Emperyalist düşüncenin lokomotifi olan ABD’nin vekâlet savaşları tarih boyu milyonlarca insanın ölümüne milyonlarcasının da evsiz, barksız, topraksız, vatansız kalmasına neden oldu. Milletlerin parçalanmasını, kültürel olarak yozlaşmasını, sosyolojik olarak çatışmasını sağlayarak oburlaşmış sömürgeci zihniyetini besleyen ABD, İslam coğrafyasında özellikle son on yılda organize ettiği yerel iş birlikçiler eliyle bölge halkı için sonu felaket olan savaşlar icra ediyor.
Dünyanın farklı coğrafyalarında tatmin olmayan iştahlarına milyonlarca insanı kurban eden emperyalizmin Batı ve Doğu bloğunun, bundan 66 yıl önce Asya’da yürüttüğü savaşın tanıklarından olan “Kore Gazileri” geçmişte yaşanan acı tecrübelerin unutulmamasını, başta ABD ve Rusya olmak üzere sömürgecilerin sadece göz diktiği topraklara dost olduğunu belirterek, onların dizayn ettikleri savaşların bir parçası olunmaması gerektiğini söylediler.
Oluşturdukları koalisyonlarla insanlığın dününü tahrip ettikleri gibi geleceğini de hedef alan bu güçlerin yaşattıklarına tanık olan “Kore Gazileri” 90 yaşındaki 1930 tertipli Mehmet Çavunmirza ile 1929 tertipli Maruf Katmış, aynı acıların tekrar yaşanmaması için savaş yıllarına ilişkin ibretlik hikâyelerini İLKHA’ya anlattılar.
“Kore için bizden asker istiyorlar, içinizde gönüllü varsa orada maaş da verecekler”
Bingöl merkez Direkli köyünde ikamet eden Mehmet Çavunmirza, Kore Savaşı’na gönülsüz olarak götürüldüğünü, beraber gittikleri birçok arkadaşının geri gelemediğini, orada hayatlarını kaybettiklerini söyleyerek şöyle konuştu:
Çavunmirza, “Ben 1930 yılında askere alındım. Askerlik için ilk olarak Gaziantep’e gittim ve altı ay eğitim gördüm. Altı ay sonra koğuşa bir yüzbaşı gelerek, ‘Kore için bizden asker istiyorlar, içinizde gönüllü varsa orada maaş olarak 150 lira verecekler.’ İçimizde gönüllü kimse çıkmadı. Bunun üzerine birinci bölükten on ikinci bölüğe kadar hepimizi alayda topladılar. Kore’ye gidecek askerler için ‘kura çekeceğiz’ dediler. Ben de altıncı bölükte kalıyordum. Kâğıtları yazıp bir kepe koydular. Bizim bölük yüzbaşısı bana dedi ‘bir kâğıt çek’ ben çektim. Kâğıdı yüzbaşına verdim açtı; Kore kurası bana vurdu. Kore’ye gidecekler Ankara’da toplanıyordu, ben de oraya gittim.”
Türkiye askerleri Amerikan vapuruyla İskenderun Limanından Kore’ye götürüldü
“Ankara’dan sonra Kore’ye gitmek üzere İskenderun’a gittik” diyen Çavunmirza, “Burada 5 gün kaldık. Kore’ye götürmek üzere Amerikan vapuru İskenderun’a geldi. Yedi katlıydı. Asker olsun, sivil olsun hepimiz vapura bindik. Bizim 1930’lu tertiplilerden gemiye binenlerin sayısı bin 800 kişi vardı. Bizden önce 1929’lu tertipliler gitmiş, bizde onlardan sonra gittik.” dedi.
“Sağ olanlar geri döndü, ölenler ölmüştü zaten”
Bir ay boyunca çok sıkıntılı bir yolculuk yaptıklarını belirten Çavunmirza, sözlerine şöyle devam etti:
“Yolculuğumuz çok sıkıntılı geçti. Çanakkale’den geçtikten sonra uzun bir yolculuğun ardından Hindistan’a vardık. Bir süre burada dinlendik; yiyecek, içecek aldık ve tekrar yola devam ettik. Yolda fırtına vardı, çok sıkıntılı bir yolculuğumuz oldu. Kore’ye varır varmaz araçlarla bizleri cepheye götürdüler. Bizden önce oraya giden 1929’lu tertiplilerin teskeresi gelmişti, onların yerine gittik. Tabii onlardan sağ olanlar geri döndü, ölenler ölmüştü zaten. Allah bir daha bizlere savaş göstermesin. Biz çok zahmet çektik. Geri döndüğümüzde bin 800 kişiden 600’ü geri dönmedi. Dediler ki bunlar yok. Kimi esir edildi, kimi yaralandı ve kimi de öldü.” diye belirtti.
“İsteyerek gitmedik, dönemin Başbakanı Celal Bayar bizi gönderdi”
Kore’de bir yıl kaldıklarını ifade eden Çavunmirza, “Bizden önce gelen 1929’lu tertipliler daha fazla sıkıntı çekti. Onlar daha fazla kayıp verdiler. Ben direk savaşa girmedim. Tugay karargâh bölüğünde araçlarla cepheye malzeme taşıyordum. Biz isteyerek gitmedik, dönemin Başbakanı Celal Bayar bizi gönderdi. NATO’ya üye oldular, bu üye devletler birbirine yardım edecek diyorlardı. Onun için gittik.” dedi.
