15 Temmuz 2016'da FETÖ tarafından ABD’nin desteğiyle gerçekleştirilen ve 249 kişinin şehid olduğu, 2 bin 196 kişinin yaralandığı darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle açıklamalarda bulunan Mustazaflar Cemiyeti ve Diyanet-Sen Gaziantep Şube Başkanları, Türkiye’de tüm darbelerde olduğu gibi 15 Temmuz darbe girişiminde de ABD ve İslam düşmanı ülkelerin olduğuna dikkat çektiler.
Mustazaflar Cemiyeti Gaziantep Şube Başkanı Ekrem Kaplan ve Diyanet-Sen Gaziantep Şube Başkanı Müslüm Göral, 15 Temmuz darbe girişiminin 2’nci yıldönümü nedeniyle İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.
Müslümanlar birlik ve beraberlik içerisinde hareket ettiği müddetçe hiç kimsenin bu imanlı toplumun önünü kesemeyeceğine işaret eden Kaplan, darbe girişiminin arkasında ABD başta olmak üzere İslam düşmanı ülkelerin olduğunu, Müslümanların üzerinde oynanan bu oyunlara Allah’ın yardımı ve iman gücü ile en büyük cevabı halkın 15 Temmuz’da verdiğini söyledi.
“Amerika'nın olduğu her yerde darbeye teşebbüs her zaman vardır”
15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki gücün Amerika, işgalci siuonistler ve emperyalist güçler olduğunu ifade eden Kaplan, “Amerika'nın olduğu her yerde darbeye teşebbüs her zaman vardır. Amerika her zaman için kendisine darbe yapacak kukla, yerel eller bulur. Çünkü maalesef sitemiz bunu götürüyor. Sistem Amerika'nın işine geliyor. Biz mevcut sistemi değiştirmedikçe ve Amerika ile bağımızı kesmedikçe en küçük Amerika'nın hoşuna gelmeyecek bir iş yaptığımızda ülke olarak biz bu tür darbelerle her zaman karşılaşabileceğimizi söyleyelim. Amerika'nın bu darbenin arkasında olduğu aşikârdır. Çünkü darbeyi yapan grubun lideri halen Amerika'dadır. Darbeye, işgale teşebbüsün elebaşları halen Amerika, bazı Avrupa ülkelerinde besleniyor ve korunmaktadırlar. Buradan da anlaşılıyor ki emri veren tetiği çeken Amerika'dır. Buradakiler sadece kuklalarıdır.”dedi.
“15 Temmuz’da meydanlara çıkanlar İslami hassasiyeti olan insanlardı”
Kaplan, 15 Temmuz’un Amerika, terör çetesi siyonist rejim ve emperyalist ülkelerle olan bu ilişkilerin kesilmesi için büyük bir fırsat olduğunu, ancak Türkiye’nin bu fırsatı değerlendiremediğini belirterek, şunları söyledi:
“Gerçekten 15 Temmuz büyük bir fırsattı o günü sokaklara ve meydanlara çıkan insanlar İslami hassasiyeti olan insanlardı. İslami değerlerin elden gitmemesi için canını siper eden insanlardı. Biz cemiyetimiz olarak bütün üyelerimize birlikte meydanlardaydık. O gece meydanlara giderken Müslümanların maslahatı, İslam dininin elden gitmemesi ve ezanların susmaması için çıktık. Fakat ne hikmetse ilk günler meydanlar tekbirlerle inlerken, tevhit bayraklarıyla süslenirken ikinci günü birden bire maalesef bu kazanımı ‘demokrasi’ adı altında ‘demokrasi zaferi, demokrasi şehidi’ gibi İslam'da da olmayan kavramlarla bizi üzmüşlerdir. Bu tam bir fırsat iken sözüm ona ‘demokrasi ve özgürlüğü’ dayatanlar bize darbe yapmışlardı. Bizi işgal etmeye çalışmışlardı. Kanımıza, canımıza, namusumuza kastetmişken biz nasıl onların değerlerini tekrar öne çıkararak değerler uğruna öldüğümüzü, meydana çıktığımızı, bu değerler uğruna darbeye karşı durduğumuzu söyleyebiliriz. Biz bunu kabul etmiyoruz.”
