Afrin konusunda çok şeyler yazılı çizilmektedir. Biz, olaya biraz farklı bir pencereden bakılması gerektiğini düşünüyoruz. Bir iplik yumağını düşünün. Bu iplik yumağını ne kadar karıştırırsanız, o kadar düğümlenir ve çözülemez hale gelir. Artık bir yerden sonra bunu çözmekle uğraşmak yerine, makasla ipleri kesmeye başlarsınız, “ne kadarını kurtarabilirsem kârdır”, mantığı ile gözünüz zayiatları görmez. İpin büyük bir kısmı heba olur. Buradan sağlam bir şeyler çıkarmak da son derece güçtür. Sağlam kurtarılan da ya işe yarar ya da yaramaz. Yani o da şüpheli. Biz buna siyasette “iplik yumağı teorisi” diyelim. Şu an küresel şer güçlerin Suriye'de uygulamış olduğu strateji tam olarak budur. O kadar çok düğüm atılmış bir sorun var ki, bu sorunun muhataplarınca çözülmesi son derece güç bir hale getirilmiştir.
Büyük fotoğraftan detaylara inince, çelişkilerle örülmüş yüzlerce sorun karşımıza çıkmaktadır. Şu an hâlâ sahadaki çekişme ve çelişkilerin artırılıp nüfuz alanını genişletilesi için bir çaba söz konusudur. Durum öyle bir hal almış ki; küresel, bölgesel ve yerle aktörlerin Suriye'nin farklı noktalarında bir birine karşı olan pozisyonu farklıdır. Birlikte hareket eden müttefikler, bir anlık bir pazarlıkla veya harici bir müdahalenin oluşturduğu stratejik kompozisyondan dolayı karşı karşıya gelebilmektedir.
Amerika'nın, Afrin operasyonu karşısındaki yüzeysel muhalefetinin yanı sıra, bütün dünyayı ayağa kaldırmamasını iyi okumak lazımdır. Acaba ABD ne yapmak istemektedir? Türkiye'nin bu operasyonda acele edip dengeleri alt üst etmesi yerine, bataklığa saplanmama adına hedeflerine temkinli ve adım adım yürümesi gerekir. Yoksa bölgede büyük bir kriz ve yeni bir çatışma alanı oluşabilir. Afrin'e yapılan operasyon sonrası, eğer Türkiye süreci iyi idare edemez ise, Rusya ve İran ile karşı karşıya kalabilir. Bu itibarla gerçekçi ve kabul edilebilir hedefler tespit etmelidir. PYD unsurları çekilecek veya dağılacak olursa ve kontrol Türkiye'ye geçerse, gerekli koşullar sağlandıktan sonra, kontrolü idari anlamda kime bırakacaktır? İşte bu büyük bir sor işareti olarak durmaktadır. Türkiye bu operasyon karşılığında Rusya'ya ne vaat etti? Afrin'e karşı İdlip konusunda ne vaat edildi? Afrin alındıktan sonra buranın idaresi ÖSO'ya verilmek istendiği zaman, İran ve Rusya'nın tavrı ne olur? Kuşkusuz, Rusya buranın Esed rejimine verilmesini isteyecektir. Türkiye böyle bir istek karşısında direnebilir mi, dirense ne olur? Yani kısacası daha şimdiden ufukta bir kriz görünüyor. Hatta belki de Suriye'de önemli gelişmeleri beraberinde getirecek olan bir süreç başlayabilir.
Amerika'nın Afrin meselesinde ortaya koyduğu tavır alenen Türkiye'yi kışkırtmak idi. 4900 tır ve 180 civarında uçak ile göz göre göre askeri malzeme ve silah göndermekle elbette birçok şey amaçlanıştır. Bunlardan birisi de Türkiye'yi ısrarla kışkırtmak ve Suriye sahasının derinliklerine çekilen bir Türkiye'yi, Rusya ve İran ile karşı karşıya getirmek olabilir. Suriye'de en son şekillenen güç dengesinde Rusya, İran ve Türkiye bir birine yanaşmıştı. En azından bir birlerine karşı cepheden bir pozisyonları şimdilik yoktu. Amerika'nın Kudüs adımından sonra İran ve Türkiye arasında bir yumuşama yaşanmış, bu yumuşama az da olsa Suriye sahasına da yansımıştı. Etkin aktörlerin bu konumlanması, Amerika'nın elini nispeten zayıflatmıştı. Dolaysısıyla Amerika'nın bu ısrarlı tahrikine ve yüzeysel muhalefetine çok dikkat etmek gerekir.
Daha şimdiden Suriye sahasındaki iplik yumağının daha fazla karışmaması ve düğümlenmemesi için dikkat etmek gerekir. İplik yumağı iyice karıştığı zaman da makas kullanmaya ve kesmeye kaktığımız zaman, bunu bedeli ağır olur.