Ali Bulaç: Suriye bayramda ölüyor!

Ali Bulaç: Ortadoğu'da cehennemin kapıları açıldı, bölgenin antresi Suriye. Mezhep mensupları, etnik gruplar, dışarıdan gelenler ve vekaleten işin içinde olan bölge ülkeleri Suriye'de vahşi bir savaşa tutuşmuş bulunuyor.

En büyük acıyı her zaman olduğu gibi müstaz’af kitleler çekiyor. Kadınlar ve çocuklar, yaşlılar ve güçsüzler. Hali vakti yerinde olanlar paralarıyla çoktan Suriye’yi terk etti, çaresizler ateş altında, her gün onlarca insan ölüyor. Tarihi eserler, bina, mesken, işyerleri harabeye döndü.

BM’nin rakamlarına göre ölenlerin sayısı 100 bini buldu, yarısına yakını masum siviller. Resmi olarak 1,5; gerçekte 2 milyon kişi göçmen durumuna düştü, dört milyon kendi ülkesinde yer değiştirdi. Suriyeli şerefli, gururlu, medeni, kibar insanlar Türkiye, Ürdün ve başka yerlerde dilenci durumuna düştüler. Namusuna düşkün kadınlar, küçücük kızlar fuhuş mafyasının elinde; Suriyeli çocukların organları –böbrekleri, gözleri- Avrupa’dan Latin Amerika’ya kadar organ mafyasınca satılıyor.

Körfez monarşileri “şimdilik” rahat nefes almış bulunuyor. Suriye’nin zorba Baas rejimine karşı direniş –geçmişte İran’daki, şimdi Mısır’daki gibi- sivil ve silahsız sürseydi monarşiler belki de çoktan çökerdi. Fakat monarşiler çok da sevinmesin, bölgede sürdürülemez bir düzenin sponsorları onlar.

Her şey utanç verici. Taraflar Allahüekber nidalarıyla birbirlerinin mescitlerini, türbelerini havaya uçuruyor. Buna sevinen Müslümanların düşmanları. İsrailli milletvekili Ayalet Shaket, attığı tweet’te Türkiye’nin Güneydoğusu’nu ve Kıbrıs’ı da Arz-ı Mev’ud’un içine kattıktan sonra şöyle diyor: “Libya ufalanmış, Irak parçalanıyor, Suriye’de iç savaş. İran kaçak nükleer bomba yapmaya çalışıyor, Mısır’da askeri darbe. Bu toprakları teslim alma zamanı.” Birbirini boğazlayan taraflar cihad ettiklerini söylüyorlar. Mescid-i Aksa İmamı Ebu Arefe, geçen cuma günkü va’zında “Siyonizm Müslümanlara kan kustururken Suriye’de cihat ilan etmek yalancılık ve sahtekârlık.” diyordu.

İslam âlemi paramparça, birbirine düşman. Türkler ve Kürtler, Araplar ve Kürtler, Türkler ve Farslar, Sünniler ve Şiiler, Sünniler ve Aleviler; ülkeler, bölgeler birbirine düşman haline getirildi. Allah rahmetini, şefkat ve yardımını üzerimizden çekti. Mezhepçilik, ırkçılık, milliyetçilik bölgeyi kasıp kavuruyor. Bu bir vahşet ve cinnet halidir; Müslümanlıkla uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Suriye bölgenin en kritik ülkesi, cehennemin kapısıydı. Maalesef akılsızca, basiretten ve ferasetten uzak olarak bu kapı ardına kadar açıldı. Bu saatten sonra kim suçluydu, kim haklıydı artık bunları sormak anlamsız olsa da, iki ülkenin (Türkiye ve İran) suç ve kusuru asla görmezlikten gelinemez. Her ikisinin de suçu ve kusuru büyük! Her biri diğerinin benzeri, tencere dibin kara, seninki benden kara. O bizim gibi ölümlülerin bir türlü akıl erdiremediği stratejik derin hesaplar, yanlış okumalar, ben bilirim ve diğerlerinin tümü beni takip etmekle görevli anlayışı işi bu noktaya getirdi. Her iki ülke de küresel güçlerin ve bölge ülkelerinin provokasyonuna geldi, milli çıkar dürtüsüyle Suriye’yi ateşe verdi. Şu hale bakın ki bizler bölgede ortada kalakaldık. Birbirine düşman olanları bile kendimize düşman ettik.

Suriye politikası başından beri, tepeden tırnağa yanlıştı. Bu köşede yanlışlığını, hatalı analizleri defalarca yazdık. Kimse dinlemedi, bize etmedikleri hakaret ve küfür kalmadı.

Zararın neresinden dönülürse kâr. Her gün biraz daha fazla kan akıyor. Bu savaşın bir saat önce sona erdirilmesi birkaç insanın hayatının kurtulması demektir. Hepimiz ağır vebal altındayız. Kimsenin Suriye’yi bu hale getirmeye hakkı yoktu.

Yine en büyük görev ve sorumluluk Türkiye ve İran’a düşüyor. Aralarındaki bu tükürük yarışını bir kenara bırakıp Suriye konusunda işbirliğine gitmelidirler, Mısırlı Müslümanlara yardım edip hep beraber bölgeyi bu kan deryasından kurtarmalıdırlar. Aksi halde bizleri daha büyük musibetler beklemektedir. Değerli okuyucularımızın ve bütün Müslümanların Ramazan Bayramı’nı tebrik eder; barış, anlayış ve kardeşlik ruhunu canlandırmasını dilerim.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.