Trump'un Suriye'den asker çekeceğinin açıklamasından sonra Suriye ve Ortadoğu üzerine ne tür yeni Amerikan senaryolarının devreye konulacağına dair spekülasyonlar birbirini kovalarken, atılan kimi adımlar yeni dönemin ipuçlarını ele vermeye başlamış bulunmaktadır.
Yeni dönem Amerikan stratejisine dair mutlaka herkesin kendine göre bir öngörüsü vardır. Ancak bazı adımların “Trump'un Deliliği” ile açıklanmasının her zaman ihtimal dahilinde olması, herkesi “Bekle-Gör” politikasına yöneltiyor.
CB Erdoğan ile telefon görüşmesinde Suriye'den asker çekmeye karar vermesi, hem de buna paldür küldür havası vermesi her ne kadar ilk etapta “Deli Trump” repliğiyle açıklanma ihtiyacı hissettirse de, söz konusu çekilmenin enine boyuna hesaplanmış yeni bir Amerikan stratejisinin sonucu olduğu giderek belirgin hal almaktadır.
Aylar önce Trump, askerlerini Suriye'den çekeceğini açıklarken Suudiler ve israil resmen ortalığı velveleye vermiş, Suudilerin masrafları karşılama taahüdüyle çekilme resti tatlı son ile neticelenmişti.
Haliyle Trump'un son çekilme kararının bu kez ne Suudiler ne de israil cenahında herhangi bir tepkiye sebebiyet vermemesi oldukça düşündürücüydü. Suud/israil'in çekilme kararına tepkisizlikleri, bir önceki çekilme kararından bugüne saman altında kimi suların aktığını ve yeni çekilme kararının, üzerinde uzlaşı sağlanan yeni bir stratejiye dönüştüğünü ortaya koyan en önemli emarelerde birisidir.
Trump'un çekilme kararı, aslına bakılırsa Suriye sahasında Astana/Soçi ittifakının sahaya yansıyan etkisinin sonucudur. Astana/Soçi ittifakı doğrudan Amerikan varlığına etki etmedi. Ancak Amerika'nın Suriye stratejisini bariz bir kısır döngüye mahkum ederek adeta elini kolunu bağlamayı başardı. Amerikalılar kısır döngüyü aşmak, belki de arkadan dolanmak suretiyle yeni bir aşamanın kapısını aralamaya koyulmuş durumdadırlar.
Vekalet savaşlarıyla, doğrudan müdahalelerle, kısacası Demir Yumruk politikasıyla başarılamayan Suriye stratejisi, yine Arap Ekseninin katkısıyla “Yumuşak Güç” stratejisine dönüşmenin emareleriyle dolu görünmektedir. Dolayısıyla şu gerçeğin altını çizmek gerekecek; “Amerika; askeri varlığını Suriye'den çekebilir, ancak stratejisini korumaya devam edecektir!”
Amerika ve “Arap Ekseni”nin yeni Suriye politikası aslında son dönemde yaşanan bazı gelişmelerle hafiften görünür olmaya başlamıştı.
Geçen Ekim ayında Kuveyt'te yayınlanan bir gazete Beşar Esad ile röportaj yapmış, bu röportajda Esad, Ülke ismi vermeden, Arap ve Batılı ülkelerden temsilcilerin Suriye'yi ziyaret etmeye başladığını, diplomatik misyonların yeniden açılması için görüşme yaptıklarını, Suriye'de savaşın yakında tamamen biteceğini ve ülkenin Arap alemindeki öncü rolünü yeniden üstleneceğini iddia etmişti.
İki hafta önce Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir'in Şam'a yaptığı ziyaret kelimenin tam anlamıyla sürpriz idi. Sudan, konum itibariyle bölgesel denklemde elle tutulur bir etkisinin olmaması, Şam ziyaretinin “Dost mesajı” içerdiğini ele vermekteydi. Aynı günlerde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Suriye üzerine yaptığı açıklamaya işaret eden kimi kaynaklar, Ömer El Beşir'in Türkiye'nin mesajına aracılık ettiğini değerlendirdiler. El Beşir'in Türkiye ile arası iyidir, ancak Riyad ile ilişkisi daha farklıdır ve deyim yerindeyse “Emir-Komuta” ilişkisine dönüşmüş durumdadır. Dolayısıyla Şam'a taşınacak bir mesaj var idiyse, bu mesaj Türkiye'nin değil, Suud öncülüğündeki “Arap Ekseni”nin mesajı olmalıydı.
Mısır'ın Suriye ile ilişkileri düzeltme arzusu zaten biliniyor. Yakın zamanda Suudilerin patronajlığını yaptığı ve daha önce Suriye'nin kovulduğu “Arap Birliği”ne tekrar alınacağına dönük açıklamalar kamuoyunun malumudur. “Arap Ekseni”nin diğer etkili ülkesi BAE'nin sürpriz bir kararla Şam'da yeniden elçiliğini açması, Esad'ın röportajda işaret ettiği gelişmelerin en somut adımı oldu. BAE'nin bu adımı, bundan sonra elçilik binalarının Şam'da peşpeşe açılacağının da habercisi durumundadır.
Diğer bir gelişme ise yine Trump'un attığı twit ile açığa çıktı. Şunu yazıyordu Trump: “Suudi Arabistan, ABD'nin yerine Suriye'nin yeniden inşasına yardım için gereken parayı harcamayı kabul etti. Gördünüz mü? 5000 mil uzaklıktaki ABD yerine son derece zengin ülkelerin komşularının yeniden inşasına yardım etmesi hoş değil mi? Teşekkürler Suudi A!”
Amerika, Arap Ekseni ve israil'in Suriye stratejisinin temelinde “Suriye'nin İran nüfuzundan arındırılması” yer almaktadır. Aynı strateji ile Irak'a da müdahil olan söz konusu ittifak'ın geçen yıl ani bir kararla silah yerine dolar/riyal yöntemiyle Bağdat seferine çıkmalarını hatırlarsınız. Özellikle Tahran ile limoni ilişkilere sahip kişi ve kurumlar üzerinden iletişime geçen Suudiler, buradaki İran nüfuzunu tırpanlamada kullanım aracı olarak namlu yerine başka bir cazibe aracı olan dolar/riyal silahını devreye sokmaları oldukça yankı uyandırmıştı.
Namlu yerine dolar/riyal strateji şu an Şam ile ilişkiler için bir kez daha devreye girmiş durumdadır. Haliyle bu strateji, Suriye sahasında yıllardır alışılagelen namlu siyaseti yerine bambaşka light araçların kullanılacağı farklı bir aşamaya kapı aralayacaktır. Bu yeni aşama, eski alışkanlıkları tümden etkileyerek kartların yeniden karılacağı, müdahil aktörler için yepyeni bir sınav olacaktır.