“Müslümanların zaferi ‘demokrasi zaferine’ çevrildi”
Müslümanların zaferinin “demokrasi zaferine” çevrildiğini belirten Kaplan, “15 Temmuz’da ilk günden itibaren meydanda olan bir sivil toplum kuruluşu olarak gözlemlerimizle o gece meydanlara gelen bu insanlar dini için gelmişti. Bu açık ve nettir. Fakat ikinci ve üçüncü gününden sonra ilk gün meydanda hiç görmediğimiz kişiler ve söylemler türemeye başladı. Müslümanların bu zaferi ‘demokrasi zaferine’ çevrildi. İslami hassasiyeti olanların okları Amerika'ya, batıya, İslam düşmanlarına çevrilmişken sanki bir el geldi ve o okun yönünü tekrar değiştirdi. O gece insanların meydanlara çıkış sebebi de dinleri ve İstemi hassasiyetleriydi, demokrasi değildi. Bu bir kazanımdı ve o ilk gündeki kazanım diğer günlere yayılmış olsaydı şu an ikinci bir darbe tehlikesi ile yaşamazdık. Halen bu konuda bir algı oluşturuluyor. Bunlar kesinlikle olmayacaktı.”ifadelerini kullandı.
“Amerika her zaman darbe yapma tehdididir”
Türkiye’de darbeler tarihinin kapanmadığına dikkat çeken Kaplan, “Çünkü şu anki bu mevcut sistem darbe üretiyor. NATO'da, BM'de olduğunuz sürece, ‘Amerika ve israil müttefikimiz’ dediğiniz sürece onların ajanları, büyükelçileri bizim topraklarımızda cirit attığı sürece bizde kan, gözyaşı, darbe bitme ihtimali sıfırdır. Bu yüzden darbe tehlikesi yok diyemeyiz. Çünkü bunlar İslam düşmanlarıdır. Allah’a hamdolsun bizim ülkemizde, milletimizde İslami hassasiyet var. İnsanlar dine yönelmiş durumdalar. Bunu hazmedemeyeceklerdir. Kendi taşeronlarının eliyle darbe yapabilirler ve biz bunların örneğini Mısır'da gördük. Arap baharında işler doğru giderken ve bir anda nasıl ters yüz olduğunu da hepimiz gördük. Yüzde 52 ile kendileri sözüm ona ‘demokrasi, insan hakları, özgürlük, seçim ve halkın iradesi’ dediler. Ama yüzde 52 ile cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’yi çok kısa bir sürede hemen alt ettiler. Bunu binlerce kişi katlederek ve binlercesini de zindanlara atarak yaptılar. Kendi kuklaları olan Sisi’yi başa getirdiler. Her zaman yöntemleri budur. Darbe yapmak ve Müslümanların önünü kesmek, dünya düzenini kendi çıkarları uğruna alet etmek için Amerika her zaman darbe yapma tehdidir.”diye konuştu.
Diyanet- Sen Gaziantep Şube Başkanı Müslüm Göral da imanın ne kadar güçlü olduğunu, iman gücü karşısında ne topun ne tankın ne uçağın ve ne de silahın durabildiğini 15 Temmuz’da tüm dünyanın gördüğünü belirtti.
“Bizlerle ve bu milletle uğraşmaya devam edeceklerdir”
15 Temmuz’un tarihe geçecek bir direniş olduğunu belirten Göral, “Bu milletin mayası temizdir. Bu millet gerçekten temiz bir maya ile yoğrulmuştur. Biz bunu 15 Temmuz gecesi çok iyi gördük ve 15 Temmuz gecesi her fikirdeki insan bunun yanlış olduğunu, darbenin bu millete vurulmuş bir darbe olduğunu, bu milletin yok olmasını gerektirecek bir durum olduğunu gördü ve hep birlikte tek vücut halinde buna karşı geldi. Bu imanın gereğiydi. İnanın o gece beğenmediğimiz ‘Bu gençlerden bir şey olmaz’ dediğimiz gençler bizden önce meydanlardaydı. Bu da karşı tarafa büyük bir moralsizlik oldu. Bundan sonra da ben böyle bir şeye cesaret edebileceklerini zannetmiyorum ve böyle bir girişimde bulundukları zaman bu millet yine aynı şekilde bunlara cevap vereceklerini bildikleri için bunlar artık bundan sonra farklı şekillerde bizlerle ve bu milletle uğraşmaya devam edeceklerdir.”diye konuştu.
