İki önemli ve lider konumda olan İslam ülkesinin Amerika ile başı ciddi anlamda dertte. İran ve Türkiye'den bahsettiğimi anlamışsınızdır her halde. Bu iki ülkeye yanaşan, bir şekilde bu ülkelerin politikalarına olumlu bakan, onlarla işbirliği ve dayanışmayı savunan ülke ve hareketler de Amerika'nın hedef tahtasına oturuyor.
Amerika'nın derdi ne? İran ve Türkiye ile ne alıp veremediği var? Kırk yıldır neden İran'a düşman muamelesi yapıyor ve birkaç sene öncesine kadar sözde dostluk ilişkisi içinde bulunduğu Türkiye'yi neden düşman ülke kategorisine koydu? Ki Amerika'nın denetiminde olan NATO, Türkiye lideri Erdoğan'ı düşman ülke lideri ilan etmişti.
Bugün İran ve Türkiye'ye düşmanlık yapan sözde İslam ülkeleri, Avrupa ülkeleri ve diğer oluşumların bu düşmanlıkları kendilerinden kaynaklanmıyor. Bunlar Amerika'nın politikalarını uygulamaktan başka bir şey yapmıyor. Amerika'nın dost kabul ettiğini dost görüyor, düşman ilan ettiğini de düşman sayıyor. Mesela siz Suudi'nin İran düşmanlığının Suudi'den kaynaklandığını mı sanıyorsunuz? Veya Türkiye'deki 15 Temmuz Darbe girişimini parasal anlamda finanse ettiği ortaya çıkan Birleşik Arap Emirliklerinin bunu kendi arzusuyla yaptığını mı düşünüyorsunuz?
Amerika emperyalizminin derdi İslam topraklarını babasının çiftliği gibi kullanmak, Müslüman halklara ait olan zenginlikleri talan edip ülkesine akıtmak… Müslüman halkların sırtından debdebe, zulüm ve sömürüsünü sürdürmek… Buna karşı çıkıp bağımsız olmak isteyen, emperyalist politikalara direnip devlet olarak, halk olarak kalkınmak, özgürleşmek isteyen İran gibi, Türkiye gibi İslam ülkeleri bu yüzden Amerika'nın öfkesine hedef oluyor. Amerikancı yönetimlerin, örgütlerin saldırılarına maruz kalıyor.
Daha önce iki yakın müttefik olan Amerika ile Pakistan'ın ilişkilerinin bozulması da Pakistan'ın bağımsız olma isteğinden kaynaklanıyor. Amerika, İslam âleminin bağımsızlaşmasını, özgürleşmesini, kalkınmasını, Müslüman halkların zulüm ve sömürüden kurtulmasını istemiyor. İslam topraklarının kendisi için bir köle pazarı olarak kalmasını arzuluyor.
Bugün Ortadoğu dediğimiz İslam topraklarında yaşanan savaşlar, kutuplaşmalar, işgaller, hedef tahtasına konulan ülkelerin varlığı hep bu yüzden.
İran, 1979'da gerçekleşen İslam Devriminden sonra Amerika'nın, israil'in ve emperyalist Batının bir numaralı hedefi haline geldi.
Amerika ve yandaşlarının İran'a yönelik bu düşmanlıkları gün geçtikçe daha da arttı, bugün çok daha korkunç boyutlara ulaştı saldırgan tutumları. İran'ın çevresi Batı emperyalizmi tarafından adeta muhasara edilmiş durumda.
Bu düşmanlık ve saldırganlığın tek nedeni İslam Cumhuriyetinin kurulmasından sonra İran'ın bağımsız politikalara yönelmesi, Amerika ve Batının sömürgeci emellerine direnmesi, çıkarlarını tehdit etmesidir. İran ne yaparsa yapsın Amerika'ya teslim olmadığı müddetçe hedef olmaktan kurtulamaz.
Ve Türkiye… Bir zamanlar Amerika'nın israil ve Suudi'den sonra en yakın müttefiki olan Türkiye bağımsız, özgün bir dış politikaya yönelince karşısında Amerika ve Batıyı buldu. Amerika, Türkiye'den mutlak itaat, bedava asker olmasını istiyor. Türkiye'deki yönetimin kendi halkının değil Amerika'nın çıkarlarına öncelik vermesini istiyor. Türkiye'nin sömürülmeye müsait üçüncü bir dünya ülkesi olarak varlığını sürdürmesini talep ediyor. Üretmeyen, kalkınmayan, halkı yoksul, emperyalist politikaların tutsağı bir Türkiye görmek istiyor.
Kısacası Amerika'nın derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Türkiye ve İran ne yapsalar yapsınlar, Amerika'ya boyun eğmedikleri müddetçe bin bir bahaneyle hedef olmaya devam edecekler.