış haberlerle halk yanlış yönlendiriliyor.
Hakeza reklamcılık en büyük ticaret dallarından birisi olu vermiştir. Malda olmayan özellikler reklam aracılığıyla vardır gibi gösterilmeye çalışılıyor. Malın çekiciliğini artırmak amacıyla kadınların kadınlık unsurları kullanılarak halkın aldatma yoluna gidiliyor.
Halkı idare etmek amacıyla oy avına çıkan politikacılar seçim zamanlarında, meydanlarda veya çarşı pazarları gezerken halka yalan yanlış sözler veriyor. Gerçekte halkı iyi yöneteyim gayesinden öte siyaseti en büyük rant kapısı yapıyorlar. Belediye başkanı veya milletvekili olayım da şu kadar para kazanayım veya şu kadar yakınımı işe koyayım, ya da şu kadar ihaleyi kazanayım amacı güdüyorlar. Esasında halkı değil kendilerini aldatıyorlar da farkında değiller.
İnsanları aldatmak, gerçekte toplumları yıkan en büyük unsurdur. Güvenin ve emniyetin ortadan kalkmasıdır.
Halkı idare edenlerin ise halkın kandırılması veya aldatılmasına mani olma gibi bir dertleri yok. Onlar koltuklarını ve makamlarını sağlamlaştırma derdindeler.
Bu yüzden:
Bu toplumu iyi idare eden çarşı pazarı, ticaretin her yolunu bilen halkın kandırılıp aldatılmayacağı bir hale getirecek Hz. Ömer’lere ihtiyaç vardır.
Çarşı esnafını takip edecek onları bilinçlendirecek, esnaf kuruluşlarına ve hisbe teşkilatlarına ihtiyaç vardır.
Haberin doğrusunu araştırıp yayınlayacak, dergi, gazete ve TV kanallarına ihtiyaç vardır.
Esnafın malını helal yollarla tanıtacak reklam ajanslarına ihtiyaç vardır.
İslami şahsiyetleri ve geçmiş ibretlik kıssaları halka en iyi anlatacak Hz. Meryem, Hz. Yusuf, Elçi ve Ashabı Kehf benzeri film dizi ve tiyatrolara ihtiyaç vardır.
İnsanları İslam’a yönlendirecek, onları kalben ve ruhen helal yollarla coşturacak ezgi, ilahi, kaside, marş ve şiirleri konu alan cd ve kliplere ihtiyaç vardır.
Görevini layıkıyla yapacak, halkı bilinçlendirecek, çocukların İslami eğitimlerini aksatmayacak imam ve öğretmenlere ihtiyaç vardır.
Mümin muvahhit yöneticilere, valilere ve belediye başkanlarına ihtiyaç vardır. Hatta mümin muvahhit köy ve mahalle muhtarlarına ihtiyaç vardır.
Allah’a emanet olun.