Alkol Tamamen Yasaklanıncaya Kadar

 

“Alkol lobileri” hiç durmadan alkol kullanımını yaygınlaştırmışlar. 
Bu çabalar neticesinde, içki kullanımı on bir yaşa kadar düşmüştür. İlköğretim öğrencileri arasında alkol kullananların oranı % 15,4’tür. Ortaöğretimde yaşamı boyunca en az bir kez alkol kullananların oranı % 45-%50, son bir ayda en az bir defa alkollü içki içme oranı % 16,5, (erkeklerde % 31,5 ve kızlarda % 10,6) üniversite öğrencilerinde alkol kullanım yaygınlığı % 43,0- 53,9 ve hâlen içenlerin oranı % 22,9’dur. Bu verilerde gösteriyor ki öğrencinin cebine konulan harçlıklar alkole aktarılmış.
Total olarak düşünüldüğünde, milyonlarca para harcanarak tüketilen tüm alkol ürünlerinin ülke ekonomisine getirdiği zarar ise milyon dolarlar seviyesindedir.

 

Öncelikle kişinin sağlığına verdiği zararlar ve hastalıklara yapılan harcamalar… Çünkü bu ürünler sindirim sistemi hastalıkları, kanserler, kardiyovasküler hastalıklar, bağışıklık bozuklukları, akciğer hastalıkları, iskelet ve kas hastalıkları, üreme bozuklukları ve erken doğum zararlarını içeren, artan premature ve düşük kilolu doğum riskini de kapsayan 60 değişik hastalığa sebep olmaktadır. Bu hastalılar neticesinde dünya çapında 3.2 milyon insanın her yıl alkol nedeniyle öldüğü bilinmektedir.
Alkol kullanımı nedeniyle meydana gelen trafik kazalarındaki maddi hasarlar, yaralanma ve ölmeler…

Ülkemizde alkol tüketimine ödenen bedel yıllık 10 milyar TL olup birçok bakanlığın bütçesinden fazladır. Maddi hasar, tedavi masrafları, iş gücü kaybı gibi görünen giderlerin dışında görünmeyen (soyut) giderler, alkolün neden olduğu sağlık sorunları, sosyal ve adli suçlara bağlı olarak oluşan, acı, ıstırap ve kaybedilen yaşamlar. Bu tahminler insan yaşamında alkolün etkisinin olacağı düşünülen çok sayıdaki faktör göz önüne alınarak yapılsa da, veri toplamanın mümkün olmadığı ve tahmin yapılmayacak birçok faktör de bulunmaktadır.

Bütün bunlara rağmen, il ve ilçelerin en işlek göbek yerlerinde içki satış ve içiş yerleri büyük tabelaları ile durmaya devam ediyor.(Ne yazık ki Güneydoğu’nun kimi il ve ilçelerinde de durum aynı). Gazeteler boy boy alkollü içecek reklamı veriyor. Dizilerde alkol içimine devam ediliyor. Park ve piknik alanlarında rahatsız edici bir şekilde açıktan içki kullanılıyor.
Bütün bunlar, alkolle ciddi anlamda bir mücadelenin verilmediğini gösteriyor. Esasında tek çözüm tamamen yasaklamaktır. Ancak tedrici bir yasaklamaya gidilecekse, bu yönde yapılan çalışmalar kesinlikle yetersizdir. Rusya gibi İslam ile hiçbir alakası olmayan bir ülkede bile, alkol kullanımına karşı sert cezai müeyyidelere gidilirken, ülkemizde ciddi cezai müeyyidelere gidilmemesi manidardır.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma, alkollü olarak araç kullanan sürücülere 200 bin ruble (6495 dolar) ceza kesilmesini öngören yasa teklifini kabul etti. Alkollü araç kullanma eyleminin tekrarlanması durumunda ehliyete süresiz el konulacak. Para cezası bir yıllık geliri olarak da belirlenebilecek. Ceza ödeyemeyecek durumda olan sürücüler 480 saat kamu hizmetlerinde çalışacak, ya da 6 ay hapis cezasına çarptırılacak.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 58. maddesinde yer alan “…Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” ibaresi yer alır.
Bu çerçevede alkol tamamen yasaklanıncaya kadar yüksek vergilendirmelere gidilebilir. Alkol fiyatları aşırı derecede yükseltilebilir. Geniş anlamda bir reklam yasağına gidilebilir. Alkollü içeceklere ulaşılabilirlik zorlaştırılabilir. Askeri marketler dâhil olmak üzere, halka açık ufak veya büyük marketlerde alkol satışı yasaklanabilir. Alkol satış ve kullanım yerleri şehrin dışına çıkarılabilir.

Bu şekilde alkol satışı aşağı doğru çekilerek, tamamen yasaklanıncaya kadar maddi ve manevi zararlarından bir nebze korunmuş olur.
Selam ve dua ile Allah’a emanet olun.