Âlimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından gerçekleştirilen "7'nci Âlimler Buluşması" birinci oturumla sürüyor.
Dünya Âlimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Muhyiddin Karadağî, birinci oturuma çevrimiçi bağlanarak "Medreselerin İslam Toplumundaki Fonksiyonları, Gerekliliği ve Yaygınlaştırılması İçin Atılması Gereken Adımlar" konulu bir konuşma yaptı.
Hazreti Muhammed'in bina ettiği mescitlerin önemli birer eğitim öğretim kurumu olduğuna dikkat çeken Karadağî, "Burada alimler, liderler yetiştiriliyordu. O mescitte iki kanatlı yetişiyorlardı. Bir taraftan ilmi, diğer taraftan da cihat aşkı kendilerine aşılanıyorlardı. İçtihad ve cihat kavramı burada öne çıkıyor. Bir taraftan ashabı kiram, peygamberlerinin önderliğinde içtihat etmeyi, güncel meseleler üzerine fetva vermeyi öğrenirken öte taraftan Allah'ın dinin yüceltmek için cihat ediyorlardı." dedi.
Karadağî, medreselerin öneminin toplum ve yöneticiler tarafından önemsenmesi için alimlere görevler düştüğünü söyledi.
Şeri ve ali ilimlerin, medreselerde işlenmesi gerektiğini vurgulayan Karadağî, "Sahip olduğum ilmi derinlik itiraf etmeliyim ki medreselerin ürünüdür. Oradan elde etiğim bir kazanımdır. Ama Kur'an-ı Kerim'de şu ifade ediliyor. Buna dikkat çekmek istiyorum. Allah-u Teala, 'Sizden ilerlemek isteyen ve gerilemek isteyenler' şeklinde bir ifade buyuruyor. Kur'an burada ikili bir ayrıma gidiyor: İlerleyenler ve gerileyenler. Ama duranlardan bahsetmiyor. Çünkü Kur'an'ın işaret etiği üzere durmak gerilemektir." diye konuştu.
Karadağî, "Biz geride durduğunuz zaman ilerlemiş olmuyoruz, geriliyoruz muhafaza. Çünkü zaman akmakta. Medreselere bağlarsak, evet bizler sabitelerimizi, medreselerin kültürünü korumakla birlikte kesinlikle geliştirmemiz gerekiyor. Bazı derslerin yanına çağdaş felsefe gibi dersler de koymamız gerekiyor." şeklinde konuştu.
"İslam bize akideyi, imanı öğrettiği gibi İslam'a has bir metot da öğütlemektedir"
Allah'ın, mizanı yani ölçüyü Kur'an-ı Kerim'le birlikte indirdiğine dikkat çeken Karadağî, şöyle konuştu:
"O yüzden Kur'an'la birlikte biz mizanlarımızı da müstakim kılmalıyız. Allah, Kur'an-ı Kerim'de 'Biz sizlere şeriat ve menheç gönderdik' diye buyuruyor. Allah bizlere sadece şeriat değil, bir metod göndermiştir. Öyleyse şunun fakrında olmalıyız. İslam bize akideyi, imanı öğrettiği gibi İslam'a has bir metot da öğütlemektedir. Bizlere düşen de onu keşfetmek ve benimsemektir. Zira Kur'an, insana yeryüzünün halifesi görevini yüklemektedir. Yeryüzünün halifesi olmak kayda değer ilimlere de vakıf olmayı gerektiriyor.
Allah başka bir ayette bizlere basiret üzere ilerlemeye emretmektedir ki bu basiret kavramının altına birçok şeyi koyabiliriz. Yaşadığımız evreni bilmek, çağdaş meselelere vakıf olmak, karşı karşıya olduğumuz olayları ince şekilde bilmek hep bu basiretin altına konabilir." (İLKHA)