“Hiçbir zaman 15 Temmuz’u unutmayacağız, unutturmayacağız”
“Hiçbir zaman 15 Temmuz’u unutmayacağız, unutturmayacağız” diyen Göral, sözlerine şöyle devam etti:
“Yani her zaman birilerinin bu milletin arkasından film çevirdiği, düşmanlık yaptığı, bizlerle uğraştığını bilmesi ve uyanık olmamız gerektiği açısından 15 Temmuz unutulmamalıdır ve unutturulmamalıdır. O yüzden de 15 Temmuz’un resmi bir anma günü olarak düzenlenmesi çok isabetli olmuştur. En azından her yıl 15 Temmuz’da o günü birebir canlı olarak yaşayan bizlerin hafızalarımızda bunun yaşaması ve 15Temmuz’u görmeyen bizden sonraki nesillere de bu duyguyu onlara da anlatması ve onlarında aynı hataya düşmemesi için ne şekilde davranması gerektiğini anlatması ve unutmaması gerekir.”
“İsrail, Amerika ve emperyalistler Müslüman ülkelerin başına gelebilecek en büyük beladır”
15 Temmuz darbe girişiminden sadece Türkiye’deki Müslümanların değil tüm dünya Müslümanlarının bir ders çıkarması, Müslümanlar birlik ve beraberlik içerisinde hareket ettiklerinde karşılarında hiçbir gücün duramayacağını belirten Göral, “İsrail, Amerika ve batılı emperyalist güçler Müslüman ülkelerin başına gelebilecek en büyük beladır. Buradaki oyun Allah’a (Celle Celaluhu) şükür açığa çıktı ve herkes gördü. Burada Müslümanların birlik olması, en azından bizim başımıza gelen bu olaydan dolayı sadece Türkiye’de yaşayan Müslümanlar değil aynı oyunu diğer milletlerinde görmesi açısından yani birçok ülkede Mısır’da, Irak’ta, Suriye’de olsun bu oynanan oyunun başka bir versiyonu oynandı ve onlarda aynı oyunlarla bugünkü düşmüş oldukları duruma düştüler ve Türkiye’nin başına gelen bu durumdan kendilerine ders çıkarttıkları zaman diğer Müslüman ülkeler birlik, beraberlik içinde oldukları takdirde hiçbir zaman batılı emperyalist güçler, israil, Amerika olsun başarıya ulaşamaz.”şeklinde konuştu.
“İmanın karşısında hiçbir güç duramaz”
Göral, “Biz Müslümanlar birlik olduğumuz zaman bizim birimiz onların binine bedeldir. Bunu da hiçbir zaman unutmamalıyız. Eğer iman varsa imkânda vardır. Bu bizim düsturumuz olmalıdır. Hiçbir zaman karamsarlığa düşmememiz lazım. Biz Müslüman isek haklıyız, doğru yolda olan biziz. Bunu bu şekilde görmek gerekir. Bunu diğer İslam ülkelerinin de aynı şekilde görmeleri gerekir. Biz birlik ve beraberlik içerisinde olduğumuz müddetçe hiçbir güç bizi yıkamaz. İmanın karşısında hiçbir güç duramaz. Biz bunu zaten 15 Temmuz’da da gördük. 15 Temmuz imanın ne kadar güçlü olduğunu ve iman gücü karşısında ne topun, ne tankın, ne uçağın ve ne silahın durabildiğini tüm dünya gördü. Önemli olan Müslümanların bunu görmesidir. Müslümanların bundan bir cesaret alıp ve ders çıkarıp kendilerine çeki düzen vermesi ve bu emparyalist güçlere karşı imanla, birlik ve beraberlik içerisinde vahdet duygusuyla karşı çıkmasıdır.”
İLKHA