Bilmem ki sizi ne kadar ilgilendirir şu söyleyeceklerim.
Siz şimdi tamamen Kurban Bayramına odaklandınız, başka bir şey düşünmüyorsunuz.
Bir kısmınız memleketine, ebeveyninin yanına gitme hazırlığında, bir kısmınızın gözleri yollarda, gurbetten gelecek çocuklarını, yakınlarını karşılamaya hazırlanıyor. Bu arada bayram alış-verişleri, kurbanlık hayvan alımı, çocukların bayramlıkları tek düşündüğünüz şey.
Böylesine yoğun bir haftada bizim söyleyeceklerimizi duyar mısınız bilmem?
Kırkıncı, hatta ellinci bayramlarını zindanlarda geçirenlerden ve onları ziyaret için bunca yıl yollara düşenlerden söz etmek istiyorum.
Yaşadıkları yerde bütün dayatmalara karşılık İslami bir hayat yaşamak uğruna yirmi yıldır, yirmi beş yıldır yuvalarından ve aile fertlerinden uzak zindanlarda yaşayanlar bir bayram daha aynı şekilde geçirecekler.
Fakat onlara hayatı bu şekilde zindan edenlerin hiç birisinin iflah olmadığını da haber verelim.
Şöyle bir geriye dönüp bakınız. Müslümanca var oluş mücadelesi veren bu camiaya zulmedenler asla iflah olmamışlar, Allah Azimüşşan bir şekilde mazlumların intikamını almıştır.
Varsın PKK başlarına gelen felaketin, özellikle son bir yıl içerisinde beş altı bin genci kaybediş sebebini, kendi mensuplarının gözünden düşmesini başka yerlerde araya dursun.
Biz inanıyoruz ki bütün bunlar Müslümanlara yaptıkları zulümdendir, nur yüzlü Müslüman gençleri canavarlar gibi vahşiyane katletmelerindendir.
İnsanlığın yüz akı Yasin Börülerin, Hasan Gökgözlerin, Turan hocaların, Cumalilerin, Riyadların, Hüseyinlerin, Fethi ve Cengizlerin kanlarını hunharca dökmelerindendir.
Yüzüne bakmaya bir türlü doyamadığımız Kur'an öğretmeni Aytaç Baran'a vicdansızca kıymalarındandır başlarına gelenler.
Ve bu aziz şehidlerin geride bıraktıkları gözü yaşlı anne babalarının beddualarıdır, dinmeyen ahlarıdır, onların çocuklarının bitmeyecek olan baba hasretleridir.
Bu camiaya zulmedenler daha bu dünyada iken mahvolmuşlar, asla iflah olmamışlardır.
PKK ile birlikte Müslümanlara her türlü zulmü reva görenlerin başında Jitem denilen vicdansız, kanunsuz, kitapsız illegal yapı gelmekteydi.
Bölge Müslümanlarına kendileri gibi müptezelce bir hayat tarzı dayatan, ajanlaştırmaya, eşreften esfele yuvarlamaya çalışan jitem…
Onlar da çil yavrusu gibi dağıldılar, bütün güçlerini ve hegemonyalarını kaybettiler.
Gelelim doksanlı yılların başından itibaren bölgede Peygamber Sevdalılarına en büyük zulmü reva gören, işkencelerin en vahşisini uygulayan, hayatı kendilerine zehir eden FETÖ örgütüne.
Bugün çok net bir şekilde anlaşılmıştır ki, Müslümanlara iblisçe tuzaklar kuran, kumpaslar hazırlayan, emniyet ve yargıya çöreklenerek binlercesini zindanlara dolduranlar bunlardır.
Şahit olduğunuz gibi şu anda her birinin yuvasına ateşler düştü, her evde bir matem var, haksız yere elde ettikleri her şey ellerinden alınmaktadır.
Özellikle Müslümanlara tuzak kuranlar, uydurma kayıtlarla, delillerle yüzlercesini müebbet hapse mahkûm edenlerin emniyet ve yargı ayağında olanların hepsi de cezaevlerini doldurmuş vaziyette.
Söz konusu bu paralel örgütün darbeci diyerek mahkûm ettiği ne kadar Ergenekoncu, Balyozcu varsa hepsi serbest bırakıldı, birçoğu da devletten milyonlarca lira tazminat almaya başlamışlardır.
Sadece Müslümanlar, FETÖ mağduru Müslümanlar zindan hayatına devam etmekteler.
Şimdi bu korkunç çarpıklık ve zulüm orta yerdeyken bunu görmek istemeyen, duymak istemeyen yetkililere, iktidar çevrelerine sesleniyoruz:
Mazlumların bedduasını almayın, mazlumlarını ahını almayın, korkun Allah'tan, çünkü O kimsenin ahını yerde bırakmaz
Sizler çok iyi bilirsiniz duanın ve bedduanın ne anlama geldiğini. Hatta milletin duasıyla ayakta durduğunuzu yeri geldiğinde bizzat kendiniz itiraf ediyorsunuz.
O halde Müslümanların bedduasını almaktan sakının. Hiç kimse sizden af dilenmiyor, lütuf ve ihsan istemiyor. Sadece adil olmanızı istiyor.