Merkez İmam Hatip Anadolu Lisesi Konferans Salonunda düzenlenen programa Peygamber Sevdalıları Platformu İl Koordinatörlüğü üye derneklerin ve halkın yoğun katılımıyla gerçekleşti.
Program Davut Aslan’ın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Etkinliğe konuşmacı olarak katılan Bölge âlimlerinden Osman Teyfur, yaptığı konuşmada şehadet ve iman arasındaki ilişkiye değinirken, özellikle İslam davetçilerinin hak yolda karışılacakları güçlüklere karşı sabır etmeninin önemine vurgu yaptı.
Teyfur burada yaptığı konuşmada, “Bu yolda imansız yürüyenlerin akibeti herzaman hüsran olmuştur. İmansız bir amel İslam’a göre nifaktır, Münafıklıktır. Bunun da Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Aksine bir cezası ve azabı vardır. Onun için Resullah(sav) evvela iman ve islam üzere bir kişilik inşa etmek istemiştir. Daha sonra şehadet mektebine bu öğrencileri almıştır. Bizler de kendi kişiliğimizi iman ve İslam üzere inşa edeceğiz. Bu olmaz ise karşılaştığımız her engel yamulur ve sağa sola sapar doğru yolu kaybederiz. Hak taifeden olabilmek için ve hak taifenin müşettekil olduğu fertlerden olabilmek için hiçbir şüphesiz bizim sağlam bir akideyi sahip olmamız gerekir” dedi.
“Resullullah’ın ahlakı ile ahlaklanmalıyız”
Şehadete ulaşmanın yolu Resulullah’ın ahlakı ile ahlaklanması gerektiğini ifade eden Teyfur daha sonra "Resulün ahlakı ile ahlaklanalım. Her kardeşimiz, her gencimiz Allah Resülünün ahlakını anlatan kitapları okumalı ve öğrendiklerini hayatına hâkim kılmalıdır. Bu şekilde şehadete ve şehitlik mertebesine ulaşabiliriz. Bütün hedeflerimiz ve gayelerimiz Muhammedi bir davaya uygunsa bizim sıdkımız bizi şehadete ulaştırabilir” ifadelerine yer verdi.
“Şehid olabilmek için Allah yolunda ölmek gerekir”
Kişinin Muhammedi davanın yeryüzüne hakim olsun diye savaşıp ölürse onun şehit olduğunu belirten Teyfur devamla şunları söyledi: “Şehitliği konu edinen bütün ayeti kerimeler Allah yolunda ölmeyi şart koşmuştur. Bu gün milletçiliği meşruiyetin şartı olarak koşuyor. Bunların şart koşanların bazıları da ne yazık ki müslümanlardır. Hâlbuki bir müslüman meşruiyetin şeri islami bir ıstılah olduğunu bilir. Meşru olabilmek için şer-i olmak gerek, şer-i olan meşrudur, gayri şer-i olan gayrimeşrudur. Allah Resülü her kim ilahi kelimetullah yücelsin diye, İslam yücelsin diye, Kur'an yücelsin diye şeriati Muhammedi yeryüzüne hâkim olsun diye savaşıyorsa işte o Allah yolundadır. Onun varacağı yer cennettir. Onun bu yolda öldürülmesi şehadettir. Gayri islami düşünce sahipleri ne yazıkki gençlerini yavrularını, sözde çok sevdiklerini halkını ne yazikki bir kaçtane cahili sıloganlave yalan ve iftira ile onlara ölülerinin şehit olacağını söyleyip onları kandırıyorlar. O yolda ölen kimsenin kavmi ve davası ne olursa olsun ister Türkçülük ister Kürtçülük, Arapçılık olsun böyle davalar üzerine ölenler asla şehit değildir. Bunun hesabını Allaha vereceklerdir” ifadelerini kullandı.
“İslami bir nizam istiyorsak İslam'ı kendi hayatımıza hâkim kılmamız gerekir”
İslami bir nizamın ancak islama uygun bir hayatla elde edilebileceğini belirten Teyfur daha sonra şunları söyledi; “İslam’i bir nizam istiyorsak İslam’ı kendi hayatımıza hakim kılmamız gerekir. Ticari, ailevi ve akrabalarla olan ilişkilerimiz İslam'a uygun olmalıdır. Böyle olduğumuzda biz Muhammedi bir hayat yaşıyoruz demektir. İşte şehitler böyle bir hayatı yaşayarak şehadet mertebesine ulaştılar. Şehitler böyle olduğu için zalimler onların bu yüce davalarından korktular ve onları hedef aldılar. Bir dava için şehadet şüphesiz bir motor görevi görür. Eğer bir dava şehit veriyorsa geride kalanlar onlara verdikleri söz ve ahde sadık kalabiliyorlarsa ve onlardan kalan sancağı alıp biraz daha ileriye götürebiliyorsa o davanın ölümü yoktur”
“Batıl davalar bile sabır etmeksizin hedeflerine varamazlar”
Müslüman şahsiyetin bütün enğellere rağmen hak üzere sabretmesi gerektiğini tavsiye eden Teyfur; “Allah resulünün yapacağı şey hak üzere sabrı tavsiye etmekti. Bu gün bizim de hayatımızda sabrın çok önemli olması gerekir. Biz yola koyulduk iman ettik, bu yolda mücadeleye talibiz, bu yolda İslami bir hayata talibiz. Bize düşen karışılacağımız bütün engellere rağmen hak üzere sabretmektir, sebat etmektir. Sabır olmaz ise hiç şüphesiz hiçbir hedefi elde edemeyiz. Batıl davalar bile sabır etmeksizin hedeflerine varamazlar. Onun için bizim Resülün tavsiyesinde olduğumuz gibi hak üzere sabredeceğiz. Sabrın sonu vize vaad edilen cennettir. Allah Resulü şehadeti bize cenneti gidebilmenin en kolay yolu olarak göstermiştir, Şehit olarak cennete gidenlerin kazandıkları nimetlerden dolayı tekrar dünyaya gelip defalarca şehid olmayı arzuladıklarını Allah resulü bize buyuruyor. Bizler sabrettiğimizde günün birinde mutlaka Allah bize çıkış yolları gösterecektir” ifadelerini kaydetti.
Yapılan konuşmaların ardından Grup Rahmet sanatçılarının seslendirmiş olduğu ilahi ve ezgilerler katılımcılara güzel anlar yaşattı. Program yapılan dua ve âmin sesleri ile son buldu. (İLKHA)