Ali Bapir, Peygamber Efendimize son zamanlarda yapılan hakaretlerin kabul edilemez olduğunu, Peygamberimizi (sallallahu aleyhi vesellem) savunmanın bütün Müslümanların görevi olduğunu belirtti.
Bapir açıklamasında, "Peygamberler insanların küfür, şirk, zülüm ve fesat karanlığından çıkıp iman, tevhit, adalet ve iyilik aydınlığına erişmeleri için gönderilmiştir. Fakat düşmanlar bunu istemedikleri için peygamberlere eziyet etmişlerdir.
Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) tebliğe başladığı andan itibaren ashabıyla beraber bu tür eziyetlerle karşılaşmışlar.
Aynı şekilde Peygamberimiz (sallallahu aleyhi vesellem) Medine’ye hicret ettikten sonra da Münafıklar ve Yahudiler tarafından eziyetlere maruz kalmıştır.
Allah’ın peygamberlerine saygı konusunda hepsi eşittir. Müslümanlar, Allah’ın peygamberleri ve onlara gönderilen kitaplar arasına hiçbir ayırımda bulunmaz.
Peygamberlerin serveri olan Hazreti Muhammed'e yapılan saygısızlık, saygısızlığı yapan şahsın saygısızlık ve cehalet belgesidir. Böyle bir hakareti yapan ya çok saygısız ve değersiz biridir ya da çok cahil biridir. Çünkü Hazreti Muhammed, ‘ancak Alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.’ Bir insanın iftihar edeceği saygı, adalet, özgürlük, eşitlik, iyilik, affetme gibi güzel hasletler onda bulunur." dedi
Fransa'da son zamanlarda İslam'a yönelik yapılan saldırılar ile ilgili olarar da Bapir, "Şüphesiz özgürlük, başkasının hak ve özgürlüklerini gözetmeden istediğini yapmak veya söylemek anlamına gelmez. Alimlerin bu konuda güzel bir sözü var; 'senin özgürlüğün başkasının özgürlüğünün başladığı yerde son bulur'.
2009 da peygamberimize hakaret eden Avusturyalı bir kadının mahkemesi sonucunda 28 ekim 2018 de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Peygamber Efendimiz'e hakaretin, düşünce özgürlüğü olmadığına dair hüküm verdi.
Fransa’da gerçekleşen bu olay yeni bir olay değildir. Bu, bir olaylar zincirinin devamıdır.
Fransa hakkında şunları söylemek isterim; Fransa Skyes-Picot Anlaşmasını imzalayan 3 taraf ülkeden biridir. Fransa 20. yüzyılın ortalarında bağımsızlık isteyen 1 milyondan fazla Müslümanın öldürülmesinin sorumlusudur. Fransa 1992'de Cezayir seçimlerini Milli Selamet Cephesi kazandığında ‘Cezayir’de demokrasi tehlikededir’ dedi. Kısacası Fransa’nın sıkıntıları çoktur ve Macron da onları yeni bir sıkıntıya sokmuştur. İslam da beşerin sıkıntılarını çözmek için gelmiştir.
Allah’a, Peygambere ve İslam’a iman etmiş birinin görevleri çoktur. Emperyalistlere ve kafirlere yardakçılık yapanlar Allah’ın gazabına uğrar ve dünyada ise kendilerini küçük düşürürler. Doğru olan davranış İslam, Kur’an ve peygamberin çizgisinde olmaktır. Meşru olmayan söz ve davranışlardan uzak durmaktır. Allaha, Kur’an’a ve Peygamberine dil uzatmak küfürdür.
Şer’i cezalar şer’i siyasi güç tarafından uygulanır, isteyen herkes bu işi yapmaya kalkışamaz. Ne Kur’an’da ne de sünnete küfür ve saygısızlığın cezası açıklanmamış. Sünnette de gördüğümüz gibi Peygamberimize sadece hakaret edenler öldürülmemiştir. Öldürülenler ise başkalarını Peygamberimize karşı savaşmaya teşvik edenler veya savaşanlardır. Fakat şüphesiz kıyamet gününde Allah’ın peygamberine hakaret edenlerin cezası ağır olacak. Muhakkak Allah’ın laneti onların üzerinedir ve onlar için ağır bir azap hazırlanmıştır." ifadelerine yer verdi.
Ali Bapir, "Son olarak şunu demek isterim. Hazreti Muhammed’in takipçisi olan herkes onu çok iyi tanımalı ve tanıtmalı. Bunu çok iyi bilmeliyiz, eğer peygamberi tanımayan topluluklar onu tanısalar onlar da onu sever ve ona saygı gösterirler.
Bütün Fransa Macron değildir ve bütün Avrupa ve batı da bir değildir. Genelleştirme yapmaktan uzak durmalıyız. Halkları onların davranışlarına göre değerlendirmeliyiz. Bulundukları coğrafyaya mensup oldukları din ile değil. Son Peygamberin ismi olan Muhammed her daim yüce olacak. Önemli olan bizim bu konuya ne kadar katkımızın olacağıdır." vurgusunu yaptı.