“Kore’ye namus için İslam ve şeriat için gitmedik”
Kore’ye bir hiç uğruna boşu boşuna götürüldüklerini ifade eden Çavunmizra, “Biz oraya namus için gitmedik. Orası Türkiye toprağı değildi. İslam ve şeriat için de gitmedik. Bizleri boşu boşuna gönderdiler. Bu savaşta çok asker öldü. Çok genç hayatını kaybetti. Orda kimse geri döneceğini zannetmiyordu. Ha bugün ha yarın öleceğim hesabını yapıyordu. Vallahi gönüllü gitmedim. Ben niye yalan söyleyeyim. Kura çekildi bana vurdu ben de gittim.” diye konuştu.
“Kore’ye gönüllü gittim!”
Bingöl merkeze bağlı Garip köyünde yaşayan 1929 tertipli Maruf Katmış ise Kore’ye gönüllü gittiğini, şimdi olsa kesinlikle gitmeyeceğini dile getirerek şöyle konuştu:
“Elazığ’da askerliğe başladım. Sonra bir emir geldi, Kore’ye asker gönderilecek. Kore’nin nerede olduğunu kimse bilmezdi. Tugay komutanı bizi topladı ve ‘kim Kore’ye gidecek’ diye sordu, ben de ‘gönüllü olarak gideceğim’ dedim. Komutan bana ‘Kore’de ne var ne yok biliyor musun’ diye sordu. Ben de ‘Kore’de ne olursa olsun giderim’ diye cevap verdim. Komutanımız ‘bunun gibi başka kimse yok mu çıksın’ dedikten sonra bir kısım asker gönüllü olarak ortaya çıktı. Daha sonra bizleri Diyarbakır’a gönderdiler. Burada yapılan elemeden sonra Kore’ye gidecekleri Ankara’ya gönderdiler. Bizi topçu birliği olarak gönderdiler.”
“13 ay gece gündüz demeden Kore’de cephede savaştım”
Katmış, “Bizim başımızda komutan Tahsin Yazıcı vardı. Komutanımız Tahsin Yazıcı ‘ben buraya savaşmaya geldim, geri dönmeye değil’ diyerek bizi cepheye sürdü. 13 ay gece gündüz demeden Kore’de cephede savaştım. Mançurya’da Çinlilerle savaşıyorduk. Bize büyük bir baskın düzenlediler. Amerikan ordusu geri çekilmemizi istedi. Çinlilerin baskınına uğradık. Üç tarafımızı çevirdiler bir tarafımız kaldı, eğer o tarafı da kapatsaydılar Türk tugayından bir fert kalmazdı. Daha sonra geri çekilmek zorunda kaldık.” şeklinde konuştu.
“Türkiye askerlerine madalya verdiler!”
Çin’in Kuzey Kore’nin yanında Güney Kore’yle savaştığını ifade eden Katmış, “Türkiye’nin o zaman nüfusu ise 12 milyondu. Mançurya’da Çinlilere karşı büyük bir zayiat verdik. Binin üzerinde Türkiye askeri hayatını kaybetti. Tertip olarak biz oraya bin 600 kişi gittik. Bu cephe Türk cephesiydi. Kore’de savaşan tüm ülkelerin cephesi ayrıydı. Orada en üstün gayreti Türkiye askerleri gösterdi! Onun için madalyayı Türkiye askerlerine verdiler! Bizim askerlerden bin 300 kişi şehit oldu.” dedi.
“Yememiz, içmemiz, silahımızı ve her şeyimizi Amerika veriyordu”
Katmış, “O zaman Türkiye NOTA üyesi olduğu için oraya gittik. Anlaşmalarına göre herhangi bir şey olursa birbirine yardım edeceklerdi. Bizi de onun için savaşa götürdüler. Kendi görüşüm biz oraya Allah için gitmedik. Allah var, bizim toprağımız değildi, savaşı Türkiye askerleri kazandı ama Amerika nam aldı. Yememiz, içmemiz, silahımızı ve her şeyimizi Amerika veriyordu. Ölen insanlar kimsenin umurunda değildi. Herkes menfaatine bakıyor. Fakat biz boşu boşuna orada yandık.” ifadelerini kullandı.
“Amerika ancak malımıza, mülkümüze, arazimize, toprağımıza dosttur”
“3,4 ay boyunca ayağımızdan potin çıkmadı.” diyen Katmış, son olarak Amerika’nın Müslümanlara dost olamayacağını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
“Gece gündüz cephede savaşıyorduk. Amerika bize dost değildir. Amerika ancak malımıza, mülkümüze, arazimize, toprağımıza dosttur, Amerika hiçbir zaman Müslümanı sevmez. 12 ay boyunca savaştım. Savaşta fedakârlık gösterdiğim için bir süreliğine Japonya’ya gönderdiler. 16 gün kaldım, Japonya’nın birçok şehrini dolaştım. Savaşta çok sıkıntı yaşadık. Biz gönüllü gittik ama mahvolduk. Gönülsüz gidenler de oldu. O zaman gönüllü gittim şimdi olsa gitmem. Kim gidiyorsa gitsin.” (Mustafa Kaynak, Nihat Kanat-İLKHA)